Tarihî ve Siyâsî Rüyalar: Yunan Kralı ve Roma İmparatorunun Rüyaları

Tarihî ve Siyâsî Rüyalar

Eski Yunan Devletleri Krallarına Ait Rüyalar

1.Rüya: Büyük İskender (M.Ö. 356-323), İssos Meydan Savaşı (M.Ö. 333) öncesinde rüyasında çocuk yaşta birkaç çobanın, büyük bir kurt sürüsünü taşladığını ve sopalarla ürkütüp kovaladığını görür. Rüyasını, insan biçimindeki Yunan tanrılarının hayvan başlı Pers tanrılarına karşı üstünlük sağlayacakları şeklinde yorumlayan rüya tabircisine uyarak ertesi gün sayıca az ordusuyla büyük pers kuvvetlerine saldırıp III. Darius’a karşı zafer kazanır.[1]

Rüyanın tahlili: Rüyadaki çobanlar, keçi çobanlığı ile tanınan ve bilinen, o güne kadar ciddi bir devlet kuramamış Yunan halkı ve askerleridir. Çobanların çocuk yaşta olması, siyaset bilgisi ve idarecilikte çocuk seviyesinde bir bilgi birikimi ve algı sahibi olduklarını ifade eder. Bu çocuksuluk İskender’in, Zerdüşt dinine mensup İran’ı işgal edince onların mukaddes kitabının çoğunu yakmasında belirir. Siyasi açıdan bu çok büyük bir hata ve gaftır. Dinine son derece bağlı olan Asya milletlerinden birinin başka nüshası olmayan mukaddes kitabını yakmak demek, onların ebedî düşmanlığını, kinini kazanmak demektir. Böyle bir halk, en küçük bir fırsatta intikam hissi ile dolacaktır. Rüya ilminde husumet ve kinin sembolü “kurt” tur.

Rüyadaki kurt sürüsü ise, kindarlığı ve husumeti ile meşhur İran halkı ve Persler anlamındadır. İranlıların fıtratındaki bu kindarlık kurdu halen canlıdır. Mecusi Sasani devletini bir daha kurulmamak üzere yıkan, Mecusiliğin din iktidarını İran’dan söküp alan, İran halkına hem dünya hem Ahiret saadetini hediye eden İslamiyeti İran’a getiren Hz. Ömer’den İran halkı 14 asırdır nefret etmekte ve hiçbir çocuklarına Ömer adını vermemektedirler. Müslüman olmalarına rağmen… Tarihçi Mes’udî’nin bildirdiği üzere Mecusiliğin kurucusu olan Zerdüşt, kendisinden 300 sene sonra, ki Büyük İskender zamanına tekabül etmektedir, İran iktidarının krize gireceğini; 1000 sene sonra ise ne dinlerinin ne de devletlerinin ortada kalmayacağını[2], ki Hz. Ömer dönemine tekabül etmektedir, bildirmesine rağmen…[3] Rüyada çobanların taş ve sopalarla kurt sürüsünü kovalamaları ise, Yunan ordusunun askerî gücünün, İran askeri gücüne nazaran iptidai silahlarla savaşan bir manzara sergilediğini fakat buna rağmen başarılı olacaklarını ifade eder.

Yunanlı rüya tabircisinin yaptığı tabir teknik manada kusurlu olmasına rağmen ana manayı yakalamıştır. Bu ana mana ise İskender’e cesaret vermiş, kendisinden sayı ve teknik boyutta üstün olan Pers ordusuna galip gelmiştir. Pers kelimesi Arapça’ya, “Fars” olarak geçmiştir. Bu kelime Arapça’da FRS kökünden türeyen iftiras ile yani parçalayıcılık ve yırtıcılık ile aynı köktendir. Yırtıcılık ve parçalayıcılığın sınırsız ve doymak bilmez halinin sembolü “kurt” tur. Kurtlar bir sürüye girdiklerinde boğabildikleri kadar hayvanı boğarlar. Yiyebilecekleri koyun sayısı 5-10 iken… Oysa bir aslan bir sürüye girdiğinde sadece bir tane koyunu avlar. Diğerlerine dokunmaz. Bundan dolayı kurda, Anadolu halkı “canavar” der. Canavar kelimesi, Farsça’da can alan, can alıcı demektir. Kurttaki bu can alıcılık boyutunun arkasında, âciz ve kindar fıtratı yatmaktadır; aslan ise güçlü ve kendinden emin olduğu için canavarlık yapmaz. İran milleti de fıtraten âciz, hayalperest, savaşmaktansa siyasi manevralar ve hilelerle işi çözmeye çalışan yapısından dolayı rüyada kurt ile sembolleşmiştir.

