Haramlar çirkin olduğundan mı haramdır?
Haramların bir kısmı, zatında çirkindir; bir kısmı da zaman ve zemine göre çirkindir.
Hüsün ve Kubuh “güzellik ve çirkinlik” meselesi, kelam kitaplarında tartışılan bir konudur. O detaylara girmeden diyebiliriz ki, Allah neyi yasaklarsa o çirkindir, neyi emrederse o güzeldir.Yasak ve emir kapsamında olmayanlar da konumuna göre, mubah veya mekruh olur.
Mesela;
“Yahudilerden taşan bir zulüm, insanları Allah yolundan engellemeleri, kendilerine yasaklanmış olmasına rağmen faiz almaları, halkın mallarını haksızlıkla yemeleri yüzündendir ki Biz, kendilerine -daha önce helal kılınan- bazı temiz nimetleri haram kıldık ve içlerinden kâfir olanlara can yakıcı azap hazırladık.”(Nisa, 4/160-161)
mealindeki ayette “daha önce helal kılınan bazı temiz nimetlerin haram kılındığı” açıkça ifade edilmiştir. Bu da gösteriyor ki, o haram olanlar bir zaman temiz ve güzel nimetler idi, çünkü; Allah onları helal kılmıştı. Ancak daha sonra, hikmeti gereğince onları yasakladı ve onlar da çirkin oldular.
Yahudilere yasaklanan nimetlerin bir listesi şu ayette verilmiştir:
“Biz, Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun iç yağlarını da haram kıldık. Yalnız sırtlarında yahut bağırsaklarında bulunan veya kemiğe karışan yağları haram kılmadık. Haddi aşmalarından ötürü onları bu şekilde cezalandırdık. Şüphe yok ki Biz, hep doğru söyleriz.”(Enam, 6/146).
İslam’da söz konusu yasaklar kalkınca, konuyla ilgili nesneler tekrar “güzel bir nimet” hükmüne geçti.
Demek ki, Allah bir şeyi emrederse güzelleşir, yasaklarsa çirkinleşir. Aslında çirkin ve güzelliğin ahiret boyutu daha önemlidir. Onun için, güzelliği ve çirkinliği sonuçları itibariyle değerlendirmek daha isabetlidir.
Şu da bir gerçektir ki, Dinde yasak olanların büyük çoğunluğu -genel olarak- bütün insanlar tarafından da çirkin olarak kabul edilen şeylerdir. “Adam öldürmek, uyuşturucu kullanmak, haksızlık etmek, hırsızlık yapmak, yalan söylemek, dedikodu etmek, fitnecilik yapmak vs.” gibi. Güzel olanları da buna kıyas edebiliriz.
Cevap 2:
Hayvanlar arasında cinsel konulardan biz de onlar da sorumlu değildir. Çünkü onlarda, insanlar gibi, tertemiz bir nesil yetiştirme konusu, buna terettüp eden miras hukuku, evlenme statüsü, sosyal hayat şartlarının uygunluğu, kimlik ve aidiyet konusunda titizliği gerektirecek bir yükümlülükleri yoktur. Belki de onların bu serbest davranışlarına izin verilmesinin bir hikmeti, hayvan gibi yaşamak isteyen insanlara da uygulamalı bir ders vermektir.
Akılsız hayvanlar için çirkin gördüklerimizi, akıllı insanlar için ne kadar çirkin olacağı ortadadır. Demek ki, sınırsız özgürlük, yaratılıştaki kardeşlerimiz olan hayvanlara özel bir durumdur.
Cevap 3:
Hayvanların merhametsizce davranışları, zayıf, güçsüz olanlara karşı saldırganlıkları ve zulümleri konusunda şunları söyleyebiliriz:
İnsanlık camiası için, sosyal hayatı adalet ölçüleri çerçevesinde tanzim eden İslam Dini olduğu gibi, havyanlar alemindeki zulümleri önleyecek hukuk da, yaratılışlarında -deyim yerinde ise- vicdanlarında var edilen şerait-ı fıtriyedir. İnsanlar, Allah’ın kelam sıfatından gelen kitabî vahyin koyduğu kanunlara uymadığı zaman cezaya çarpılacakları gibi, hayvanlar da, Allah’ın kudret sıfatından gelen tekvinî vahyin koyduğu kanunlara aykırı davrandıkları takdirde, değişik şekillerde cezalandırılacaktır.
Kıyamet günü, o çok geniş ilahî adalet duruşmasında, hayvanlar da hazır bulunacaklar. Hadiste ifade edildiği üzere; boynuzsuz hayvanın, kendisine hakaret eden boynuzlu hayvandan hakkı alınmadan haşir meydanında kurulacak olan Mahkeme-i Kübra duruşmaları sona ermeyecektir. Şu var ki, hayvanlar, İnsanlara hitap eden vahyin getirdiği prensiplere karşı çıkan ve onlara aykırı davrananlar için inşa edilmiş bir hapis yeri olan cehenneme girmeyeceklerdir. Çünkü, böyle bir sorumlukları yoktur. Ruhları ebedi cennette kalıp cesetleri toprak olacaktır.
Mâsum bir insana veya hayvanlara gelen felâketlerde, musibetlerde, insan aklının anlayamadığı bazı sebepler ve hikmetler vardır. Allah’ın meşiet ve iradesinin prensiplerine bağlı olan şeriat-ı fıtriye ahkâmı, aklın mevcut olup olmamasına bağlı değildir. Bu sebeple, akıllı insanlar yanında, aklı olmayan canlılara da bu ontolojik şeraitin tatbik edilmesi söz konusudur. Bu şeriatın hikmetleri kalb, his, istidada bakar. Bunlardan meydan gelen kötü fiillere, o şeriatın hükümleri tatbik edilir.
Meselâ, bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtriyenin hükümlerinden olan şefkat hissine muhalefet etmiş olur. İşte bu muhalefetten dolayı düşüp başı kırılırsa müstahak olur. Çünkü, bu musibet o muhalefete cezadır. Veya dişi bir kaplanın, öz evlâtlarına olan şiddetli şefkat ve himâyeyi nazara almayarak, zavallı ceylânın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapması, bu fıtrî şeraitin şefkat ve himaye/koruma prensiplerin aykırıdır. Sonra, bakarsınız bir avcı tarafından öldürülür. Ve böylece yüreğindeki şefkat ve himâye etme duygularına muhalefet ettiğinden, ceylâna yaptığı aynı musibete mâruz kalır. Çünkü, Kaplan gibi hayvanların helâl rızkları, ölü hayvanlardır. Sağ hayvanları öldürüp kendilerine rızk yapmak, fıtrî şeraite göre haramdır.(bk. Mesnevi-i Nuriye, s.74).
Allah’ın sıfatları iç içe girmiş daireler gibidir. Hükümler, muameleler, bütün sıfatların yansımaları arasındaki dengeye göre olur. Söz gelimi Allah yalnız merhametli değil, aynı zamanda hikmet ve adalet sahibidir. Dünyada yalnız rahmet değil, hikmet ve adalet sıfatları da tecelli etmek ister. Hikmet, imtihan gibi işlerin olmasını, adalet her canlının özgür hareket etmesini, rahmet ise, muhtaçlara yardım etmesini gerektirir. Eğer Allah, sonsuz rahmetiyle ve nihayetsiz kudsiyetiyle bütün çirkin işlere engel olursa, imtihandan söz edilebilir mi? Caninin, hırsızın elinden tutup onu engellese, ceylan yavrusunu öldürmeye kalkışan kaplanın boynundan tutup engel olsa, hikmetli imtihan ve adaletli muamelelere yer kalmaz.
Bu hikmet içindir ki, şu imtihan dünyası, Allah’ın sonsuz rahmet ve adaletinin tam olarak tecelli etmesine uygun bir zemin değildir. Ahirette ise, ihkak-ı hakla adalet, affetmekle de rahmet tamamen tecelli eder, yerini bulur.
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.