Habip ARTAN
Düşünce iklimi-11: Statü, araç mı yoksa amaç mı olmalıdır?
Ahir zamandayız, maalesef insanlarımız statüye önem veriyorlar. ‘Ye kürküm ye’ misali insanlar statülerine adeta dört eliyle yapışmış durumdalar. İnsanlar bir koltukta iki karpuz taşırcasına var gücüyle dünyasına zemin hazır etmektedirler. Gençler bu anlamda, aile hayatı kurmaya çalışırlarken, taraflar, “işin var mı?” sorusunu erkeklere değil, artık kızlara sormaktadırlar. Buna bir misal verecek olursam: otobüste yolculuk ederken yaşlı bir teyze bir hanım kızımıza ‘kızım sen nerelisin?” diyor, kısa bir giriş faslından sonra, “sen öğrenci misin?” “Hayır teyze, ben yeni mezun oldum.” “Peki sen öğretmen misin?” “Hayır, teyze, daha atanamadım” diyerek cevap verince, “ha öyle mi” diyerek yüzü düşüyor. Umduğu cevabı alamayınca konuşma birden kesiliveriyor. Bu teyzenin her halinden belli ki otobüste bile bir yakınına çalışan bir kız aramakta. Birçok aile artık güzel ahlak, meziyet ve hüsnü-siret aramıyor, çalışan olsun, parası olsun, statüsü olsun, biraz da olursa güzel olsun diyerek tüm eliyle manevi ve ahlaki meziyetleri dünyanın geçici peş para ehemmiyet verilmemesi gereken şan ve şöhret ve mal ve mülkten yana tercihini, yapmaktadırlar. Artık gerisini siz düşünün, bu hallere gelmişiz, dindarı, dindar olmayanı, ehli dünyası ve ehli dünya olmayan birçok insan sabah akşam bunu düşünüyor. Sonunda toplum maksadının aksi ile manevi ve maddi tokatlara duçar oluyor. Ne garip değil mi?
Hibe mi heba mı?
Hükümetler devlet adına ihtiyaç duyulduğunda üreticiyi ve esnafı desteklemek adına bir takım hibe programlarını uygularlar. Bunlardan bazen tohum hibesi, ürün destekleme, mazot destekleme programları ile çiftçileri desteklerden bazen de esnafa faizsiz kredi programları adı altında destekler vermektedir. Çiftçiyi ve esnafı üretimi artırmak adına desteklemek yerinde bir uygulamadır. Burada hibe ve yardım programlarını uygulayan kamu kurum ve otoritelerine çok iş düşmektedir. En başta bu işlerde görevli kurumlar bu tarz programları uyguladıklarında sahaya çıkarak ön bir araştırma ve etüt yaptıktan sonra çiftçi ve esnafa hibe, yardım kredi paketlerini hayata geçirmelidirler. Bazen duyduklarımızı yan yana getirdiğimizde, hibe paketlerinden yararlanma kriterlerine uymayan kişilerinde hibe ve kredi aldıkları, alanların bir kısmının bunları asıl amacında kullanmadıklarını, ne yazık ki görmekteyiz. Devlet tarafından zorluklarla, kıt imkânlar dâhilinde iyi niyetle ortaya konulan bu programlar maalesef tam olarak hedefine ulaşmamaktadır. Bu tarz programların sonunda ne yazık ki fakir fukaranın üzerinde hakkı olan milli gelirimiz heba olabilmektedir. Uygulanan bu programların hedefine ulaşması için ilgili kurumlar gereken hassasiyet göstererek program öncesinde yerinde etüt ve araştırma yapmaları, program arasında ve sonrasında ise gerekli kontrolleri yaparak kanuni yaptırımlarını uygulamalıdırlar. Esnaf olsun çiftçi olsun, gerekse herhangi bir vatandaş olsun verilen bu teşviklere hak ediyorsa başvurmalıdır. Hak etmediği hiçbir şeye başvurmamalıdır, yalan beyanda, hileli başvuruda bulunmamalıdırlar. Devletin malında tüyü bitmemiş yetimin ve ağsız dilsiz kuşların bile hakları vardır.
Savaşın kazananı olmaz
Durduk yere ortada herhangi bir haklı sebep yokken savaşmak tüm insanlığa en büyük zarardır. Eskiden savaşlar belki bir iki kıtada birkaç ülkeyi etkilerken maalesef günümüzdeki savaşlar global ölçekte tüm dünyayı etkisi altına almaktadır. Savaşın kazananı olmaz, kaybeden her iki taraftır. Hatta şimdiki savaşlarda tüm dünya etkilendiğinden kaybeden insanlıktır. Özellikle bir yıldır devam eden Rusya- Ukrayna savaşı her iki ülkeyi etkisi altına alması yanında, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkeleri de olumsuz etkilemektedir. Özellikle gelişmekte olan ülke olmamız, coğrafi konum, ekonomik ilişkiler nedenlerinden dolayı bu savaştan Türkiye olarak bizde zarar görmekteyiz. Ülkemizi tahrik ederek veya yanlış yönlendirme neticesinde savaşın içerisine çekmek isteyen ülkelerin varlığı şüphesizdir. Çok şükür Türkiye gerek Avrupa ve Asya ülkesi olması ve gerekse NATO üyesi olması bakımından bu savaşın başından beri hayırhah tarafsızlığını koruyarak mazlumun yayında olmayı tercih etmiştir. Ülkemiz, yeri geldiğinde her zaman ve zeminde bu tarz savaşların her ne şekilde olursa olsun kimseye fayda getirmeyeceğini dile getirmekte ve barıştan yana tavır alarak her iki tarafı ve diğer yavaş yanlısı ülkeleri sükûnete davet etmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle siz değerli okuyucularımızı Allah’a emanet ediyorum.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.