GATA Ergenekon'un neresinde?

GATA Ergenekon'un neresinde?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ergenekon tutuklularının kurtuluş kapısı haline gelen GATA'daki dönen dolaplar için inanılmaz şeyler yazdı

Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın Haber7'deki yazısı:

Dostlar Meclisi'nin üssü neresi?

Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklama bu yazıyı kaleme alırken geldi. GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi’nde olan olaylar ve GATA’nın Ergenekon sanıklarının ‘Mutlu sığınağı’ olması ve  olan olayların etik dışı ve insani değerlere uymaması gibi bir durum vardır.
 
Sayın Mukaddes Eruygur’un yaşananları onaylarken koskoca Genelkurmay’ın önyargılı ve mesnetsiz açıklama yapması TSK’yı yıpratmaktadır. Bir kurmay bütün verileri dikkate almadan karar veremez, lehte ve aleyhte bilgilere ulaşmadan hükme veremez.
 
Onurlu kurumlar doğuracağı sonuçlar ne olursa olsun gerçeklerden kaçmazlar. Bu davranışı Genelkurmay’dan beklememiz iyi niyet göstergesidir ve kurmay ahlakının gereğini beklemektir.
 
Aslında Genelkurmay’ın lehte aleyhte delil toplamak için hiç bir inceleme ve soruşturma yapmaması ve yapmayacağını deklare etmesi etik dışıdır. Bu açıklama çok düşündürücüdür.
 
Hatayı kabul edip özür dilemek yerine direnmek ve kamuoyu önünde olanları örtbas etmeye çalışmak ilginçtir ve belki de suçluluk psikolojisinin bir sonucudur!
 
Genelkurmayın Ergenekon soruşturmasında gösterdiği ‘gönüllü bir körlük’ mü bunu kamuoyu takdir edecektir?
 
Adalet Bakanlığı müfettişleri Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Eğitim Hastanesi’ni büyüteç altına almışlar. Savcılarımız GATA’ya ‘haki’ büyüteçle bakarlarsa göremezler. Kirli işlerin faturasını birkaç doktora yıkarak kurtulma taktiği dikkat çekiyor.
 
GATA Komutanı Tabip Tümgeneral Fahrettin Alpaslan 1996 Kasım’ında evinde intihar sonucu ölü bulunmuştu. Onuruna düşkün ve fedakar kişiliği ile tanıdığımız Fahrettin Paşamız sağ olsaydı olanları anlatırdı.
 
Hatta GATA’nın vadi inşaatında yolsuzluk nedeniyle şahsına yapılan suçlamaları hiç hazmedemediği biliniyordu. O yolsuzluk işinde Ergenekon çetesinin kirli işlerinin olduğunu iddiası hiç yabana atılmamalıdır.
 
Kullanılmanın vicdan azabı çok acıtıcıdır.
 
28 Şubat 1997 sürecinin ilk Psikolojik Savaş operasyonu GATA’da başlatılmıştı. 1994 yazında Cumhuriyet gazetesi bir manşet attı. GATA’da irtica almış başını gidiyor diye...
 
Hemen bu ihbarı değerlendiren ‘Komutanlarımız’ bir denetleme kurulu oluşturup sözde bir rapor hazırlıyorlar. Bu kurul imzasız ihbar mektuplarına ve şimdi anladığımıza göre Ergenekon çetesinin sunduğu malzemelere ve yazdığı senaryolara göre hareket etmiş.
 
Böylece 1995 yılında 35 öğretim üyesinin tayini çıktı. Çoğunluğu mahkemeyi kazandı geri döndü ancak istifa etmek zorunda kaldı. Böylece çürük yumurtalar(!) temizlenmiş oldu.
 
Bu Ergenekoncular çok ileri görüşlü imişler GATA’yı dikensiz gül bahçesi yapmak istemişler (!).
 
Bugün bakıyoruz Ergenekon davasında tutuklu Generaller GATA’nın ‘şefkatli’ kollarına kavuşmak için çırpınıyorlar.
 
Fenerbahçe Orduevi ‘Dostlar Meclisi’nin yüksek üyelerince işgal edilmiş durumdadır. Şu kesin ki Fenerbahçe Orduevi'ni kapatırsanız darbe ihtimalini yüzde elli azaltırsınız.
 
Encümen-i Daniş’in bir üstü konumundaki ‘Dostlar Meclisi’nin bir gongla başladığını ve özel ritüelinin olduğunu tahmin etmek zor değil.
 
GATA’nın bazı hekimleri Emekli generallerin askerlik hatıralarını dinleyerek başlarını sallamaktan mutlularsa onlara bir diyeceğimiz yoktur.
 
Bazı kibirli emekli generallere ‘gönüllü kölelik’ yapmak hiç bir hekime yakışmaz.
 
Bir bilim adamı verileri dikkate almadan karara varmaz.
Bir bilim adamı doğuracağı sonuçlar ne olursa olsun gerçeklerle yüzleşmekten kaçınmaz.
Bir bilim adamı konunun lehine ve aleyhine deliller üzerinde ciddi bir biçimde düşünmeden kanaat oluşturmaz.
 
Yalancılık, zalimlik, ikiyüzlülüğün çirkin yüzünü görenler dürüstlük, tarafsızlık ve âdil olmanın gereğini daha çok hissederler.
 
İçimizde ‘doğru şeyi yapmanın sıcaklığı’nı hisseden hekim ve hakim ahlakına o kadar çok ihtiyacımız var ki?
 
Gönüllü körlük gönüllü köleliğe gider. Prof. Dr. E.Diş Tabip Albay Hüseyin Haskan hocamız birçok şeyi biliyor diye düşünüyorum.
 
GATA’da satışa gelen ve hapis yatan bu ağabeyimizin konuşması ne iyi olurdu ki!
 
Evet bu derece zan altında kalan bir kuruma adli vaka göndermek Maltepe Cezaevi’nden Ağca’nın kaçırılmasına göz yummakla aynı anlama geldiğine dair kamuoyu algısını hatırlatmak isterim.
 
GATA’nın Ergenekon’un gizli hazinelerinden birine misafirlik yapıp yapmadığını çok merak ediyorum.
 
Terör savcılarımız GATA’yı iyi incelemeliler. Bu arada da GATA’ya hasta sevkini durdurmalılar. Kamu vicdanı çok rahatsızdır.