Ali IRMAK
Galiba dinsizim!
İki kız çocuğu. 13-14 yaşlarında. Aralarında konuşuyorlar. Duyduklarım karşısında beynimden kaynar sular döküldü sanki. İnanamadım ilk önce. Biri diğerine, “Kimseye söyleme tamam mı? Ben galiba dinsizim!” dedi. Diğeri de aynı hassasiyetle “Sen de kimseye söyleme olur mu? Ben Allah’a inanıyorum ama başka da bir şeye inanmıyorum.” Daha sonra konudan konuya geçtiler. Ben ise hala söylediklerinde kaldım. Uzun süre kendime gelemedim. Bunların hepsi gerçek. Kurgu değil. Çocuklar düşünüyorlar. Sorguluyorlar. Soruyorlar. Doğru muhatap bulunamayınca, doğru cevaplar alınamayınca da ortaya bunlar çıkıyor.
Bu şekilde düşünenlerin sayısı oldukça da fazla. Hani bir kişinin imanını kurtarmak sahralar dolusu kırmızı koyundan hayırlıydı. Biz hep buna inandık. Hep bunu söyledik. Hani görevimiz iman kurtarmaktı. Biz bunlarla büyüdük. Bunları anlatmaya çalıştık.
Yavrularımızın bu düşünceleri ileri eğitim hayatında daha da kemikleşecek. Belki de düşmanlık şeklini alacak. Hem bu dünyaları zindan olacak hem de öbür dünyaları.
Biz bu dünyada yaşıyorsak sadece kendimiz için yaşamıyoruz. Allah’a inanıyorsak, imanlıysak bunun getirdiği bazı sorumluluklar da olacaktır. Bu sorumlulukları unutuyoruz çoğu zaman.
Dünyanın geçici hevesatları gözümüzü kör etmiş sanki.
Gençliğin imanını selamette görmek istiyorsak bir şeyler yapılmalı, yapmalıyız.
Oturduğumuz yerden kalkıp şevkle, aşkla bu çocuklarımızın hizmetine koşmalıyız.
Kısır dünyevi çekişmeleri bir kenara itmeliyiz. Boş, faydasız işleri bırakmalıyız.
Sık sık değişen, değiştikçe başımızı döndüren gündemlerden kaçabildiğimiz kadar kaçmalıyız. Kulaklarımızı tıkamalıyız.
Asıl gündemimize, iman kurtarma hizmetlerine dönmeliyiz.
Bu satırları okuyanlar bunların hamasi söylemler olduğunu düşünebilirler. Dünyanın, ülkemizin gerçeklerinden söz edebilirler. Birçok mazeret öne sürebilirler.
Ne olursa olsun, kim ne düşünürse düşünsün ortada duran bir gerçek var. İstesek de istemesek de o gerçeklerle bir gün yüz yüze geleceğiz.
Sahi biz çocuklarımızı ne kadar tanıyoruz? Onların da bu soruları sormadıklarını nereden biliyoruz? Hiç arkadaşlarıyla konuşmalarına tanık oldunuz mu? Ya o kızlardan biri benim, sizin kızlarınızdan biriyse. O zaman ne yapacağız?
Çocuklarımız soruyorlar. Sorguluyorlar. Her zaman da sorup, sorgulayacaklar. Bu sorgulama hiçbir zaman bitmeyecek. Kıyamete kadar da devam edecek. Önemli olan bizim bunlar karşısındaki duruşumuz ne olacak?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.