Hapishanede askere Risale-i Nur dersi yaptım
“Teyip Tahir” adıyla bilinen Tahir Gürdere röportajının ikinci bölümü…
Röportaj: Abdurrahman Iraz-Risale Haber
“Teyip Tahir” adıyla bilinen Tahir Gürdere röportajının ikinci bölümü…
BEDİÜZZAMAN ESİR KAMPINDAYKEN 3 SENE HER GÜN İMANİ DERS YAPARDI
Üstadla birlikte esir kampında kalan biriyle tanışmışsınız?
Evet, Binbaşı Ali Haydar. Selanik’te Şube Reisiymiş. Üstadla birlikte harbe katılmış, iki sene harp etmiş. Üstad esir düşmüş, o da esir düşmüş. Üç sene esir kampında beraber kalmışlar. Bundan tam 50 sene önce 1961 senesinde konuştuk. “Biz Üstadımla beraber esir kampından kaçtık” dedi.
“Sen kimsin, tanışalım” dedim. “Evlat” dedi ve anlattı: “Bana Selanik’te Şube Reisi Binbaşı Ali Haydar Bey derler. Osmanlı Devletinde üç kıta bizimdi. Üstadımız, 600 gönüllü talebesiyle Rus Harbine katıldı. Ruslarla harp ederken bizi de harbe aldılar. Sonra bizi esir aldılar. Üstadla esir kampındayken 3 sene her gün bize imani ders yapardı.
Size bunları anlattığında kaç yaşlarındaydı Ali Haydar Bey?
O zaman 75 yaşlarında vardı.
İstanbul’a da birlikte mi gelmişler?
Orasını bilmiyorum. Sizin soracağınızı bilseydim sorardım ben de. “Sen aslen nerelisin” dedim. “Çorumluyum. Burada benim akrabalar var, onları ziyarete geldim. Sen ‘Bir Üstad Tanıyorum’ şiirini okurken benim Üstadım olduğu için, merak ettim, dinledim” dedi. Bu şekilde tanışmış olduk. Bir daha o adamı göremedik. Sonra nasıl oldu, ne oldu diye sormadık.
HER GÜN BEŞ SAYFA EZBER EDİYORDUM
Bekir Berk’le ilgili neler anlatırsınız?
Bekir Ağabey bana dedi ki; “kardeşim vapurla, trenle gelir giderken oku. Üstadın gayesini millet de öğrensin.” Oku dediği şuydu; ‘Benim bir tek gayem vardır, o da mezara yaklaştığım bu zamanda, bu vatanda Rusların Bolşevik komünist seslerini işitiyoruz. Bu ses âlem-i imanı zedeliyor…” ila ahir.
Vapurda, trende her gün oku dedi ya Bekir Bey. Ben de okuyordum.
Kaç kere okuyordunuz ezberlemek için bir parçayı?
Evin gölgesinde ezber etmedik, ağaç gölgesinde ezber etmedik. Fabrikada 850 dokuma tezgâhı var, 850 motor birden çalışıyor. O gürültü içinde ezber ettik. Her gün beş sayfa yazıp gidiyordum ben. Hem ustalık yapıyoruz, kırılan parçaları değiştiriyoruz hem tezgâhta çalışıyoruz. Fırsat buldukça da okuyoruz. Her gün beş sayfa ezber ediyorduk. Almanya’dan biri geldi ezber yapmak istediğini söyledi. 850 tezgâh ve motor arasında ezber yapılır mı hiç? Senin devamlı okuman lazım, devamlı okumak lazım dedim.
Ne mezunusunuz?
Kâinat mektebinin, külliyat şehrinin, zemin mahallesinin, Nur fakültesinin hazırlık sınıfında okuyoruz 56 senedir. İlkokulu on senede bitirdik.
Albay Hulusi ağabey, Mehmet Feyzi ağabey…
Feyzi ağabey ile bir saat ders yaptık. Üstadın ona yazdığı bir mektup var. Sen onu oku dedi.
