Ergenekonda geriye dönüş yok

Ergenekonda geriye dönüş yok

En gizli bilgilerin konuşulduğu MGK genel sekreteri bir orgeneralin kapısı, "Ergenekon Terör Örgütü" kapsamında çalınıyorsa...

Mümtaz'er Türköne'nin yazısı:

Son Ergenekon fırtınası
 
Orgeneral Tuncer Kılınç, Orgeneral Kemal Yavuz, Prof. Dr. Yalçın Küçük, Prof. Dr. Kemal Gürüz, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Bedrettin Dalan, Özel Harekât Dairesi eski başkan vekili İbrahim Şahin... Liste toplam 37 kişiye uzanıyor.

Listedeki isimlerden bazılarının evinde arama yapılıyor, bazısı gözaltına alınıyor. Henüz savcılığın mahkemeye sevk ettiği ve mahkemenin de tutukladığı kimse yok. Türkiye'de yıllar boyu egemen olan hukuksuzluğu, bu hukuksuzluğu icat edenlere bile uygulamamak lâzım. Kısaca "beraat-i zimmet asıl" olmalı. Ama, gözaltına alınanlar ve evlerinde savcılık kararı ile arama yapılanların kompozisyonuna bakıp, Ergenekon davasının seyri hakkında bazı öngörülerde bulunabiliriz.

Bu seferki bir dalga değil bir fırtına. Bu listede yer alan kişileri bırakın gözaltına almayı veya evlerini aramayı, telefonla hal hatır sormak için bile savcının on kere düşünmesi lâzım. Hukuk dediğimiz matematiksel formüllere dayanmıyor. Savcı harekete geçerken birçok ayrıntıyı dikkate almak zorunda. Bir savcı eğer, Türkiye'nin güvenliğini emanet ettiğimiz, en gizli bilgilerin konuşulduğu Millî Güvenlik Kurulu'nda genel sekreter olarak görev yapmış bir orgeneralin kapısını, "Ergenekon Terör Örgütü" kapsamında çalıyorsa, her şeyi inceden inceye hesap etmiş olmalı. Aynı ince hesaplar listede yer alan diğer isimler için de geçerli. Yükseköğrenim'in bir zamanlar en zirvedeki ismi, bir zamanların İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı ve belki de en önemlisi Türkiye'deki kritik davaların seyrini, söylediği birkaç cümle ile değiştiren bir başsavcı.

Bu fırtınanın iki yıldır devam eden Ergenekon dava süreci içindeki anlamı ne? Bu fırtına, arada sırada artan ve kamuoyunu tereddüde düşüren spekülasyonların aksine, Ergenekon davasının salimen yoluna devam ettiğini gösteriyor. İddianame açıklanmadan önce soruşturmayı yürütenler, masum insanları uzun süre sorgusuz içerde tutmak ve inandırıcı delillere sahip olmadıkları için iddianame hazırlayamamakla suçlanıyordu. İddianame açıklandıktan sonra, iddianamenin ciddiyeti geniş bir koro tarafından alay konusu yapıldı. Bu kadar hacimli bir iddianamenin fiilen sonuçlandırılamayacağı ileri sürüldü. Mahkeme başladıktan sonra, duruşma salonu eleştirildi. En son, "Danıştay saldırısı" Yargıtay'da Ergenekon davası içinde mütalaa edilince, tereddütler yavaş yavaş azalmaya başladı. Son fırtına, bu davanın sulandırılacağı ve suçluların eninde sonunda serbest bırakılacağı karamsarlığını veya kara propagandasını bütünüyle yalanlamış oldu. Yargı işini yapıyor. Hem de tereddütsüz.

Üçüncü öngörüyü, tutuklananların tek tek kişisel nitelikleri üzerinden yapmak lâzım. Ergenekon terör örgütü, iddianamenin ortaya koyduğu şekilde bir "kontgerilla" örgütü. Savcılık iddianamede açık bir şekilde II. Dünya Savaşı'ndan sonra NATO kapsamında Türkiye'de de kurulan bu örgütün, zamanla kontrolden çıktığını ve suç örgütüne dönüştüğünü ortaya koyuyordu. Kontgerilla veya Özel Harp Dairesi, askerî hiyerarşi tarafından sevk ve idare edilen, ama sivil uzantılarla iş gören bir gizli örgütlenme. Bu örgüt, psikolojik harp tekniklerini kullanarak halkın kanaatlerini etkilemeye veya cinayet ve sabotajlarla provokasyonlar aracılığıyla halkı yönlendirmeye çalışıyor. İtalya'da Gladio'nun sadece 12 bin sivil grup lideri olduğu ortaya çıkmıştı. Bu sefer soruşturmaya dâhil edilen askerlerin Kontrgerilla ile ilişkisi bu bağlantıya işaret ediyor. Sadece bir isim: Orgeneral Kemal Yavuz, Özel Harp Dairesi'nin en çok tartışıldığı evrede başında bulunan kişi.

Son fırtınanın öne çıkarttığı kompozisyon, asker-sivil örgütlenmenin doğasına uygun. Fazladan bu örgütlenmenin ne kadar yükseklerde gerçekleşmiş olabileceğine dair ipuçları veriyor.

Varacağımız hüküm şu: Ergenekon davası bir hukuk devletinde olması gereken şekilde ilerliyor. Savcılarımız bu dava ile irtibatı kurulanların unvanlarına değil, sadece somut delillere bakıyor. Elhasıl memleketimizde savcılar ve hâkimler var. Dün kamuoyuna yansıyan Ergenekon fırtınası, devlet içindeki suç örgütlerini tasfiye ederken bir geriye dönüş ihtimali kalmadığını gösteriyor.
 
Zaman