Misafir Kalem
Evrim'in bilimsel açıdan geçersizliği
Dr. Ali Kemal Pekkendir'in yazısı
1.Bir eczanedeki ilaçların tesadüfen, rüzgarlı havalarda, fırtınaların bazı kimyasalları birbiriyle karıştırıp tam mikrogram ölçülerde hapları ve kapsülleri hazırlayıp, sonra da kutularına yerleştirdiğine ve hatta kutuların üstüne isim ve muhteva bilgilerini de bu tesadüflerin yazdığına ve aynı fırtınaların ilaç kutularını raflara da dizdiğine inanmak, bilimsel ve akli ve mantıki ise, Evrimciler, Tesadüf, Kendi Kendine Oluşum ve Evrim denen saçma Teoriye inanmaya devam edebilir.
Ölüm çok uzak değil... Nasıl olsa birkaç yıl sonra gerçeği kabre girdiğinde, "gözlemsel" ve "bilimsel" olarak bizzat öğrenecek, bilecek!
2.Masalarımızda duran bir laptop bilgisayar veya bir cep telefonu veya kolumuzdaki bir saat, milyonlarca yıldır evrim ve doğal olaylar ile "kendi kendine" tesadüflerin madde ve elementleri birbirine karıştırması ve eklemesiyle bir türlü oluşamadı.
Bunlar için bir "Tasarımcı/Designer", bir imalatçı usta veya bir mühendis, gerekiyor da. Hayat sahibi çiçekler, meyveler, ruh sahibi hayvanlar ve insanlar mı evrimin yani tesadüfi olayların sonucunda milyonlarca sene içinde kendi kendine doğal olarak "oluşuyor"?
İşte varlıklara ve canlılar alemine materyalist evrimci dinsiz felsefe gözlüğü ile bakmak insanı ne kadar muzaaf cehalet (complex ignorance) derekesine düşürüyor... Bilimselllik adı altında, hakiki bilimden, akıl ve şuurdan en uzaklara savuruyor.
3.Benim gibi, Londra'da Museum of Natural History salonlarını gezenler bizzat kendi gözleri ile göreceklerdir ki 60-100 milyon yıl evvel yaşamış ve bugüne dek hiç evrim/devrim görmemiş, hiç değişmemiş kurbağa, sivrisinek, midye, istiridye fosilleri sergi masalarında sergilenmektedir.
En güçlü, en dev cüsseli hayvanlar olan dinazorlar ise yok olmuşlar ve nesilleri kesilmiştir. Dinazorların 60 milyon yıllık iskeletleri askıda ve sergi salonlarında sergilenmektedir.
Demekki bugün, bu sene yaratılan sivrisineklerin, kurbağa veya midyelerin Yaratanı, Tasarımcısı, Mucidi kim ise, 100 milyon sene önceki sivrisinek, kurbağa ve midyelerin de Yaradanı aynı Zât'tır...
Fotoğraftaki köpek fosili 12 milyon yıl önceki bir köpeğe aittir. Ve bugünkü türünden farksız. Fotoğraftaki sivrisinek ve kurbağa ve ördek 60 milyon yıl evvel yaşamışlar... Yani hiç değişmemişler..!
Bir hayvandan başka bir tür hayvana geçildiğini gösteren, isbat eden hiç bir ara canlı fosili bulunmamıştır..!
4.Keza göz denen 'ilahi kamera'nın milyonlarca çeşidi ile beraber asla evrim görmeden 100 milyon yıldır aynı kusursuz mükemmellikte bütün hayvan türlerinde ve insanlarda yaratılması, hepsinin Sanatkar ve Ustasının bir ve aynı Zat olduğunu isbat ediyor.
5.Arjantin'deki arıların mucidi ve ustası, Artvin'deki arıların mucidinden farklı ve başka birisi olamaz.
Arılar ve atomları kendi kendilerini, gözlerini, kanatlarını, iğnelerini yapamazlar. Kovanları içinde arı yumurtaları etrafındaki sebepler, atomlar, hava, su, güneş ışıkları vs şartlar, akılsız, şuursuz, ölçüsüz, dengesiz tesadüfi şartlar, arı gibi kusursuz bir uçağı ve tatlı şifalı bal imalatçısını tasarlayıp varlık ve hayat veremezler...
Arılar gibi yüzbinlerce harika, mucizevi sanat eserleri olan hayvan türleri ve rengarenk binlerce farklı kokularda çiçek türleri ve binlerce farklı şekil ve lezzetteki meyve/sebze türleri elbette "akılsız, şuursuz tabiatın/doğanın ve onun içindeki sebeplerin, atomların tesadüfi birleşme ve birbirine eklenmeleriyle oluşamaz. Bu baharda yaratılan canlılar da, geçen baharda yaratılanlar da, 100 milyon sene önce yaratılanlar da aynı şekilde akılsız, şuursuz, ruhsuz, hayattan yoksun atomların, moleküllerin tesadüfi birleşmesiyle olmaz!