SUNGUR AĞABEY, “BURADA ASKERE DE BİR DERS YAPIN” DEDİ
Birinci ağabey ile beraber mi gittiniz?
Yok. Mustafa Özsoy vardı, tanır mıydın?
Tanımaz mıyım, Allah rahmet etsin.
Onunla beraber gitmiştik. Mustafa Özsoy ve Avukat Bekir Beyle burada bizim mahkemeler vardı. Konya’ya kadar gittik. Konya’da dosyalar birikmişti. Bekir Bey ‘sen bunu İstanbul’a götür, her gün buluşalım. Sen beni yalnız bırakma’ dedi. Ben bir ay izin aldım. Bir ay Bekir Bey ile geziyorduk, izin dolunca da fabrikada işbaşı yapıyorduk. Dosyaları İstanbul’a götüreceğim ama beraberimde götürecek insan arıyorum. Mustafa Özsoy’a “gel, beraber götürelim” dedim. “Benim param yok” dedi. “Ben sana para bulurum” dedim. Fırıncı ağabeye gittik. “Parası yok, İstanbul’a gidecek” dedim. Mustafa Özsoy’a biraz yol parası verdi.
O zaman çok para. “250 lira Said Özdemir ağabeye ver, 500 lira da Bekir Beye ver. Bekir Bey kimseden para almıyor” dedi. Mehmet Emin Birinci ağabeye bir adres verin dedim. “Polis karakoluna sen git, sor nurcular nerede, onlar sana söylerler” dedi.
Karabük’teki hocaları sen bilmiyorsun. O zaman Süleyman Aslan ile -berber Süleyman- demirci Süleyman da hapiste olduğu için, Allah bizi buldurdu, dedim. Sabah ezanı okunurken Mustafa Özsoy ile gittik. Namaz kılalım dedik. Namaz kılarken yanımızda sakallı bir ihtiyar var. Hoca Allahu Ekber dedi, bu adam tespihi aldı ve direk Lailaheillallah demeye başladı. Haa, dedim bu adam nurcu. Namazdan çıktıktan sonra ‘Bey amca Süleyman Aslan’ı tanıyor musun’ dedim. ‘Benim oğlan o’ dedi.
Biz de “yoldan geldik. Otele gidip yatacağız” dedik. Yok, bırakmam sizi, dedi. Evinde yatırdı, kahvaltı yaptırdı. Sungur ağabeyin yanına gittik. Tel örgülerle çevrilmişti hapishane. Sungur ağabey de, “Burada askere de bir ders yapın” dedi. Orada askere de bir ders yaptık. “İman varsa Allah’ı seveceksin. Madem Allah’ı seviyorsun, Allah’ın sevdiği tarzı yapacaksın. Allah’ın sevdiği tarz da senin Allah’ın sevdiği zata benzemendir. Allah’ın sevdiği zata benzemek nasıl olacak? Onun sevdiği işleri yapmakla olacak. Mademki Allah’ı seversiniz ta ki Allah ta sizi sevsin...” Böyle bir ders yaptık. Ertesi günü de Mehmet Feyzi ağabeyi ziyaret ettik.
Mehmet Feyzi ağabey Kastamonu’da…
Karabük’ten geldik Kastamonu’ya. “Üstadımız size bir mektup yazmış. Ben bunu ezber ettim haberiniz olsun” dedim. Oku dedi. Isparta kahramanlarının evliyalardan daha büyük hizmette olduğunu Üstad bu mektupta Mehmet Feyzi ağabeye söylemiş. Bunu okudum ve Fatiha dedim. “Maşallah, sen ayaklı kütüphane olmuşsun” dedi.
Diyarbakır’da Üstadın ‘Nur’un Muallimi’ dediği ağabeyi ziyaret ettiniz mi?
Mehmet Kayalar’ı mı?
Evet
Ettim.
Aranızda nasıl bir muhavere geçti?
Mehmet Kayalar ağabey, Muğla’ya sürgün gönderildi. Biz, Onu Muğla’da ziyaret ettik. Ben biraz ezberimdeki dersleri okudum. O dinledi.
Hulusi ağabeyle aranızda bir muhavere var mı?
Hulusi ağabeyle çok ders yaptık. İlk defa 1967 senesinde Van mevlidine giderken bir otobüsle Ankara Mahkemesi oldu dedik ya. İşte orada beni çağırdılar ve ezber oksun dediler. Bir saat ders yaptım.
Ahmet Feyzi kul ağabey?
Ahmet Feyzi ağabey ile Türkiye’yi biz dolaşıyorduk. Bir saat ayet, hadis okur. “Ben yoruldum, bir saat sen ders yap” derdi. Ahmet Feyzi ağabey ile İstanbul, Ankara, Konya vs. beraber çok gittik geldik. Ahmet Feyzi ağabeye Üstad ne demiş biliyor musun? “Sen, Ege mıntıkasının kutb-u azamısın ve Risale-i Nur’un avukatısın. Sen olmasan benim İzmir’e gelmek mecburiyetim var. Sen oradayken gelmem” demiş.
Hanginiz daha iri yarıydınız?
Ahmet Feyzi ağabeyden ben biraz daha uzundum. Ahmet Feyzi ağabeyle biz Türkiye’yi dolaşıyorduk. Onunla yaptığım derslerden hiç yorulmadım. İlham geliyordu.
ÜSTAD HAZRETLERİ BİZE, DÖRT ŞEYİ TERAKKİ EDİN
Bayram ağabey ve Sungur ağabeyle aranızda böyle bir muhabbet, bir gezi, hatıra var mı?
Sungur ağabey, “gel beraber dolaşalım, benim yüzüme çok bakıyorlar ben sıkılıyorum” diyordu. Sungur ağabeyle Kayseri’de beraber gittiğimizde ben de yanında oluyordum. “İki kutup bir arada olmaz sen karşıya geç” diyordu. (Gülüşmeler…)
Siz şimdi inzivada mısınız?
Öyle diyebiliriz. Cumadan cumaya evden çıkıyorum. Geçen sene Antalya’da iki ay kaldım. Orada her gün 150 kişi oluyordu. 50 kişi gitti mi telefon geliyordu, biz Ankara’dan geleceğiz yirmi kişi, diye. Yahut İstanbul’dan arıyorlardı kırk kişi. Yani orada her gün 150 kişi bulunuyordu. Orada onlara ders yapıyorduk. Üniversite talebesi hep gelenler ya da öğretmendi.
“Üstad hazretleri bize, dört şeyi terakki edin” diyor Sungur ağabey. Bunlar, “Sadakat, iki sebat, üç müfrit irtibat, dördüncüsü ihlâsı terakki edin.” Sungur ağabeye, “bu Türkiye’de müfrit irtibatı en çok yapan sensin, Allah senden razı olsun” dedim.
BÜTÜN DÜNYANIN RİSALE-İ NUR OKUMASI LAZIM
Son olarak neler söylersiniz?
Bütün dünyanın Risale-i Nur okuması lazım. Üstad hazretleri bize, “halklarınızı tenkit etmeyin. Halkınızı tenkit eden, haksızdır” demiş. Teyip Tahir de kimseye haklı ya da haksız tenkit etme diye karar almış. “Nefis ve şeytan sizi kardeşlerinizi itiraza ve haklı olarak tenkide sevk ettiği vakit deyiniz ki, dünyayı ve enaniyeti her şeye feda etmek bizim vazifemizdir deyip nefsinizi susturun. Medar-ı niza bir mesele varsa meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız, herkes bir meşrepte olmaz” diyor Üstad. Risale-i Nur bize şunları kazandırmış:
1-Sadakatle iman eden, imanla kabre girecek
2-Nurcular imansızlığı kabul etmezler
3-Nurcuların cennete gireceğini Kur’an müjde veriyor
4-Dünyada milyonlarla Risale-i Nur talebesi var