Hadis mucizesi

10 Temmuz 2012 günü Mehmet Akif Camii cemaatiyle piknik yapmak üzere Çatalca’ya gittik. Çatalca’nın tarihte iki mühim rolü olmuş. Bunlardan birisinde, Yavuz Sultan Selim babası İkinci Beyaz’tan tahtı buradan hareket ederek devralmış. İkincisi, Balkan Savaşları sırasında Bulgar çeteciler buralara kadar ilerlemişler. Son durakları burası olmuş.  Çatalca’nın mühim simalarından birisi de Arif Nihat Asya. Yusuf Karahalil ve babasının mihmandarlığında cemaatle birlikte Çatalca’nın ötesindeki köylerde orman gezisine çıktık.  Ormanların içlerinde çılbır dediğimiz kağnı arabası yolları vardı. Buraları tabii bir piknik yerleri.  Onun ötesinde Peri Bacalarını andıran bir yapısı var ve erken dönem Hıristiyanlar buradaki mağaraları ibadet yerlerine çevirmişler. Çatalca’da İnceğiz Mağaraları Bizans döneminden kalma ve Sümela veya  Ürgüp Per Bacaları gibi olmasa da kendi çapında dönemlerinde Hıristiyan mazlumlara ibaret yeri olmuş.  Önce İbrahim Sünger Bey’e ait olan İnceğiz Mağarası Dora Et Lokantasında yemeğimizi yedik. Yine İbrahim Sünger Bey’in delaletiyle etrafı kolaçan etmeye ve keşfe çıktık.

Çoktan beri böyle bir keşif gezisine hasrettik.  İleride bir orman olduğunu ve keşfiyle memnun kalacağımızı söyledi. Altımızdaki araçlara atladık ve ormanın kıyısına kadar geldik.  Mesken olarak kullanılan mağaraların yanından orman bölgesine girdik. Etrafta çok sayıda yabani incir, erik, kızılcık ve fındık vardı. Bunlar ağustosta oluyorlar. Dolayısıyla yabani meyveler hala ham durumda idi. Yabani fındıklar çok yerde olur. Burada ise bir hayli bol. Onun  ötesinde burası define avcılarının durak yerleri ve dadandıkları, altını üstüne getirdikleri bir mekan.  Kunduzlar gibi etrafı eşelemişler. Ormana girdiğimizde bir serinlik hissettik.  Toprağın ve ağaçların serinliğiydi hissettiğimiz. Gruplara ayrılarak ormanda ilerlemeye başladık.  Çoktan beri yaban hayata yabancı kalmışız ve bundan dolayı da yırtıcı veya vahşi veya zararlı bir haşeratla karşılaşmamayı ümit ediyoruz.  Şehir bizi biraz kibarlaştırmış. 

Birinci kafile olarak epey ilerledik ve sulak bir alanı geçerek 2009 yılında sellerin harabeye çevirdiği bir mıntıkaya kadar uzandık ve buradan geriye döndük.  2009 yılında burasını vuran sel, heyelan ve toprak kaymalarına neden olmuş ve yolu kısmen kapatmış. Kaymakamlık ve belediye yeniden buraları stabil hale getirmek ve piknikçilerin hizmetine sunmak ve sokmak istiyor.  Hummalı bir çalışma var. Selin bozduğu arazi geçit vermeyince biz sulak yere geri döndük ve ağaçlar altında ve çimenler üstünde ikindi namazımızı kıldık.  Bu bölgede 2009 seli referans olmuş ben ise bu olayı ve tarihi unutmuştum. Yeniden unutmadan, hala etkileri devam ediyor.

*

Bu olay beni Samsun’daki sellere götürdü ve geziden geldikten sonra da bir raporun yankılarıyla karşılaştım. Dengesi bozulan tabiat iki şekilde tepki veriyor. Şiddetli yağmurlar ve onun getirdiği seller ve şiddetli kuraklık ve sıcaklık. İnsanın tabiata kapitalistçe ve tüketme çılgınlığı ile müdahalesi ters sonuçlar vermektedir. Son sıralarda dünyada Samsun felaketine benzer felaketler yaşanıyor. Bunlardan birisi Tayland felaketi olarak anılıyor ki, geçen yıl sel felaketi olarak yaşanmıştır. İnsanoğlu bunun karşısında çaresiz kalmış ve hazırlıksız yakalanmıştır. Bunun temel nedeni dere yataklarına fabrika yapılmasıdır. Nehir havzalarındaki tarlalara sanayi üniteleri ve fabrikaları kurulması adeta felaketlere davetiye  çıkarmaktadır.  Bu kaotik yapılanmayla birlikte bizzat tabiatın hayat alanı kurutuluyor. Tabiatın hayat alanı kurutulunca hayvanların ve insanların da hayat alanı kurutulmuş oluyor.

