Hayatın bölmeleri arasında duvara yaslananlar ile toslayanların dışında bir seçenek daha var; duvarları aşanlar!

Binanın/bölmelerin/dönemlerin/kesimlerin hayatımızdaki parçalarına yukarıdan bakıp, bütünü görenler.

Bunlar zihnen ve hayalen ufuk insanıdırlar.

Fotoğrafın bütünü içindeki karelerin öncesi/anı/sonrası ile sağı/solu ve altı üstü bir düşünce mimarisinde tasarlarlar.

Bu büyük fotoğraf, büyük insanların/kâşiflerin/mütefekkirlerin ve insanlık vicdanına yürüyen ve arayışları olan dehaların alanıdır.

Konusuna, fıtratına ve iklimine göre değişen şartların üstünde dinamik ve belirleyici ruh ve manayı taçlandırırlar.

İnsanlık için teknik/beşeri bir mucit olabildiği gibi vahyin sırlarına ilham olan ruhi bir inkişafın münevverleri kutup şahsiyetler de olabilirler.

Bu buluş ve keşif yolunun ortak özelliği; anlık/dar/mevsimlik fayda/zarar ve reel politik operasyonların/süreçlerin asla parçası olmamalarıdır. Olmazlar. Olamazlar. Daima dramatik okumaların üstünde kalırlar.

İlkeseldirler. Dünü, bugünlerde ret, yarını da bugüne kurban etmezler.

Sonuç odaklı değil hakikat merkezlidirler.

Dönemsel aktörlerin menfi/müspet etkilerinden ruhu/kalbi/tefekkürü azade ettikleri oranda alimdirler/mürşittirler ve kuşatıcıdırlar.

Hiçbir etki/tepkinin kahramanı değildirler. Sadece hak olan ve hakikatle perçinlenen ve Cenab-ı Hakk ile tamamlanan bir Tevhid emaresi ile dünyayı arkaya atan ve kalbinde karşılığı olmayanların derin vicdanıdırlar.

Beşeriyete ilham olmuş, gelişme ve kalkınma felsefelerinin inşa edici çerçeveleri ve ihya edici ihlas, sebat ve sürekliliğinin banisidirler.

Tarih, bizim medeniyet coğrafyamızda ve insanlık havzasında bu derin fikirlerin ve temsillerin devamlılık vasfını korur ve ilerlemeci bir istikbal tasavvuru ile icat ve tecdit içinde kıyas ederse, mayalanma kalitesini geleceğe istikrarla taşıyabilir.

Tehdit yerine tecdit, endişe yerine ümit, korku yerine girişim, çatışma yerine empati, muhalefet yerine müzakere, muktedirlik yerine muhakeme, kişi yerine kural, şahıs yerine sistem önerisi çıkar böylesi bir zihni yenilenmeden.

İnşa edici, zemin hazırlayıcı, temellendirici, taşıyıcı/kolon sistemler üzerinden günü/gündemi/olayları ve çözümleri konuşma becerilerine sahip dimağ/düşünce gerekir. Yoksa şapla şeker karışır.

Kurucu kavramların zihni değerini, kalbi asaletini ve vicdani vasfını piyasa düzeyine indirgersek hakikatin hürriyet ve huzur denklemi teşekkül etmez.

Yeni tarihi ve insanlık tarihine evrensel boyutta gerçek servis yapacak katkıyı, bu inşa edici tarih mimarları yapar.

Denklemin dört bilineni ile bilinmeyenleri çözebiliriz: Acz, fakr, şefkat ve tefekkür dörtgeni, kendi karelerini ayni düzlemde çoğaltarak ardı sıra bir muhabbet/huzur/birlik/teşebbüs koridorunu oluşturabilir.