Farklı dinlerden alimler, İslamofobi'yi kınadı
Müslüman ve Hristiyan dünyasının iki büyük düşünürü İstanbul'da buluştu. Prof. Seyyid Hüseyin Nasr ve Prof. Harvey Cox İslam korkusuna karşı ortak mücadele çağrısı yaptı ve 'Modernleşme ile dinin etkisi azalmayacak. Teknoloji ve bilim gelişse dahi, insanl
Dinler arası diyaloğun geliştirilmesi için yoğun çalışmalar yürüten Türkiye, dün bu kapsamda önemli bir konferansa ev sahipliği yaptı. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin davetlisi olarak Türkiye'ye gelen Prof. Seyyid Hüseyin Nasr ve Prof. Harvey Cox dün Cemal Reşit Rey Konferans Salonunda 'Din, Modernite ve Gelecek' adlı oturumda bir araya geldi. Doç. Dr. İbrahim Kalın'ın başkanlık ettiği modernleşme, sekülerleşme ve dinin geleceği konuları masaya yatırıldı.
18 ve 19'uncu yüzyılda aralarında Karl Marx gibi isimlerin de yer aldığı pek çok düşünürün 'Modernitenin gelişmesi ile beraber dinin sona ereceğini' öngördüğünü hatırlatan Prof. Seyyid Hüseyin Nasr, 'Ancak hiçbiri günümüzde yaşandığı gibi 20'inci yüzyılın ikinci yarısında dinin etkisinin artacağını göremedi. Büyük düşünürlerin çoğunun tersine insanların dine ihtiyaçları var ve bu hep böyle kalmaya devam edecek. Dinin ruhani elementleri her geçen gün daha fazla insanı çekmeye devam edecek. Bu nedenle zaten pek çok ateistin saldırganlıklarına maruz kalıyor dinler. Dinin etkisi azalsa buna gerek duymazlardı' dedi. Nasr, bilim ve teknolojinin gelişmesinin insanların dine olan ihtiyaçlarını hiçbir şekilde azaltmadığını vurguladı.
KOPYALAMA DEVRİ BİTTİ
İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı dünyasında modernitenin zayıfladığını anlatan Cox, '400 yıldır Batı tarafından yönetilen modernizm paradigması artık ölüyor. Modernizmin eleştirileri Batı tarafından koloni haline getirilen topraklardan değil, Avrupa'nın kendi içinden geliyor. Bu nedenle Müslümanlar için Batı modernizmini kopyalama dönemi bitmiştir. Artık uyanma vakti. Batı'nın bugünkü seviyeye gelmek için yaptığı hataları tekrar etmemize hiç gerek yok. Modernizm derin bir krizden geçiyor ve Batı artık bizim için karar veremez' dedi.
DİNLER ARASI DİALOG ÇAĞRISI
Hıristiyanlık üzerine uzman Harvard Üniversitesi'nde Profesör olan Harvey Cox ise, kısa bir süre önce pek çok düşünürün din ve moderniteyi iki ayrı kavram olarak koyduklarına dikkat çekerek, 'Ancak bunun böyle olmadığı görüldü. Bugün ABD gibi modernliği sembolize eden pek çok ülkede devam etmektedir. ABD'de aydınlanma çağı dine karşı bir hareket olarak yaşanmamıştır. Ülkedeki pek çok idealist mücadele dini figürler tarafından yürütülmüştür' dedi. Ancak geçmiş dönemlerden farklı olarak bugün toplumlarda dini çeşitliliğin arttığına işaret eden Cox, 'Bizim burada gerçekleştirmeye çalıştığımız dinlerarası dialog sadece alimlerin yürüttüğü bir proje değil, sıradan insanların günlük yaşamlarında tecrübe ettiği bir durum' diye konuştu. Şu anda dinler açısından yeni bir dönemin eşiğinde olunduğunu belirten Cox, dünyada yaklaşık 2 milyar Hıristiyan ve bir milyar Müslüman bulunduğunu ve farklı dinlere mensup kişilerin ortak nokta arayışı içinde olduklarını söyledi. Hıristiyanlığın bugün ilk ortaya çıktığı 'Christentum' topraklarının dışında yaygın olduğunu belirten Fox, Hıristiyanlığın hızla Batı dışından yönlendirilen bir dine dönüştüğünü ve bunun da Hıristiyalık-modernite ilişkisi bakımından en önemli değişim olduğunu savundu. Dünyada yükselen İslam karşıtlığına da değinen Cox, 'Bunun temel iki nedeni var. İlki siyasi nedenler. İkincisi ise, İncil'in bazı bölümlerinin tümüyle yanlış yorumlanması. Batı'da çok yerleşmiş bir İslam karşıtlığı var ve bunun önüne geçmek için herkese büyük görevler düşüyor' diye konuştu.