Böyle olmuştur diyen Evrimciler, elbette akıldan, şuurdan ve çok gururla bahsettikleri bilimden istifa etmişlerdir. Evrim veya tabiat diye bir dine iman etmişler, atomlar adedince tanrılar edinmişlerdir.
Son iki asrın darwinist, evrimci, naturalist şirki, tüm insanlık tarihi boyunca bazı insanların düştüğü şirk çeşitleri içinde en çirkini ve akıl-mantık-gerçek bilimden en uzak olan küfür ve inkar yoludur.
6.Keza kromozomlarımızın içindeki DNA programının her canlı için ayrı bir program olduğu ve hiçbir programın /yazılımın Software Yazılımcısı olmadan kendi kendine ortaya çıkamayacağı "bilimsel" bir hakikattir.
Bitkilerin ve hayvanların ve insanların hücreleri içindeki kromozomların içinde malum DNA Spirallerinde her canlının fiziki karakteri, yapısı vücud özellikleri mükemmel bir sistemle programlanmış ve Adenine, Thymine, Guanine, Cytosine denilen 4 Azot bileşeni, Spiralin dışındaki şeker fosfat yapısıyla desteklenmiştir. Bu 4 azot bileşeninin farklı sıralanmasıyla canlıların Genetik Kodu/Programı Kader Planı ve Kudret Kalemiyle yazılmıştır.
4 madde ile yazılan Genetik Program/ Yazılım ile yüzbinlerce canlı türüne farklı şekiller, farklı renkler, farklı elbiseler, farklı silahlar verilmiştir. Bu sene yaratılan canlılar için de, 100 milyon sene önce yaratılan canlılar için de bu yazılımlar hücrelerinin içindeki çekirdekler içinde yerleştirilmiştir.
İşte bu genetik yazılımları/ programları, Evrim Dinine inanan zavallılar, tesadüflere, şuursuz tabiata, şansa, milyonlarca sene içinde kendi kendine "oluşuma" vermektedirler.. Bu isbatsız, delilsiz, laboratuar-onaysız iddialarına da bilimsel gerçek diye iman ve itikad etmekteler.
Office Word, Excel, PowerPoint, Outlook gibi Program/Yazılımlar'ın kendi kendine bilgisayarın sabit hafızası içinde atomlar tarafından veya şans eseri ortaya çıktıklarını iddia etmek ne kadar bilimsel olabilir? Bunu gerçekten iddia edip neşreden evrimciler olsaydı, MicroSoft'a milyonlarca dolar hakaret tazminatı ödeme cezası alırlardı.
7.EVRİM BİLİMSEL BİR KANUN DEĞİL, İSBATLANAMAMIŞ VARSAYIMLARA DAYANAN BİR "TEORİ"DİR
Evrimcilerin iddiaları hiç bir genetik, zoolojik, botanik bilimsel delile dayanmıyor. Çünkü evrim zaten delilleri olan isbatlanmış bilimsel bir kanun veya kanunlar bütünü değil. Sadece tahmin ve varsayımlara dayanan bir "Teori".
Amerika'da bilim adamlarının yarısının evrim teorisini reddetmesinin de sebebi bu. Bu teoriyi reddeden yüzlerce profesörün Creationist / Intelligent Design grubunda olduğu malum. Ve yazdıkları kitaplar ile yaratılış inancına dayanarak botanik ve zooloji ve genetik bilimlerinin konularını incelemişler.
8.Evrimin temel prensipi tesadüftür. Canlı varlıkların, cansız varlıklar olan çeşitli moleküllerin tesadüfen ve kendi kendine birleşmesinden "oluştuğunu" iddia eder.
Bir köpekten eşeğe ve sonra atlara doğru evrimleşme ile yeni türlerin kendi kendine oluştuğunu bu "teori" iddia eder ama ispat edememiştir.
Bilimsel isbat, laboratuar deneyleriyle, gözlem ve testler ile ve olayların ifade ettiği sabit kanunlar ile yapılır. Halbuki evrimciler milyonlarca, milyarlarca yıl evvel şöyle şöyle olmuştu derken hiçbir gözlem ve uygulamalı deneye dayanmıyorlar. Sadece tahmin ve kanaatlere dayalı bir dogmayı ateizm namına parlatıp pazarlıyorlar.
Şayet evrimi isbat edebilseydiler, dünyadaki bütün okur yazar, eğitimli, kültürlü, aydın insanların tamamı ateist ve dinsiz olurdu.
Halbuki sadece bir teori hem de sakat bir teori olduğu için, eğitimli kitlenin, ülkelere bağlı olarak, yüzde 15-40 arası ateisttir... Yani Yaradana/Allah'a iman eden her zaman dünyanın her ülkesinde çoğunluktur.
9.Bir tek Yaradana iman (Tevhid) tek bir delil ile isbat edilir ve sağlam bir dayanak bulur. Kaldı ki delil ve hüccet bir değil binlerdir.
Her bir varlık tek başına 55 dil ile Yaradanını izah ve isbat ediyor. Hem bu 55 dil, milyonlarca yıl öncesinde değil, bugün, burada, gözümüzün önünde varlık alemine gelen, vücud ve hayat bulan tüm çiçekler, meyveler, sebzeler, kuşlar, böcekler, tüm hayvanat, tüm insani bebekler, atomlar, elektronlar, quarklar, yeni yeni yaratılan yıldızlar... Hepsi gözlerimizin, mikroskopumuzun, teleskopumuzun önünde Allah diyorlar, Yaradanı isbat edip gösteriyorlar.
Bu sebeple, Kur'ân en büyük bilimsel ve fenni hakikatleri muhtevi bir Mukaddes Kitaptır. onlarca Ayet, insanları "Görmüyor musunuz?", "Bakmıyor musunuz", "Bakınız!" gibi emirler ile gözleri önündeki harika sanat eserlerini incelemeye, gözlemlemeye ve sonuçta Yüce Sanatkarına iman etmeye davet etmektedir...
Onlarca Ayet de "Akletmiyor musunuz ?", "Tefekkür ediniz", "İbret alınız", "Düşünün" şeklinde insanları akıllarına, mantıklarına danışmaya davet ediyor.
Yani Kur'an ve İslam, akıl ve mantık bilimine, gözlem ve müşahedeye davet etmekle, en doğru bilimsel metodlara dayanmakta ve akıl mantık dışı teoriler ile insanların kendilerini kandırmalarını çok çirkin bulmaktadır.
10.ASTRO-FİZİK BİLİMİ DE EVRİM HİKAYESİNİ KESİNLİKLE ÇÜRÜTÜP ÇÖPE ATMIŞTIR
1930'larda galaksilerin birbirinden uzaklaştığını, dolayısıyla Evren'in genişlediğini keşfeden astronomi dahisi Edwin Hubble ve ardından pekçok astrofizik alimleri, kainatın Big Bang denilen büyük bir patlama (açılma) ile yaratıldığını keşfettiler ve pekçok hesaplar ve gözlemler neticesinde Evren'in 13.7 milyar sene evvel "yoktan" var edildiği bilim adamlarının kahir ekseriyetince kabul edildi...
Bu buluş, maddenin ezeli olduğunu ve ezelden beri daima kendiliğinden var olduğunu iddia eden maddeci/materyalist ateizmi yere serip mağlup etti. Çünki madem 14 milyar sene önce madde ve maddi evren yok idi.. Öyleyse bunu varlık alemine getiren sonsuz bir Kudret Sahibi olmalıydı...
Madem evreni, tüm galaksileri, yıldızları, gezegenleri ve uydularıyla yaratan bir Kudret vardır ve Dünya'yı da en mükemmel surette, denizleri ve kıtalarıyla, dağları ve nehirleriyle O yaratmıştır...
Böyle sonsuz kudret sahibi bir Zatın ne ihtiyacı var ki, yarattığı Dünya üstündeki canlı varlıkları, bitkileri, hayvanları, insanları, tesadüfe veya tabiata havale etsin? Onların icadını evrim denen kendi kendine oluşuma bırakıp, en harika sanat eserleriyle hiç ilgilenmesin?
Bu iddiadan daha komik, daha saçma ve mantık dışı bir şey olabilir mi?
Elbette Evreni yaratan, Samanyolu galaksimizi yaratan Zat olabilir... Güneş sistemini yaratan, Güneşi ve arzı yaratan Zat olacaktır...
Sivrisineğin gözünü yapan, Güneşi semavata çakan Zat'tır..
Pirenin midesini yaratan Güneş sistemini yaratan O'dur... Çünki her şey, herşeyle bağlı ve ilişki içersindedir...
11.EVRİM VE İSLAMİYET'E UYGUNLUĞU
Bazı evrimciler, Evrime müslümanların itirazını yoketmek veya hafifletmek için "Evrim de Allah'ın isteğiyle oluyor hatta bazı eski islam alimleri Evrimden bahsetmiş" "diyorlar..
Rabbimizin zamanla hayvanların kendi kendine evrimleşmesine, yani bir hayvandan başka tür hayvanın çıkmasına izin vermesi, evrimcilerde sanki bir hakikat olabileceği ihtimalini hissettiriyor...
Halbuki Zafer Dergisinin 30-40 yıl evvelki evrim broşürleri ve makalelerinde isbat edildiği gibi milyonlarca yılın geçmesi yani zamanın uzun olması tesadüflere ve milyarda bir ihtimallere kolaylık ve imkan sağlayamaz.
Risale-i Nur'da Allah'ın dilediğini evirerek, dönüştürerek yaratma ihtimalinden hiç bahsetmediği gibi "her nev'in /türün kendi adem babasının olduğu" yani her canlı türünün başlı başına (DNA'sı ile, siması ve şekli ve silahlarıyla) bir alamet-i farika sahibi olduğunu anliyoruz.
Modern genetik ve DNA bilimi de Bediüzzaman'ı haklı çıkarttı. DNA spiralindeki programda yapılacak bir tahribat/mutasyon o canlının üreme özelliğini sona erdiriyor... İnternette mutasyon hakkındaki pek çok yazıları inceleyebilirsiniz.
12.Kur'an-ı Kerim'de çok sayıda ayetler ile Rabbimizin çeşitli hayvanları ve meyveleri/nebatları Tevhide misal/hüccet göstermesi ve nimetiyet cihetlerini sürekli nazara vermesi gösteriyor ki bu nimetler ve sanat eseri olan hayvanat ve nebatat doğrudan Esma-i Hüsnanın tecellisine mazhar tevhid aynalarıdır... 100 milyon sene de geçse kendi kendine bir değişim ile tesadüfen şans eseri yeni bir canlı türü ortaya çıkmaz... Çünki her bir canlı bir mucize-i İlahiyedir.
13.BEBEKLER VE EVRİM
Bir Yaradanı inkar edebilmek için, 100 milyon sene öncesine giden Evrimciler!
Bugün 200.000 bebek dünyaya geldi... Yani yaratıldı.
Lütfen şu aşağıdaki sorularıma cevap veriniz
1.Bu bebekleri anneleri mi rahimlerinin içinde dizayn etti/tasarladı ve yüzünü, gözünü, organlarını hazırladı?
2.Bu bebeklerin parmak izlerini, göz kornealarını, seslerini ve yüzlerini diğer bütün bebeklerden ve dünyadaki 7 milyar insandan farklı (alamet-i farikalı) yapan, anneleri mi? Kendileri mi?
3.Bu bebekleri fiziki ve maddi vücud yapılarıyla tasarım ve inşaatını yapan yoksa, onların kendi hücreleri ve atomları mıdır?
4.Bu 200.000 bebek hayat ve ruh sahibi olarak dünyaya bugün geldiler... Onlara bu hayatı veren kimdir? Cansız kimyasal atomları mı? Annenin rahmindeki hücreler mi? Yoksa annenin kendisi mi?
Bu sorulara cevap isteriz.
Özetle
Tesadüfen cansız atomlardan ilk mikrop ve bakteri ve bitkilerin kendi kendine oluştuğuna inanan bir evrimci, Süleymaniye Camii'nin dağlardan yuvarlanan taşlardan milyonlarca yıllık denemeler ve tesadüfler sonucunda kendi kendine inşa ve bina olabileceğine inanmaz.
Bir tek, kudreti ve ilmi sonsuz Allah'ın her şeyi, her canlıyı ve varlığı yarattığını inkar eden bir evrimci, her zerreye, her atom ve moleküle sonsuz bir ilim ve kudret ve diğer ilahi sıfatları vermek ve inanmak mecburiyetindedir.
Çünki, yeryüzündeki parlak su damlaları, deniz ve nehirdeki su katreleri, cam parçaları gökteki Güneşin ısı, ışık ve görüntüsünü yansıtırlar ama bu tecelli ve yansımaların bir tek Güneş'ten geldiğini yani Güneşin varlığını inkar eden kişi, yeryüzündeki bütün su damlaları ve cam parçalarının içlerinde birer güneş vardır diye inanmak ve iddia etmek mecburiyetinde kalır... (Tabii akıldan ve fenden, bilimden istifa eder.)
Aynı şekilde kainatın ezeli güneşi olan Cenabı Hakk'ı inkar edip kabul etmeyen bir kişi de, bütün atomları, molekülleri, hücreleri ilah/tanrı kabul etmeye muztar ve mecbur kalacaktır.
Çünki bu meselede, iki taraf vardır. Bir üçüncü taraf yoktur.
Allah'a iman, bilim ve akıl ve mantık ve insanî tüm duyguların gereğidir.
İnkar ve ateizm yolu ise dünya ve ahirette insanı perişan ve bedbaht eder.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.