Hangi şeker sağlıklı? Sakkaroz, Fruktoz, Glukoz, Sukroz, Asesulfam, Aspartam

Hangi şeker sağlıklı? Sakkaroz, Fruktoz, Glukoz, Sukroz, Asesulfam, Aspartam

Ülkemizde en çok tanınan Şekerler: Pancar Şekeri, Şeker Kamışı Şekeri, Mısır Şekeri, Sentetik Talandırıcılar

Öncelikle bazı kavramları tanıyalım. 
Pancar Şekeri ve Şeker Kamışı Şekerinde ana madde sakkarozdur. Mısır ve nişasta bazlı şekerler ise glukoz ve fruktoz bazlı olmaktadır. 
Sakkaroz: Pancarda, şeker kamışında doğal olarak bulunan şekerdir. 
Glukoz: Doğal bir şeker olan Glukoz, birçok meyvede doğal olarak bulunur normal bir tüketmeyle herhangi bir zararlı yönü bulunmamaktadır. 
Fruktoz: Doğal olarak bir çok besin maddesinde bulunan 6 karbonlu bir monosakkarit bir şekerdir. 
Glukoz-Fruktoz Şurubu: Glukoz şekeri ve fruktoz şekerinin karıştırılması ile oluşan bir şeker çeşididir. İşte asıl sorun burada ortaya çıkmaktadır. Glukoz şurubu tek olarak kullanılması durumunda herhangi bir önemli zararı yoktur. Ancak yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanıldığında yoğun sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. 
"The Fat Switch" kitabının yazarı Dr. Richard Johnson'ın, 10 hafta boyunca 16 denek üzerinde yaptığı araştırmada, deneklerin yarısı yüksek dozda fruktoz, diğer yarısı da Glukoz içeren gıdalarla beslendi. 10 haftanın sonunda fruktozlu gıdalar içeren deneklerin kalp, karaciğer ve sindirim sistemi çevresinde yağlanma oluştuğu tespit edildi.

Bunun yanı sıra bu grubun diyabet ve kalp hastalıklarına bağlı olarak metabolizma problemleri yaşadığı ortaya çıktı. Glukoz tüketen diğer grupta ise bu anormalliklere rastlanmadı. Fruktozun insan vücuduna zararları insülin direnci, obezite, yüksek kan basıncı, yüksek trigliserit, vitamin ve minerallerin azalması, kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve gut hastalıkları olarak görülebilmektedir. Kaloriyi nereden aldığınız önemlidir. Glukoz hayatımıza devam edebilmemiz için gerekli olan enerji kaynağımızdır. 

Glukoz şurubu
Bir diğer adıyla Mısır Şurubu, mısır nişastasından üretilen bir şeker türüdür. Normal bir şekerden çok daha tatlı olduğu ve daha ucuza mal edildiği için ekonomiktir. Bu ürünün kullanılıp kullanılmadığını anlamak insan için imkânsızdır. Tadı anlaşılamayacak kadar diğer şekerlere benzer ve ancak aldığınız gıdanın içindekiler kısmında yazıyorsa içinde olduğunu bilirsiniz. Üretim prosesindeki kritik noktalar sebebi ile müslümalar için güvenlir bir helal sertifika olması gereklidir. 

Yüksek fruktozlu Glukoz şurubu
Vücuda alındığı taktirde ön etki olarak vücudunuzun şeker dengesini, hormonal sistemlerinizi bozar ve uzun vadede kansere sebep olur. Glukoz şurubun, diğer şekerler gibi, kanserli hücreleri beslediği bilinmektedir. Astım ve multipl-skleroz gibi hastalıklara neden olabileceği bunun yanında karaciğeri büyütücü etkisi olduğu saptanmıştır. Bu durum daha çok yağ depolamanıza ve akabinde kilo almanıza neden olmaktadır. Böbreklerde taş oluşumuna ve patolojik değişiklikler ortaya çıkmasına neden olduğu belirlenmiştir. Alzheimer hastalığı riskini artırdığı ve vücutta hormonal dengesizlikler yaparak, östrojen, testosteron vb. hormonların salgılanmasını artırabileceği öngörülmüştür. Bakır eksikliği başta olmak üzere vücudun mineral dengesini bozabilmektedir. 

“Nişasta bazlı şekerlerin dünyanın gelişmiş ülkelerinde yasaklanmasına rağmen” ifadesi gerçeği yansıtmıyor.”Nişasta bazlı fruktoz üretimi bazı ülkelerde yasaklandı” ifadesi ise doğrudur. % yüz glukoz, % yüz sakaroz ile hemen hemen aynı özelliklere sahiptir. 

Ayrıca sadece Glukoz şurubu değil. Normal şeker de kullanım şartlarına göre zararlı olabilir. İşte asıl sorun burada ortaya çıkmaktadır. Glukoz şurubu tek olarak kullanılması durumunda, diğer şekerlerden farklı herhangi bir zararı yoktur. Ancak yüksek fruktozlu mısır şurubu kullanıldığında, zararları ortaya çıkmaktadır…
 
Aslında sorunun cevabı çok basittir, para. Evet fruktoz şurubu kullanılmasının sebebi daha ucuz olmasıdır. Örnek verecek olursak bir tatlı yapımında 1 kilo glukoz şurubu kullanacaksak yarım kilo fruktoz şurubu kullanarak da aynı tat elde edilmektedir. Yani fazla glukoz kullanmak yerine daha az ve ucuz şekilde fruktoz şurubu kullanılmaktadır. 
 
-Fruktoz şurubu normal bir glukoz şurubuna göre 2 kat daha tatlıdır. Fruktoz şurubu vücuda alındığı andan itibaren şeker oranını alt üst eder, hormonal sistemin bozulmasında sebep olabilir. Şeker hastalığı oluşmasının en büyük etkenlerinden biridir. 
-Fruktoz şurubunun kanserli hücreleri daha etkin beslediği ortaya çıkarılmıştır. 
-Aşırı şeker yüklenmesinden dolayı karaciğer büyümesine neden olmaktadır. 
-Bakır minareli başta olmak üzere birçok mineral üzerinde olumsuz etkisi vardır. 
-Glukoz vücutta gliserol olarak depolanır. Ancak fruktoz şurubu yağ olarak depolandığı için kilo alma sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu da doğal olarak obezite oranlarını oldukça yükseltmektedir. 
-Fruktoz şurubu doyma hissi getirmez, yedikçe yeme isteği ortaya çıkarmaktadır. 
-Fruktoz şurubu yağ yakma enzimi olan Leptin adlı enzimin üretimini engeller. 
Kısaca görüldüğü üzere zararları göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Özellikle tadı çok güzel olduğu için çocuklar tarafından oldukça tüketilmektedir. Burda asıl görev bize düşmektedir. Çocuklarımızı mümkün olduğunca bundan uzak tutmamız gerekmektedir. 

Özet olarak yapmamız gerekenler
Mümkün olduğunca yüksek fruktozlu Glukoz şurubundan uzak durmalıyız. Bu şekeri ihtiva eden gıdalardan uzak durmalıyız. Marketten gıda alırken içindekiler kısmına bakarak yüksek fruktozlu Glukoz şurubu olmayanı almalıyız. Kola, gofret, çikolata, bisküvi gibi bir çok gıdada bu şekerden bulunmaktadır. Çocuklarımız buna bakamayacakları için ebeveynler olarak bizler bu konuda bilinçlenerek önlemimizi almalıyız. 

Fruktoz, vücudun enerji ihtiyacını karşılamak için kullandığı bir monosakkarittir (basit şeker). Glisemik indeksi düşük olup kandaki şeker düzeyini aşırı derecede arttırmadığı için, ilk başlarda sakkarozun yerine geçebilecek iyi bir şeker olarak düşünülmüştür. Ancak fruktozun özellikleri zaman içerisinde daha fazla aydınlatılınca bu algı değişmiştir. 
 
Pekmez ve bal gibi faydalı olarak bildiğimiz ve bu yönüyle tükettiğimiz gıdalarda ve meyve ve sebzelerin büyük birçoğunda fruktoz doğal olarak bulunan bir şeker türüdür. Bu ürünlerde doğal olarak bulunan fruktozun aşırı miktarlarda alınmaması zararlı değildir, hatta vücudun Glukozu işlemesi süreçlerine katkıda bulunur. Ancak aşırı miktarlarda tüketilmesi, vücudun işleyebileceği kapasitenin üzerine çıkar. Bu nedenle tüketilen miktar çok önemlidir ve kontrol altında tutulmalıdır. 
 
Tükettiğimiz karbonhidratların birçoğu Glukoz zincirlerinden oluşmaktadır. Glukoz kana karıştığı zaman vücut bunu düzenlemek için insülin hormonu salgılar. Diğer taraftan da fruktoz karaciğerde işlenmektedir. Basitçe bu durumu özetlersek: Aşırı miktarda fruktoz karaciğere geldiği zaman, karaciğer vücudun şeker olarak kullanabilmesi için bu fruktozu yeterince hızlı işleyemez. Bunun yerine fruktozdan yağ oluşumuna başlayarak bunu trigliserit formunda kana karıştırır. 
 
