Hakiki kuvvet Kur'an'dadır...
Günün Risale-i Nur dersi...
Bismillahirrahmanirrahim
Aziz, sıddık ve mübarek kardeşlerim,
…
Saniyen:
Yeni ehl-i hükûmet yavaş yavaş anlıyor ki,
hakikî kuvvet Kur’ân’dadır.
Ve İslâmiyet uhuvvetiyle ve imanın hakaikiyle tahribatçı düşmanlara karşı dayanabilirler.
Evet, bir tahripçi, yirmi tamirciyi telâşa düşürür ve bazan mağlûp edebilir.
Koca Çin’i kendine tâbi yapan bir kuvveti, buradaki yirmi milyon Müslümana karşı âdetâ mağlûp bir vaziyette tecavüzden durduran, maddî kuvvetler, haricî-dahilî tedbirler, ittifaklar değil, belki yalnız Kur’ân ve imanın hakikatleri, onların en büyük kuvveti olan mâneviyat-ı kalbiyeyi tahribatlarına karşı sed çekmesi ve mânevî yaralarını tedavi etmesidir.
Ve yeni hükûmetin Maarif Vekili bu hakikati hissetmiş ki, seleflerine muhalif olarak, en ziyade iman hakikatlerinin neşrine, din derslerine ehemmiyet veriyor.
Hattâ büyük bir ehemmiyetle, şimdi de Şark Darülfünunu—tâbirlerince Doğu Üniversitesi—için yüz bin lira tahsis edildiğini gazeteler yazmış
Hem mezkûr hakikati, hem Ankara, hem İstanbul Üniversiteleri o dehşetli, tahribatçı kuvvete karşı hem vatanı, hem gençliği kurtaracak hakaik-ı Kur’âniye ve imaniye olduğunu kat’iyen bildiler ki, Ankara’daki üniversiteliler 1700 imza ile Maarif Vekilinin din derslerini cebrî mekteplere koyması için tebrik etmişler. Ve İstanbul Üniversitesinde yeni hükûmetin en mühim bir rüknüne demişler ki:
“Anadolu’da din lehinde kuvvetli bir cereyan var. Onlara da, solcular gibi bir derece meydan vermeyeceğiz” demesine mukabil, o üniversitenin mümessili, din neşriyatı yapanlar aleyhinde olduğu halde, o reise demiş ki:
“Eğer dediğin o cereyan Risale-i Nur ise, ne siz ve ne de Avrupa onu mağlûp edemez.”
Bu mesele münasebetiyle, meslek ve meşrebime muhalif olarak Eski Said’in bir iki dakika kafasını başıma alarak diyorum ki:
Küfür ile iman ortası yoktur.
Bu memlekette İslâmiyete karşı komünist mücadelesi ortası olamaz. Sağ ve sol, ortası, üç meslek icap ettirir. Eğer İngiliz, Fransız deseler hakları var. “Sağ İslâmiyet, sol komünistlik, ortası da Nasraniyet” diyebilirler.
Fakat bu vatanda, küfr-ü mutlaka karşı iman ve İslâmiyetten başka bir din, bir mezhep olamaz. Olsa, dini bırakıp komünistliğe girmektir. Çünkü hakikî bir Müslüman hiçbir zaman Yahudi ve Nasranî olamıyor. Olsa olsa dinsiz olup tam anarşist olur.
İnşaallah, Maarif ve Adliye Vekilleri gibi, sair erkânlar da bu ehemmiyetli hakikati tam anlayacaklar. Sağ-sol tâbiri yerine, hak ve hakikat ve Kur’ân ve iman kuvvetine dayanıp bu vatanı küfr-ü mutlaktan, anarşilikten, zındıkadan ve onların dehşetli tahribatlarından kurtarmaya çalışmalarını rahmet-i İlâhiyeden bütün ruh u canımızla niyaz ve rica ediyoruz. (Emirdağ Lahikası 2, 54. Mektup)
Bediüzzaman Said Nursi
LÜGAT:
Âmin : “Allah’ım Kabul Eyle”
Aziz : Çok Değerli, İzzetli
Cebrî : Mecbûrî, Zorunlu Olarak
Cenâb-I Hak : Hakkın Tâ Kendisi Olan Sonsuz Şeref Ve Yücelik Sahibi Allah
Cereyan : Akım, Hareket
Ehl-İ Hükümet : Hükümette Olanlar Yöneticiler
Ehl-İ İman : Allah’a Ve Ondan Gelen Her Şeye İnanan Kimseler
Erkân : Önde Gelen Kişiler
Fıkra : Kısa Yazı; Bölüm
Hak : Doğru, Gerçek
Hakaik : Gerçek Mahiyetler, Asıl Ve Esaslar
Hakaik-I Kur’âniye Ve İmaniye : İman Ve Kur’ân Hakikatleri, Esasları
Hakikat : Asıl, Esas, Gerçek
Hakikî : Asıl, Gerçek
Haricî-Dahilî : Dışa Ait-İçe Ait
Hastalar Lem’ası : Hastalar Risalesi; Yirmi Beşinci Lem’a
Islah : Düzeltme
İcap Ettirmek : Gerektirmek
İhsan : Bağış, İkram
İhtiyarlar Lem’ası : İhtiyarlar Risalesi; Yirmi Altıncı Lem’a
İnşaallah : Allah Dilerse
İttifak : Birleşme, Birlik
Kat’iyen : Kesin Olarak
Küfr-Ü Mutlak : Allah’ı Ve Allah’tan Gelen Her Şeyi Kesin Olarak İnkâr Etmek, İnanmamak
Mağlûp : Yenilme
Mağlûp Etmek : Yenmek
Mağlûp Etmek : Yenmek
Mâneviyat-I Kalbiye : Kalpteki Mânevî Lâtifeler, Mânâlar
Meal : Açıklama, Anlam
Mektep : Okul
Meşreb : Hareket Tarzı, Metot
Mezhep : Yol, Usul, Dinde Tutulan Yol
Mezkûr : Anılan, Sözü Geçen
Muhalif : Aykırı, Zıt
Mukabil : Karşılık
Mücadele : Uğraşma, Çabalama
Mümessil : Temsilci
Neşr : Yayınlama
Neşriyat : Yayınlar, Basın Organları
Niyaz Etmek : Dua Etmek, Yalvarıp Yakarmak
Rahmet-İ İlâhiye : Allah’ın Her Şeyi Kuşatan Sonsuz Rahmeti
Rica Etmek : Ummak, Ümit Etmek
Risale : Mektup; Risale-İ Nur’dan Her Bir Bölüm
Ruh U Can : Ruh Ve Can; Bütün İçtenlik
Rükün : Bir Kurulun, Bir Topluluğun Önde Gelen Şahsiyeti
Sair : Diğer, Başka
Saniyen : İkinci Olarak
Sed Çekmek : Engel Koymak
Selef : Önceki, Yerine Geçilen
Sıddık : Çok Doğru Ve Bağlı
Tâbir : Deyim, İfade, Adlandırma
Tahribat : Tahripler, Yıkıp Bozmalar
Tahsis Edilmek : Ayrılmak
Tâziyename : Başsağlığı Dileyen Yazı Veya Mektup
Tecavüz : Haddi Aşma, Saldırma
Tedbir : Önlem
Tensib : Uygun Görme
Uhuvvet : Kardeşlik
Vaziyet : Durum, Hâl
Zındıka : Dinsizlik, İnançsızlık