Haram yiyenlerin duası kabul edilmez mi? Tövbe etse kabul olur mu?

Haram yiyenlerin duası kabul edilmez mi? Tövbe etse kabul olur mu?

Allah, yapılan hiçbir iyiliği zayi etmez. Mum ışığından güneş ışığına kadar ışık dereceleri olduğu gibi, duaların da dereceleri vardır. Haram işleyen kimseler, işledikleri haramların büyüklüğüne göre, bu duaların derecesini düşürmektedirler.

Hz. Ebu Hureyre anlatıyor: Peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Hiç şüphe yok ki Allah Tayyip’tir (kusursuz/tertemizdir), tayyibten/temiz olandan başkasını kabul etmez. Allah peygamberlere emrettiği şeyleri müminlere de emretmiş ve şöyle buyurmuştur: “Ey peygamberler! Helâl ve hoş şeylerden yiyip için, makbul ve güzel işler işleyin! Zira Ben yaptığınız her şeyi bilmekteyim” (Muminun, 23/51), “Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların temiz ve helâlinden yiyiniz! Eğer yalnız Allah’a ibadet ediyorsanız, O’na şükrediniz” (Bakara, 2/172). Sonra şunları söyledi:

"Bir kimse (Hak yolunda) uzun sefere çıkar, saçları dağılmış, toza toprağa bulanmış bir hâlde ellerini semâya uzatarak: Yâ Rabbî, yâ Rabbî! diye duâ eder. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram (hâsılı) kendisi haramla beslenmiş olursa, böyle bir kimsenin duası nasıl kabul edilir?” (Müslim, Zekât, 19; Tirmizî, Tefsir,3;  Ahmed b. Hanbel, 2/328)

Tirmizî bu hadis rivayeti için “hasen-garip” ifadesini kullanmıştır.(a.g.e).

Burada önemli bir nokta da şudur: Dua eden kişi haramların havuzunda yüzmektedir. Tövbe etmemektedir. Bir yandan Allah’a isyan etmekte, diğer yandan O’ndan dilekte bulunmaktadır. Bu gerçekten çirkin bir tutumdur, bir utanmazlık örneğidir.

Bu konuda bir diğer önemli noktada şudur: Suç işlemekle itaat etmek arasında ters orantılı bir ilişki vardır. Bu iki zıt kutbun sürekli yan yana bulunması, bir problemin varlığına işarettir. Her ne kadar peygamberlerden başka kimse masum değilse de, sürekli olarak suç işlemek, Allah’a karşı isyan etmek, Allah’a samimi olarak iman eden, onun büyüklüğünü gönlüne yerleştiren bir kimsenin bu samimiyeti ile bağdaşmaz. O zaman kişinin bu samimiyetini sorgulaması gerekir.

Bir hadiste Peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurmuştur:

“Allah katında işlerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.” (Buharî, İman,43)

Burada vurgulanan husus devamlılıktır. Çünkü bir işte devamlılık, işi yapan kimsenin iç alemindeki değerini, onunla ilgili kararlılığını ve niyetini göstermektedir.

Bu hadisten hareketle şöyle bir sonuca varmak da mümkündür: “Amellerin en kötüsü az da olsa devamlı olanıdır.” Çünkü devamlılık çok şey ifade etmektedir. Kişinin sistemi, niyeti, bakış açısı, yargısı, iç dünyası, karakteri, ilkelerinin hepsini yansıtan bir aynadır.

Nitekim, diğer bir hadis-i şerifte “Israrla sürdürülen/sürekli işlenen bir suç -küçük de olsa- küçük olarak kalmaz. Ve samimi olarak kendisinden pişmanlık duyulan, tövbe ve istiğfarla karşısına dikilen bir suç ise -büyük de olsa- artık büyük sayılmaz.” (Aclunî, II/364) şeklinde bir değerlendirme yapılmıştır.

Özellikle yiyecek, içecek gibi bedenin tüm hücrelerine yayılan haram bir gıdanın olumsuz etkisi inkâr edilemez. Çünkü beden ile ruhun karşılıklı etkileşimi bilimsel olarak da ispatlanmış bir hakikattir.

Nitekim bir hadiste şu hususa dikkat çekilmiştir:

“Mümin bir günah işlediği zaman, kalbinde (manevî pastan) siyah bir nokta oluşur. Kişi  tövbe eder, günahtan uzaklaşır, istiğfar ederse, kalbi -tekrar- cilalanmış olur. Eğer böyle yapmayıp, günah işlemeye devam ederse, kalbindeki siyah lekeler de artmaya devam edecektir. ‘Hayır! Yaptıkları günahlar sebebiyle onların kalpleri oldukça paslanmıştır/artık cilalanma özelliğini kaybetmiştir’-Mutaffifîn, 83/14- ayetinin işaret ettiği paslanma budur.” (İbn Mace, Zuhd, 29).

Sorularla İslamiyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.