Roma İmparatorlarına Ait Rüyalar

1.Rüya: Spürina adındaki bir kâhin Sezar’a (M.Ö. 100-44), Mart ayının 15. günü kendisini büyük bir tehlikenin beklediğini söyler. O gün Sezar, Senato’ya giderken kâhine rastlar, selam verir ve alay ederek:

- “Ey, işte Mart’ın on beşi geldi!” der. Kâhin de yavaşça:

- “Evet, fakat daha geçmedi!” cevabını verir.

Mart’ın 14. günü bir toplantıdan dönen Sezar, âdeti olduğu üzere karısı ile beraber yatarken birden kapılar ve pencereler açılıvermiştir. Sezar sıçrayarak uyanmış, gürültüden ve odaya vuran ay ışığından, şaşaladığı halde karısı Kalpurniya’nın derin bir uyku içinde inlediğini ve ne olduklarını anlayamadığı bir şeyler söylediğini duymuştur. Sezar’a karısının, kendisinin boğazlanmış vücudunu bağrına basarak ağladığı vehmini vermiştir. Halbuki kadın rüyasında: “Senato’nun verdiği bir kararla Sezar’ın sarayının üstüne ziynet ve imtiyaz işareti olarak küçük boyutlarda bir âbide kurdurmuştu. İşte bunu kırılmış görmüş ve sızlanmaları, gözyaşları bundan ileri geliyormuş.”

Gün doğduğu zaman karısı, Sezar’a o gün dışarı çıkmamasını rica etmiş, Senato toplantısını başka bir güne bırakmasını istemiş ve:

-“Benim rüyama önem vermeseniz, hiç olmazsa kâhinlerle tartışınız, kurbanlar kestirip ne olabileceğini araştırınız” demiş.

Karısının telaşı Sezar’a şüphe ve korku vermiş. Kâhinler getirilmiş. Fakat işaretlerin uygun olmadığı cevabı alınmış. Sezar, buna rağmen Antuan’ı Senato’ya yollayıp toplantıyı başka bir güne bırakmayı düşündü. Fakat, o sırada içeriye Desimus Brütüs girmişti. Sezar’ın bu adama güveni pek fazlaydı. Bunun için, onu kendisine ikinci varis tayin etmişti. Halbuki, o da diğer düşmanlarıyla işbirliği yapmıştı. Kâhinleri gören ve Sezar’ın Senato toplantısını ertelediğini öğrenen Brütüs, onlarla alay etti ve Sezar’ı adeta çekerek Senato’ya götürdü. Ertelemenin iyi olmayacağını söylüyordu. Sezar içeri girdiği zaman, hürmet işareti olarak herkes ayağa kalkmıştı. Brütüs ve arkadaşları, Sezar’ın oturacağı yerin etrafını sarmışlardı. Sezar tam yerine gelince, Metehus iki eliyle Sezar’ın pelerinini çıkarmak üzere omuzlarının yukarı kısmını açmış. Bu, Sezar’ın düşmanları arasında kararlaştırılan bir işaretti.

Kaska, ilk hançer darbesini indirmiş, fakat pek derin işlemediği için Sezar ölmemiş. Sezar dönerek kılıcını yakalamış ve bir daha bırakmamıştır. O anda iki ses birden duyulmuş:

- “Kaska haini yaptığını beğendin mi?” Kaska da kardeşine:

- “Kardeşim yetiş!” diye bağırmıştır.

