Davut ŞAHİN
Falcı ahtapot safsatası
Ahtapot Paul, Dünya Kupası finallerini bildiği gibi, kupayı kimin alacağını da bildi(!).
Yazılı ve görsel basın “Paul”un peşinde. Hani yaşlı ahtapot konuşabilse, röportaj yapmak için sıraya bile girecekler.
Ne tuhaf…
Fal ve falcılık teknolojinin zirvede olduğu dönemde bile revaçta.
İnsanlık bir ahtapottan medet umar hale geldi.
Peki bu ahtapot ne zaman “öleceğimizi” veya kıyametin ne zaman kopacağını tahmin edebilir mi?
Yahut, 12 Eylül’de yapılacak olan referandumda “evet” mi yoksa “hayır” mı çıkacak, bilebilir mi?
Gerçi bizimkiler boş durmamış ve hemen “yerli” bir ahtapot bulup “Evet” ve “Hayır yazılı pankartı verip şimdiden sonucu kestirmişler.
*
Fal ve falcılık dünya tarihinde önemli bir yere sahip olmuş. Hazreti Musa (as) döneminde zirve yapmış. Kahinlerle olan mücadelesini hatırlayın. Firavunun en güçlü silahı kahinlerdi. Güya onlar, gelecekte olacak şeyler hakkında bilgi sahibi olmak için çeşitli yollara başvuruyordu.
Kayıtlara baktığımızda “cahiliye döneminde” kuş uçurtma adeti olduğunu görüyoruz. Kuşu uçurduktan sonra sağa giderse “uğurlu,” sola giderse “uğursuzluk sayarlar”mış. Peygamberimiz (a.s.v.) “Tıyara yoktur” hadisi ile bunu kesin bir dille yasaklamıştır.
*
Bakıyorsunuz, bu gün yaygın fal çeşitlerinden biri olan ve her gün televizyonda gecenin bir yarısında falcılar, gelecekten haber döktürüyorlar. Ağzı burnu çarpılmış olanlardan tutun, altını ıslatan falcılara kadar bir dizi soytarı! Üstelik ciddi programcılar bunlara itibar edip gökteki yıldızlardan neler getirdiğini soruyorlar. Pes yani.
*
Kitabımız Kur’an-ı Kerim kesin bir dille, “Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şeytan işi birer pisliktir… bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.” (El/Maide, 5/90) diyerek falcılığı yasaklamıştır.
Kendilerine “kâhin” (arraf) denilen falcıları ve bu falcılara gidip fal açtıran, onlara inanan veya destekleyenleri Kainatın Efendisi (a.s.v.) ağır bir dille kınamış, “Her kim bir arrafa gidip de ona bir şey sorarsa, kırk gecelik namazı kabul olmaz” (Müslim, Selam, 125) buyurmuş. Hele Ebû Dâvud’da geçen bir hadis ise şöyledir, “Kim bir kahine gider, dediklerini doğrularsa; şüphesiz ki Muhammed’e indirilmiş olanı inkar etmiş olur.” (Ebû Dâvud, Tıp, Hadis no: 3904)
*
Peki nasıl oluyor da, fal ve falcılık dinimizde bu kadar kesin ve net bir dille nefyedilmişken insanlar inanıyor?
Merak duygusunu yanlış yerde kullandıkları için. İnsan fıtraten gelecek kaygısı yaşar. Yüzyıllar boyu yaşadıkları gibi… Bu özellik kadınlarda daha sık görülmektedir. Hatta uzmanlar falcı ve medyumların çoğunun “şizodipal” kişilik yapısına sahip olduğu hatırlatılırsa durumun vehameti ortaya çıkar. Bunların, garip davranış , inanış, düşünce ve tavırları vardır. Kendinde üstün yeteneklere sahip olduklarını iddia ederler, bir de üstüne sıra dışı ve mistik kıyafet geçirdi mi, insanları kolayca etkiler. Halbuki “Paul” hiç de öyle biri gibi görünmüyor!
Şaka bir yana, önceleri komik olan bu haberi daha sonra ciddiye alarak insanları aptal yerine koydular.
Modern insan, yaşlı ahtapottan medet umuyor hale geldiyse, insanlığın geldiği noktaya bakın.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.