Eygi, Bediüzzaman'ın özelliklerini yazdı

Eygi, Bediüzzaman'ın özelliklerini yazdı

Milli Gazete yazarı M.Şevket Eygi: Elimden geldiği kadar Üstad hazretlerinin bazı özelliklerini anlatmak ve sıralamak istiyorum

Risale Haber-Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, Bediüzzaman Said Nursi'nin özelliklerini sıraladı.

"Kalbinde İslâm, iman, Kur'ân, Ümmet, Şeriat, Sünnet, Mukaddesat sevgisi olan her Müslüman Bediüzzaman Said Nursî hazretlerini sever ve sayar, onu minnet ve teşekkürle anar" diyen Eygi, "Çünkü bu muhterem zat, bütün ömrünü bu saydığım değerlere hizmet ile geçirmiştir ve Cenab-ı Hakk'ın lütfuyla büyük fütuhata nâil olmuştur" dedi.

Yakın tarihte Müslümanların çok kara günler gördüğünü, çok ağır zulüm ve baskılara mâruz kaldığını, çok eziyetler ve işkenceler çektiklerini ifade eden Eygi, "İşte o karanlık zulüm devrinde Üstad Bediüzzaman Said Nursî hazretleri bu halkın imanını kurtarmak için çalışıp çabalamıştır. Ne kadar esef edilse azdır... Zamanımızda böyle mübarek bir zatın aleyhinde bulunan birtakım kimseler görülmektedir. Onlar merhum Üstad hazretlerini karalamak için birtakım iftiralara başvuruyor, yanlış yorumlar yapıyor" şeklinde yazdı.

"Elimden geldiği kadar Üstad hazretlerinin bazı özelliklerini anlatmak ve sıralamak istiyorum" diyen Eygi, şunları yazdı:.

"Birincisi: O bir Ehl-i Sünnet büyüğüdür. Kesinlikle hiçbir bid'atle, bozuk akide, fikir ve görüşle ilgisi yoktur. İtikatta sünnîdir, amelde sünnîdir.

"İkincisi: Üstad hazretleri dinde reform, yenilik, değişiklik yapılmasına karşıdır. İslâm'ı bir bütün olarak kabul eder, İslâm'ı Ehl-i Sünnet imamlarının anladığı ve anlattığı şekilde anlatır ve öğretir.

"Üçüncüsü: Zamanımızda bazı diyalogçular, İslâm'ın esaslarından, temellerinden, usûlünden tâvizler (ödünler) veriyorlar; "Üç İbrahimî din vardır, Ehl-i Kitab da Cennet'liktir, onlarla aramızda Âmentü konusunda ihtilaf yoktur..." şeklinde konuşuyorlar. Bu gibi yanlış ve bozuk fikir ve inançların Bediüzzaman hazretleriyle ilgisi yoktur. İslâm'dan taviz vererek yapılan diyaloğu dinimiz kabul etmez. Böyle bir diyalog, imanı tehlikeye atar.

"Dördüncüsü: Üstad hazretleri dinde orta yolda, cadde-i kübrada olmuş, cumhur-i ulemanın izinden gitmiştir.

"Beşincisi: Üstad hazretleri Kur'ân'ın temel prensiplerinden olan "Allah katında din İslâm'dır" inancına sımsıkı bağlıydı. Onun bu inançtan ödün verdiğini iddia etmek büyük bir iftiradır.

"Altıncısı: Üstad hazretleri İslâm'a, imana, Kur'ân'a hizmet konusunda Peygamber (sallallahu aleyhi vesselam) ahlâkı ve metodu ile çalışmıştır. İhlaslı olmuş, Yaratan için yaptıklarından dolayı yaratıklardan ücret, maaş, hattâ hediye bile kabul etmemiştir.

"Yedincisi: Üstadı Cemalüddin Afganî taraftarı olarak göstermek hatâdır, iftiradır. On dokuzuncu asrın sonlarında ve yirminci asrın başlarında Afganî'nin içyüzü bilinmiyordu. Şiiî olduğu halde taqiyye yaparak kendisini Sünnî göstermesi, İranlı olduğu halde Afgan göstermesi (Bu yalancılık ve Müslüman kardeşlerini aldatmak değil midir?), Masonluğun en azgın grubuna mensup olması, Halife-i Müslimîn Sultan Abdülhamid'i, bir İngiliz ajanı ile birlikte tahtından indirmek için çalıştığı ve daha başka kusurları, günahları ve bozuklukları bilinmiyordu.

"Sekizincisi: Üstad hazretleri tarih boyunca birkaç kişiye nasip olmuş keskin bir zekaya, harikulade bir akla, derin bir firasete, akılları hayrete düşüren güçlü bir hafızaya sahipti. On dört yaşında şer'î ilimlerden icazet almıştır. Maneviyat ve tasavvuf sahasında da derecesi yüksekti. Her gün ezkâr ve evrad ile meşgul olurdu. Son derece yüksek bir ahlâka sahipti. Kötülükleri affeder, kendisine eziyet edenlerin hidayetine dua ederdi.

27 Mayıs 1960'tan sonra bazı "insî şeytanlar"ın Bediüzzaman'ı karalamak için, Şeyhülislâm Mustafa Sabri'nin yazmış olduğunu iddia ettikleri düzmece bir reddiye yayınlaıklarını hatırlatan Eygi, "Merhum Eşref Edib beyin gayretleriyle ve araştırmasıyla bu risalenin sahte ve düzmece, olduğu isbat edildi. Çünkü, içinde zikr edilen bir kaynağın basım tarihi, Mustafa Sabri'nin ölümünden sonrasına aitti!" dedi.