Durumu bilmeyenler ilk anda şaşırmışlar, ne kaçmaya ne de Sezar’ı korumaya karar verememişler. Bu sırada diğer düşmanları da hançerlerini çekmişler ve Sezar’ın üzerine atılmışlar. Ne tarafa dönse, oradan bir hançer darbesi yiyen Sezar, bir ara Brütüs’ü de hançeri ile üzerine gelir görünce, pelerini ile başını örtmüş, vücudunu düşman hançerlerine teslim etmiştir. Sezar’ın vücudunda 23 hançer yarası vardı ve Mart’ın 15. günü öldürülmüştü.[4]

Rüyanın tahlili: Sezar’ın başına gelen vakada, kâhinin kaynağı belirsiz, belki sahih bir rüyaya dayanıyor, bir ayın 15’i detayı var olmakla beraber Sezar’ın eşi Kalpurniya’nın gördüğü rüya Sezar’ın başına gelecek feci olayı haber vermektedir. Eşi rüyayı gördüğü esnada ağlamakta ve inlemektedir. Çünkü: “Senato’nun verdiği bir kararla Sezar’ın sarayının üstüne ziynet ve imtiyaz işareti olarak küçük boyutlarda bir âbide kurdurmuştu. İşte bunu kırılmış görmüş ve sızlanmaları, gözyaşları bundan ileri geliyormuş.” Rüyadaki Senato’nun kararıyla kurulan küçük âbide, Sezar’ın iktidarıdır. Âbidenin ziynet ve imtiyaz işareti olması, asıl ismi Julius olmasına rağmen Sezar ünvanını kullanan ilk kişi olmasına işarettir. Sezar lafzı, Latince’de, anasının karnı yarıldı anlamındadır.[5]

Bu Sezar ünvanı zaman içinde Kayzer, şeklini almış ve sonraki Roma hükümdarlarınca da kullanılmıştır. Âbidenin kırılması, Sezar iktidarının parçalanacağı, Sezar’ın eceliyle ölmeyip birileri tarafından öldürüleceği anlamındadır. Eşinin rüyayı görürken ağlaması ve sızlanması, Sezar’ın iktidarını kaybedeceğini hissetmesi ve başına bir bela geleceğini anlamasından kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı rüyadan uyandığında Kalpurniya “Benim rüyama önem vermeseniz, hiç olmazsa kâhinlerle tartışınız, kurbanlar kestirip ne olabileceğini araştırınız” demiştir. Fakat rüya Kesin Kader mahiyetinde bir haberci rüya grubunda olduğundan Sezar’ın basireti bağlanmış "İzâ câe'l-kaderu amiye'l-basaru" [6] (Kader zuhur edince insanın gözü bağlanır) hadisi hükmünü icra etmiştir.

Bu çerçevede Sezar’ın eşinin gördüğü rüya, haberci ama ikaz edici rüyalar grubundan bir rüyadır. Yakın gelecekten haber vermektedir. İskoçya kralı IV. James’in gördüğü rüyalar gibi bir ölümü haber vermektedir. Eğer kâhinin ısrarla üstünde durduğu 15 Mart tarihi de sahih bir rüyaya dayanıyorsa onu da bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir.

(Devam edecek)

[1] Safinaz YALÇIN, Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Rüya Yorumu Anahtarı, s. 21.

[2] Mes’udî, Kitabü’t-Tenbih ve’l-İşraf, trc. Ramazan ŞEŞEN, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2018, s. 78.

[3] Tarih ve coğrafya âlimi Mes’udî’nin, Kitabü’t-Tenbih ve’l-İşraf isimli eserinde bildirdiği üzere Zerdüşt, M.Ö. 7. yüzyılda yaşamıştır. Yaşadığı dönem yaklaşık olarak Büyük İskender’den 300 yıl önceye tekabül etmektedir. Hz. Ömer döneminde Sasani devletinin inkırazı ise, Zerdüşt’ün verdiği 1000 yıl sonra rakamının Büyük İskender’den itibaren 1000 yıl olduğu anlamına gelmektedir.

[4] Safinaz YALÇIN, Doğu ve Batı Kaynaklarına Göre Rüya Yorumu Anahtarı, s. 373-374

[5] Mes’udî, Kitabü’t-Tenbih ve’l-İşraf, trc. Ramazan ŞEŞEN, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2018, s. 98.

[6] Beyhakî, Şuabü'l-Îman, 1:233; Ayrıca bk. Müsned, 5:234; el-Heysemî, Mecmu'z-Zevâîd, 10:146; İbni Hacer, el-Metâlibü'l-Âliye, 3:234; el-Hâkim, Müstedrek, 2:405, 406. Kaynak: Kader gelince göz kör olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum