'Eski' Diyanet, Nurcuları çok kötü görmüş!
Diyanet “irticaya karşı mücadele” hassasiyetini büyük bir ciddiyetle sahiplenen kurumlardan biriydi
Risale Haber-Haber Merkezi
Araştırmacı-yazar Cafer Solgun, Diyanet'in “irticaya karşı mücadele” hassasiyetini büyük bir ciddiyetle sahiplenen kurumlardan biri olduğunu, Nurcularla ilgili broşür bile yayınladığını söyledi.
Taraf Gazetesi'ndeki yazısında Diyanet'in 1965 tarihli broşürüne yer veren Solgun, burada Nurcuların "hem mürteci hem de bölücü" olarak zikredildiğini ifade etti.
Geçmişte bu tür hataları yapan Diyanet, aradan geçen süre içerisinde asli vazifesine döndü.
Solgun'un aktardığı broşürde yer alan bilgiler şöyle:
DİB, “laiklik” ilkesine bağlılık gereği kurulduğundan beri devletin dönemsel olarak artan veya azalan ama hep gündeminde olan “irticaya karşı mücadele” hassasiyetini büyük bir ciddiyetle sahiplenen kurumlardan biri oldu. Bu yönde çok sayıda fetva yayınladı, personelini ve cemaati “eğitti”, kitap ve broşürler yayımladı. Bu broşürlerden biri, “Nurculuk Hakkında” adını taşıyor, orijinal nüshası da elimde mevcut. 1965 yılında basılarak dağıtımı yapılmış. DİB personelini “eğitmek” amacıyla kaleme alındığı anlaşılan bu broşürde neredeyse “Nurcular Müslüman değil” denmediği kalmış. En ilginci ise, Nurculuğun, kurucusu Said-i Nursi’nin (Kürtler arasında “Said-i Kurdi” olarak adlandırılması tercih edilmektedir) Kürt olması nedeniyle “bölücü” ilan edilmesi. İşte bazı saptamalar:
• Ayet-i kerimelerin tefsirinde, mananın tahammül edemeyeceği tarzda batıni ve indî manalar verilmeye çalışıldığı, ebcet hesabı ve Tevafuklarla manalar verildiği, bunların Müslümanlık esaslarına göre dini ve ilmi kıymeti olmadığı,
• Nur risalelerini toplu olarak okumanın hizipçilik olduğu,
• Bir kısım ayetlerin İslamlığın reddettiği Hurufilik usullerine göre tefsirine kalkışıldığı,
• Risale-i nurun mukaddesat arasına katılmak istendiği, yalnız Nurcular için dua yapılarak Müslümanlar arasında bir zümre meydana getirildiği, tefrikaya yol açıldığı,
• Said’i Nursi’nin ve eserlerinin harikuladeliği ve kerametleri hakkında indî tevillerle mübalâğalı ifadeler kullanıldığı,
• Kur’an-ı Kerim’in harflerinden birtakım manalar istihracına kalkılmak gibi ulemanın ekseriyetince benimsenmeyen bir yol tutulduğu, Asayi Musa adlı eserinde ayet ve kelamı indî olarak tevil ederek bunların Risale-i nuru tebşir ve tebliğ ettiğinin iddia edildiği,
• Bu gibi tevil ve iddiaların İslami esaslara uymadığı,
• Nurculuğun milli ve dini birliği parçalayan zümrecilik olduğu,
• Nur risalelerinde Kürtçülüğü körükleyen sözler bulunduğu...
• Nurculuğun milli ve içtimai konularda birlik fikrini baltaladığı, milli, manevi bütünlüğümüzü bozduğu, gerçek itikadı gölgelediği...