2010 yılı, Tayland sel felaketiyle birlikte anılmaktadır.  Yönetimin ve halkın tedbirli olmaması ve organize olamaması nedeniyle felaketin çapı büyümüştür.  Yine geçen yıl Teksas,  tarihin ve tarihinin en büyük sıcaklık dalgalarından birisini maruz kalmıştır. Teksas’ın yaşamış olduğu sıcaklık dalgası 1962 yılından beri dünyada 20 kez yaşanıyor.  Bunlar tarihin kaydettiği en büyük sıcaklık dalgaları arasındadır.  Tabiattaki dengenin kaybolması bazen kendisini aşırı yağmurlar bazen de aşırı sıcaklar şeklinde dışa vuruyor.  Bunlara aşırı tabiat olayları (extreme events) denilmektedir.  Teksas’da kuraklık ve sıcak dalgası üzerine araştırma yapan The Oregon Devlet Üniversitesi Climate Change Research Institute Müdürü Philip W. Mote bu yeni uğraş alanını şöyle tanımlıyor :“This is hot new science/Bu yeni bir sıcak bilim.” Bilim adamları sıcaklık dalgalarının nedeni olarak küresel ısınmaya işaret ediyorlar.  Su döngüsü veya devrelerinin şiddetlenmesi hem kuraklıklara hem de ağır sağanakların yağmasına neden olmaktadır.  Felaket tellallığına veya şom ağızlı olmaya gerek yok. Lakin 2011 verilerine göre, Kuzey Kutbu buzulları veya buz dağları tarihi kayıtların ikinci en alt seviyesinde seyrediyor. 

2010 yılında büyük kemiyette yağmurlar yağdı ve bunlar karalara taştı.  2011 yılında ise bu sular tekraren denizlere geri döküldü ve bu sefer de denizlerin seviyesi yükseldi.  Artık haddi vasatı yani ortası kalmadı. İçinde bulunduğumuz 2012 yılı ABD açısından 2011 yılı ile mukayese edildiğinde büyük felaketlere pek rastlanmıyor. Bununla birlikte felaketler yine de tırmanma şeridinde bulunuyor. 2012 yılı da yine kayda değer bir yıl olmaya aday. Yangınlar, seller, fırtınalar elektrik üretimine ve dolayısıyla tüketicilerine zarar veriyor.  Mart ve Haziran aylarında aşırı sıcaklar hissedildi.  Martin P. Hoerling gibi Milli Okyanus ve Atmosfer Yönetiminde görevli şahıslar söz konusu verilerle ilgili kuşkularını belirtseler de meselenin dikkatli bir şekilde takip edilmesini salık vermekten kendilerini alamıyorlar.

Justin Gillis  imzasıyla New York Times’da yayınlanan bu yöndeki ‘Global Warming Makes Heat Waves More Likely, Study Finds (1)“  haberi aynı zamanda  el Cezire.net tarafından da Arapça’ya çevrildi. Çevrideki ifade ‘El Kaiz kad yekünü neticeten lililtibas el harari’  şeklinde. Buradaki kaiz (heat) sıcaklık anlamına geliyor. Bu da hadisler tarafından 1400 yıl önce haber erilmiştir.  Birçok tarik ile ve farklı ifadelerle bu yaşadığımız olaylara parmak basılmış ve işaret edilmiştir. Bunlar delail en nübüvve yani peygamberlik işaretleri ve kanıtları arasındadır. Konuyla ilgili hadislerden birisinin metni aynen şöyledir: ”La tekumu’s saatu hatta yekune’l veledü gayzen (gayn ile) ve’l mataru kayzen (kaf ile) ve yefizu’l il liamu feyzen ve yeğidu el kiramu gayzen ve yecteriu’s sağiru  ale’l kabiri ve’l leimu ale’l kerimi. Çocuk anne babasına öfke ve asabilik nedeni ve yağmur ise şiddetli ve sıcak ve kötüler çoğalmadıkça ve iyiler azalmadıkça ve küçükler büyüklere ve kötüler iyilere karşı cüretkar olmadıkça kıyamet kopmaz (2).  Burada gayz ve kayz bir harf ile ayrılmakta ve hava sıcaklığı ile çocukların öfke nedeni olmasına işaret etmektedir. Bu kendi ifadesiyle peygamberimizin 'cevamiu’l kelim' yani özlü ve manalı sözlere malik ve mazhar olduğunu gösterir.  İmam Malik’ten rivayet edilen başka bir hadiste ise küresel ısınmaya doğrudan temas vardır ve hadis şöyledir: ‘Kıyametin yakınlaştığının alametlerinden birisi arzın hararetinin artmasıdır (min alamati kurbi’s saati iştidadu harri’l ard)(3).

Burada hadis diliyle tamamen küresel ısınmaya temas edilmektedir.  Allahu a’lem…  Ayetlerle kendimizi ıslah edince kainatın da salah bulacağı ifade edilmektedir.  Kur’an bunun tanığıdır: “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır (Rum: 41)”

1-Global Warming Makes Heat Waves More Likely, Study Finds By JUSTIN GILLIS/Published: July 10, 2012
2-Nübüat er resul, Muhammed Veliyyullah Abdurrahman en Nedevi, Daru’s Selam, s:243
3-Es Sünen el Varide, İmam Ebu Amr Osman İbni Said ed Dani, Daru’l Kütüp el İlmiyye, s: 146

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.