Gizli şirk ve riya hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
Şirkin çeşitleri vardır. Bunlar arasında en tehlikelisi gizli şirkdir ki bu tevhid-i ulûhiyete karşı olan şirktir. Her şeyden önce kul olarak, insan olarak bizlerin tevhid-i ulûhiyete karşı havass-ı zâhiriye ve batıniyemizi (maddî ve manevî hislerimizi)..
Şirkin çeşitleri vardır. Bunlar arasında en tehlikelisi gizli şirkdir ki bu tevhid-i ulûhiyete karşı olan şirktir. Her şeyden önce kul olarak, insan olarak bizlerin tevhid-i ulûhiyete karşı havass-ı zâhiriye ve batıniyemizi (maddî ve manevî hislerimizi) kullanarak bir ubudiyet sergilememiz lazım. Bu da vicdan mekanizmasını çalıştırmakla olur. Malum vicdan mekanizması dört önemli esasa sahiptir: his, zihin, irade ve latife-i rabbaniye. İdrak ve şuur ise bu dört unsuru besleyen amillerdir. Demek gizli şirk bu mekanizmayı lâyık-ı vechiyle çalıştırmamak suretiyle olur ve insan çoğu zaman bunun farkına varmaz.
Evet, Rab O'dur, Ma'bud ve Maksud-u bi'l-istihkak (ibadet edilmeye hak sahibi) O'dur, öyleyse başka türlü mülahazalara girmeden her şeyin Allah'tan beklenmesi, Allah'tan istenmesi gerekir. Aksine bir tavır takınılırsa, mesela çocuğum olsun talebiyle kabirlere ziyaret yapılıp, oralardaki muhterem zevattan talepte bulunulursa bu tevhid-i ulûhiyete karşı işlenmiş bir şirk ve büyük bir cinayettir (günahtır).
Bunun gibi şirk işmam eden şeyler de çok önemlidir. Allah Rasulü (sallallahu aleyhi vesellem) bir hadisinde "Sizin için en çok korktuğum şey küçük şirktir." buyurur. Sahabe "Eş-şirkü'l-asgar (küçük şirk) nedir Ya Rasulallah?" diye sorar. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) "Riya!" diye cevap verir. Gösteriş demek.
Riya, hadiste geçen ifadesiyle "debibü'n-neml"i andıran, gece yürüyen karıncanın izi gibidir, hissedilmesi imkansız gibidir. Küçük görünür başlangıçta ama işleye işleye büyür ve neticede,
"Lâ sagîrate mea'l-ısrar ve lâ kebîrate mea'l-istiğfar. / Israr edilen küçük günahlar küçük, istiğfar edilen büyük günahlar büyük değildir."
fehvasınca büyük günah hâlini alır. "Ben şurada iyi bir namaz eda edeyim de görsünler bakalım namaz nasıl kılınırmış!" veya "Şurada güzel bir va'z u nasihat edeyim de!.." demeniz, içinizden geçirmeniz debibü'l-neml'dir. Ömer b. Abdülaziz'in valilerine yazdığı bazı mektupları "belâgatlı ve âdalı bir dil kullandım, içime gurur geldi" diyerek yırtıp attığı anlatılır. Demek o hassas insan içindeki debibü'n neml'i keşfetmiş.
Evet bu ve benzeri basit, küçük, ehemmiyetsiz görülen şeyler Allah ile aramıza girer, haylûlet eder, gölge olur ve neticede Allah'ı sıfat, zat ve esmasıyla tam olarak göremez ve bilemez oluruz. Bunun tabii sonucu olarak da istifade azaldıkça azalır.
Osmanlı, insanların bu türlü vartalara düşmemesi icin bazı tedbirler almış. Mesela sadaka taşları bunlardan birisidir. Veren verdiğim görünmesin diye gecenin zifiri karanlığında gider vereceği şeyi oraya koyar, böylece riyaya kapı açmaz. Muhtaç olan da yine zifiri karanlıkta gider ihtiyacı kadar alır ve zillet yaşamaz, minnet altına girmez.
Büyük bir seferden dönen padişahın şehre gece girmeyi tercih etmesi, yatağının dehlize serilmesini istemesi de basit şeyler değildir. Demek bu kadar debdebe ve ihtişam, bu ölçüdeki güç ve kudret onlara Allah'ı unutturmamış.
Efendimiz (asm)'in kadem-i mübarekinin izini alnında bir sorguç gibi taşıyan Sultan Ahmet'in, kendi adını verdiği camiin inşasında bir taraftan bir ırgat, bir amele gibi çalışması, diğer taraftan göz yaşları içerisinde "Allah'ım! Ahmet kulunun işlerine riya karıştırma!" diye dua dua yalvarması önemsiz bir hadise değildir.
Demek Osmanlı, kendi olduğu dönemde tavandan tabana tevhid-i ulûhiyet ve rububiyete aykırı, gizli şirki işmam eden gurur kibir, benlik, enaniyet, riya ve süm'a gibi davranışlardan uzak durarak imanlarının selametlerini korumaya çalışıyorlardı.
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.