GDO’dan korunma rehberi

GDO’dan korunma rehberi

Alışveriş yaparken birkaç detaya dikkat ederek GDO’lu gıdalardan korunmak mümkün. İşte marketlerde, pastanelerde genetiği değiştirilmiş ürünlerden kaçmanın yolları…

Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar artık ev hanımlarının beş çaylarında bile konuşulmaya başladı. Bu çok güzel bir gelişme.

Gelin bu güzel gelişmeyi, daha da güzel bir sonuca kavuşturalım. Ülkemize GDO’lu ürünlerin girmesini engelleyelim.

Biz kimiz ki, devlet, hükümet, kurumlar, şirketler, lobiler, karanlık kişiler varken diye düşünmeyin. Biz tüketicileriz... GDO’lu ürünleri satın almazsanız, boykot ederseniz bu ülkede GDO olamaz.

Önce önümüzdeki bir engeli kaldırmak gerekecek. GDO’lu ürünlerin üzerinde “GDO’ludur” etiketi yok. Öyleyse GDO’lu olma ihtimali nedeniyle GDO şüphelisi ürünlerden bahsedebiliriz.

Şüpheli ürünler

Mısır, soya, kanola, pamuk dünya çapında çoğunlukla GDO’lu üretiliyor, bize de dışarıdan ithal ediliyorsa, bu ürünlerden şüpheleniriz. Ben evde soya fasulyesinden pilaki yapmıyorum ki, bana bişey olmaz demeyin. Bu dört üründen en az biri (evet, pamuk da dahil, pamuk yağı) gıda şirketlerinin ürettiği hemen her ürünün içinde kullanılıyor.

Mısır unu, mısır yağı, mısır nişastası, modifiye nişasta, mısırdan üretilen nişasta bazlı sıvı şeker (mısır şekeri veya mısır şurubu), fruktoz, dekstroz, glukoz, soya yağı, bitkisel yağ, soya kıyması, soya dolgu eti, soya mix kıyma, soya lesitini (E322), soya sütü, soya peyniri, isolate, isoflavone, soya unu, soya proteini, bitkisel protein, kanola yağı, pamuk yağı varsa bir ürünün içinde ondan da şüpheleniriz.

Çikolata, gofret, ekmeğe sürülen kakao kreması, bisküvi, hazır çorba, kahvaltılık gevrek, cips, turşu, hazır unlu mamuller, gazlı içecek, hazır meyve suyu, enerji içeceği, şekerleme, çiklet, hazır kek, hazır puding, meyveli yoğurt, alkollü içkiler, bebek maması, krem peynir, ekmek, margarin, mayonez, ketçap, salam-sosis gibi şarküteri ürünleri, hatta hazır şerbetli tatlılar bu yukarıda saydığımız ürünlerden içerebiliyor. Yani, okul kantinlerinde, marketlerde satılan hemen her şeyin GDO’lu olma ihtimali var.

Pastanelerde satılan poğaça, açma, börek bitkisel (soya, kanola veya pamuk yağından) margarin ile yapılıyor. Hazır şerbetli tatlılarda mısır nişastası ve mısır şekeri kullanılıyor. Pastaneler, baklavacılar da GDO şüphelileri arasında. Güllaç yufkaları bile artık buğday nişastası ile değil, mısır nişastası ile hazırlanıyor. (Baklavalarını böreklerini sadece tereyağı ile hazırlayan, şerbetini yerli şeker pancarı şekerinden yapanlar da var elbette.)

Yemek şirketleri, lokantalar mısır yağı, kanola yağı, mısır nişastası, bitkisel margarin kullanabiliyor.

Fabrika tavukları soya ve mısır ile besleniyor. Fabrika danaları bile mısır ile beslenebiliyor. Fabrikasyon tavuk etleri, fabrikasyon dana etleri, fabrikasyon yumurta, kutu süt de şüpheli. Şarküteri ürünlerinin içine soya proteini, soya küspesi, soya mix kıyma katılabiliyor.

Maya konusu henüz basında gündeme gelmedi ama maya da GDO’lu olabiliyor. Hazır maya kullanmayın. Evde kendi doğal ekşi mayanızı yapın.

Tüketicinin gücü: Satın almamak

• Alışveriş yaparken her ürünün etiketini okuyun. Eğer yukarıda saydıklarımızdan biri varsa o ürünü satın almayın.
• Gıda şirketlerine mektup yazarak GDO’suz ürün üretirlerse satın alacağınızı, şüpheli malzeme ile üretime devam ederlerse satın almayacağınızı yazın. Ürün paketlerinin üzerinde “kesinlikle GDO içermez” yazana kadar satın almayacağınızı bildirin.
• Alışveriş yaptığınız marketlere, bakkallara da bu talebinizi anlatın.
• Okul kantinlerinde şüpheli ürünlerin satılmaması için mücadele verin; çocuklar etiket okumaz.
• Toplu yemek yapan şirketlerin, lokantaların kullandıkları malzemeyi sorgulayın.
• Pastanelere margarin, soya yağı, kanola yağı, mısır nişastası, mısır şekeri yemek istemediğinizi söyleyin.

Temiz yiyecekler yiyin

Bulgur, yerli buğday çeşitleri, nohut, mercimek, bakla gibi yerli baklagiller, ceviz, antep fıstığı, fındık gibi yerli kuruyemiş, yerli pirinç, yerli meyve, yerli sebze, köy tavuğu, köy yumurtası, çayırda otlamış kuzu ve koyun eti güvenle yenebilir.

Marketlerden veya pastanelerden aldığınız ürünleri evde kendiniz yapın. Temiz malzeme ile kurabiyenizi, kekinizi, çorbanızı, yoğurdunuzu evde hazırlayın.

Dışarıda daha az yemek yiyin. Yediğiniz zaman uluslararası hamburger zincirleri yerine esnaf lokantalarını, köftecileri, dönercileri, küçük esnafı tercih edin.

Yerli ürün kullanın. Amerika’dan, Arjantin’den, Hindistan’dan gelen yiyecekler yerine Antakya’dan, Rize’den, Kırklareli’nden, Erzurum’dan gelenleri kullanın.

Semt pazarlarından alışveriş edin. Özellikle köylü çiftçilerin kendi ürettiklerini tercih edin.

Domates ve pirinç de şüpheli mi?

Etiketleme ve tüketiciyi bilgilendirme zorunluluğu olmadığından, hiçbir ürün için – laboratuarda test ettirmedikçe- bu GDO’ludur diyemiyoruz. Üstelik Türkiye’ye GDO’lu tohum girişi kanunen, halen yasak. Bütün bunlara rağmen ODTÜ’de yapılan bir araştırmada Türkiye’de GDO’lu domates satıldığı ortaya çıktı.

GDO’lu olup olmadığını bilmiyoruz ama kış ortasında bile kıpkırmızı satılan domatesten uzak durmakta fayda var. Bunları üreten çiftçiler bile ailelerine yedirmiyorlar. Hazır çorbalarda da domates tozu bulunabiliyor.

Basında çok fazla geçmedi ama, pirinç de genetik mühendisliği ile kurcalanmış durumda. Hatta, ismi “altın pirinç” konulmuş, nergis çiçeği ve bakteriden gen aktarılmış sarı pirinç üretmişlerdi. İthal pirinçlerden, pirinç patlaklı abur cuburlardan uzak durmakta fayda var.

Beslenmede çeşitlilik olsun diye farklı besinler yemeye çalışıyor olabilirsiniz. Oysa atalarımız sadece kendi ürettiklerini yer içer ve son derece sağlıklı yaşarlardı. Siz içinize sinerek ve güvenle sadece bulgur, mercimek, nohut bulabiliyorsanız bunlarla yetinebilirsiniz. Yedikleriniz güvenilir ve hakiki yiyecekler olsun, en önemlisi bu.

Son olarak, hükümetimizden GDO’lu ürünlerin ülkemize girişinin kesinlikle yasaklanmasını talep ediyoruz.
Timetürk