George Washington Üniversitesi'nde İslam Araştırmaları Öğretim Üyesi olan Prof. Seyyid Hüseyin Nasr, dünyaca ünlü bir ilim adamı ve düşünür. İslam düşüncesi, felsefe, tasavvuf, İslam sanatı, İslam-Batı ilişkileri, çevre krizi ve dinler arası ilişkiler konularında pek çok eseri bulunan Prof. Nasr, aynı zamanda Geleneksel Ekol'ün yaşayan en büyük temsilcisi. Prof. Nasr'ın Türkçeye tercüme edilmiş 30'a yakın eseri bulunuyor.
'Batı ne derse, o olur' çağı bitti
Aslen İranlı olan ve 1979 İslam Devrimi'nin ardından ABD'ye yerleşen Prof. Dr. Fox, konferans sonrasında Tahran'da imzalanan takas anlaşması ve ardından yaşanan uluslararası gelişmeleri şu sözlerle değerlendirdi: 'Geniş bir açıdan bakacak olursak, bu sorunu oturup konuşmak ve diyalog kurmak dışında bir şekilde çözmek mümkün değil. Türkiye'nin bu konudaki çabalarını büyük takdirle karşılıyorum. Başka bazı ülkelerde aynı bilgilere sahipse ve pek çok ülkenin nükleer bombası, tankı, silahı varsa, bu bilgi formunun başka ülkelere yayılmasını önleyemezsiniz. Bu konuda dünya çapına genel bir anlaşma yapılması gerek eğer sorun gerçekten çözülmek isteniyorsa. Tüm dünyada nükleer silahlanmanın önlenmesi yönünde adımlar atılmalı. Öyle olursa, İran'la ilgili sorun kendiliğinden çözülecektir. Batı'nın kendi nükleer cephaneliğini yenilemesi gerek. Sizin elinizin altında her türlü nükleer donanım varken, sırf hoşlanmadınız diye bir ülkeye 'Sen bunu yapamazsın' diye vaaz veremezsin. Bu şekilde sistemin yürümeyeceği kesin. Batı'nın gücü kademeli olarak azalıyor. Bu konuda hiçbir şüphe yok. Özellikle Hindistan, Çin gibi ülkeler ve İslam dünyasından pek çok ülkenin yükselişiyle beraber Batı'nın gücü azalıyor. Artık eskisi gibi Batı ne derse, Doğu onu yapar' çağında yaşamıyoruz'.
Hıristiyan dünyasının nabzını tutuyor
Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Harvey Cox, din felsefesi ve sosyolojisi alanında dünyanın en önde gelen akademisyenlerinden biri kabul edilmektedir. 1965 yılında yayımladığı 'The Secular City' adlı kitap, alanında bir çığır açmış ve yıllarca sürecek bir tartışmaya öncülük etmiştir. Prof. Cox'ın bu kitabı, 20'inci yüzyılın en etkili kitaplarından biri olarak değerlendirilmektedir. Protestan teolojisinin önde gelen isimlerinden biri olan Prof. Cox, modern dünyada din ve dini hayat, şehirleşme, sekülerleşme, Amerikada dini hayat ve akımlar ve dinler arası ilişkiler konularında pek çok eser kaleme almıştır.
Akşam