Bu durum en az aşağıdaki üç temel konu üzerinde potansiyel risk taşımaktadır. 
-Kandaki yüksek trigliseritler kalp krizi riskini arttırmaktadır. 
-Fruktoz vücut içerisindeki gezintisi esnasında iştah sinyal sistemine de uğramaktadır. Bu nedenle iştah düzenleyici hormonlar işlevini düzgün bir şekilde göremez. Fruktozun yüksek kilo ile ilişkilendirilmesinin nedenlerinden biri de bu durumdur. 
Aşırı fruktoz insülin direncini azaltarak 2. tip diyabete neden olabilir. Ancak bu etki genellikle sodadaki fruktozun vücuda alınması ile gözlenmiş olup nedeni sodadaki diğer kimyasallarla fruktozun reaksiyonunun sonucu olduğu düşünülmektedir. 
 
Birçok meyve ve sebzede vücuda alınmasında herhangi bir problem oluşturmayacak düzeyde fruktoz şekeri bulunmaktadır. Asıl problem oluşturacak gıdalar, son dönemde teknolojide kaydedilen ilerlemenin gıda sektörüne de büyük ölçüde el atmasıdır. Çünkü piyasada diğer şekerlere oranla çok daha ucuza bulunabilen mısır şuruplarının çok büyük bir bölümünün, henüz nasıl etkiler yaratacağı tam olarak kestirilemeyen GDO’lu yani genetiği değiştirilmiş ürünlerden elde edilmesidir. Üstelik bu tarz şuruplar gıda katkı maddesi veya tatlandırıcı olarak günlük tükettiğimiz ürünlerin birçoğuna girmiş ve kullanımı her geçen gün daha da artmıştır. 
 
Bu sorunun cevabı aslında teknik olarak her neden üretilirse üretilsin (şeker kamışı, mısır şurubu, şeker pancarı, çilek, soğan veya domates vb.) Fruktozun vücutta göstereceği etki aynıdır. Ancak bunlardan alınan miktarlar arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin bir bardak doğranmış domates sadece 2.5 gram civarında fruktoz bulundururken, gazlı içeceklerde bu miktar yaklaşık 10 kat artmaktadır. 
 
Günümüzde neredeyse tüm paketlenmiş gıdalara farklı formlarda şeker katkısı yapılmaktadır ve bunların neredeyse tümü fruktozdur. Konserve bir ürün aldığınızda, ürün etiketindeki içindekiler kısmına bakarak bunu test edebilirsiniz. Özellikle kültürümüzde şifalı olarak da tabir edilen bal yüksek şeker içeriği olan gıdalardan biridir. 100 gram doğal bal da yaklaşık 30 gram fruktoz ve bir o kadar da Glukoz bulunur. Çam ballarında bu oran % 25 oranında daha azdır. 
Meyve suyu konsantreleri (özellikle elma, vişne, armut vb.) ve pekmez de yüksek şeker içeriğine sahip olup; içerdikleri fruktoz ve diğer şekerlerin miktarları türe göre değişiklik göstermektedir. Ancak bu ürünlerin hepsinde sahtekarlık oranı yüksektir ve dışarıdan katılan şuruplar ürünlerdeki fruktoz miktarlarını arttırmaktadır. 

Asıl tehlike Sentetik Tatlandırıcılardır
Biz Glukoz, sakkaroz, Fruktoz üzerinde tartışırken, insan sağlığına çok daha büyük zararlar tevlit ettiği bildirilen Asesulfam, Aspartam gibi sentetik tatlandırıcılar daha yaygın bir şekilde kullanıma girmektedir. 

Kaynakça: 
https://www.verywell.com/fructose-sweet-but-dangerous-2242217 
http://lowcarbdiets.about.com/od/nutrition/a/fructosedangers.htm
http://wellnessmama.com/15/harmful-effects-of-sugars/
American Diabetes Association. "Nutrition Recommendations and Interventions for Diabetes–2006." Diabetes Care 29 (2006): 2140-2157. 
Bantle, John, et al. "Effects of dietary fructose on plasma lipids in healthy subjects." American Journal of Clinical Nutrition 72.5 (2000):1128-1134. 
Elliott, Sharon, et al. "Fructose, weight gain, and the insulin resistance syndrome." American Journal of Clinical Nutrition 76.5 (2002): pages. 
Teff, Karen, et al. "Dietary Fructose Reduces Circulating Insulin and Leptin, Attenuates Postprandial Suppression of Ghrelin, and Increases Triglycerides in Women." The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism 89.6 (2004): 2963-2972.

Gimdes

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum