Zafer AKGÜL
Günbatımı düşünceleri
Vakit akşam.
Gün batımı.
Tut ki ağlamak istiyorsun.
Tut ki ıslatmak istiyorsun gözyaşlarınla kurak kalbini
Ağlamak istiyorsun ama ağlayamıyorsun.
Ne yaparsın?
Vakit akşamsa.
Sular kararıyorsa
Karanlık çöküyorsa…
Dost hasreti düşmüşse yüreğine
Sıla hasreti dolmuşsa gönlüne.
Bir yürek yakan feryadı çığlıklıyorsa martılar.
Bir kırık kanat gibi çırpınıyorsa ümitlerin, hayallerin.
Bir sancılı hikaye anlatıyorsa denizin yorgun dalgaları.
Ne yaparsın?
...
Dostum! Seni çok özledim. Senden ayrı kalmam ızdırap veriyor bana. Senden uzak olmanın ateşi yakıp geçiyor, delip geçiyor kurşun gibi.
Zaman su gibiydi ey dost! Zaman deniz dalgaları gibi vuruyordu kıyılara... Dertler kum tanecikleri gibiydi kıyılarda biriken. Vurdukça sürüklüyordu her şeyi, vurdukça öteliyordu ümitleri. Ve çaresiz dolaşmalar tenhalarda...
Ve sen!!! Özlem, hasret, hicran karışmış zehir tadında bir bekleyişi bırakıp gittin avuçlarıma.
Yalvaran gözlerime, bakmadın bile, duymadın canhıraş feryadlarını.
Umursamadın, aldırmadın ardında nasıl bir enkaz, nasıl bir yıkılmışlık, yerle bir olmuşluk bıraktığını.
Senden ayrılığın getirdiği ıssız yalnızlığın yokuşlarında bitkinim, karanlık dehlizlerinde tükenmiş, kaybolmuş haldeyim.
Ve ruhumu gurupta solan güneşin yorgun ellerine bıraktım artık. Beyaz bayraklar çektim senin hasretinin karşısında...
Bedendeki sızı geçer de ruhdaki sızı, ızdırap geçmez bir türlü.
Mektuplarında diyordun ya, sana "Ağlama!" diye yazdığımda.
"Hem ağlasam ne olacak ki? Ağlıyorsun, içine atıyorsun, susuyorsun. Hatta için kan ağlarken, dışın gülücükler göndermek zorunda kalıyor her şeye ve herkese karşı. Hatta hayatını mahvedenleri bile hayatına katıyorsun. Asla affedilmeyeceklere bile sezdirmemeye çalışıyorsun acılarını.
Ve ruhun sızlıyor. İçin yanıyor. Dönüp dolaşıp her şeyi ve herkesi kendinde bırakıyorsun ama bir tek ruhunu bırakamıyorsun. Onun sızısı daima sende oluyor. Ve senin sızın daima bende kalıyor hiç dinmeden."
İşte bu sözlerin yüzünden rüzgarlarda savruldum, yağmurlarda ıslandım, sokaklarda üşüdüm, uykularda çıldırdım. Sustum, sustum, hep sustum. Suskunluğun çöllerine sürgün oldum, gittim.
Bir ölüm uykusuna uyanmak istedim, yalancı uykulardan kurtulmak için.
Ve sen satırlara kazırcasına yazmıştın bir başka mektubunda: "O uyku saadet uykusu olsun isterim. Vuslatın huzuru yüzüme bir tebessüm ile vursun. Kavuşmak ümidim son bulsun o uyku ile. Yorgunluklarımı Allah'a bırakayım. Her dem ile O’nda vücud bulayım."
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.