Hawking: Uzaylılar tehlikeli! Bediüzzaman: Kur'an'a göre onlar şuurlu ve idrak sahibi!
İngiliz bilim insanı Stephen Hawking'in uzaylı dediklerine Bediüzzaman Said Nursi başka bir isim veriyor
Ahmet Bilgi'nin haberi:
RİSALEHABER-İngiliz bilim insanı Stephen Hawking, insanlığın kendinden üstün yaşam formlarıyla karşılaşması halinde doğacak felaketlere dair endişelerini dile getirdi. Hawking, üstün yaşam formlarıyla olası bir karşılaşmanın, Kristof Kolomb'un Amerikan yerlileriyle karşılaşmasını aratmayabileceğini söyledi.
İngiliz astrofizikçi Stephen Hawking, "Stephen Hawking's Favorite Places" adlı bir belgeselde, insanlığı, gelişmiş medeniyetlere mensup uzaylılarla iletişime geçmenin oluşturacağı olası tehlikelere karşı bir kez daha uyardı. Hawking, iletişime geçilecek uzaylıların, geri kalmış galaksilerde bulunan kaynakları yağmalamak gibi kötü emelleri olan gelişmiş yaşam formları olabileceği yolundaki, daha önce yapmış olduğu uyarılarını tekrarladı.
"SONUÇLARI PEK İYİ OLMAMIŞTI"
Hawking konuşmasında daha önce de yaşam formlarının olabileceğini belirttiği Gliese832c gezegenini işaret etti ve şöyle dedi: "Bir gün böyle bir gezegenden bir takım sinyaller alabiliriz, ancak cevap verirken temkinli olmalıyız."
Hawking, insanların, üstün yaşam formlarıyla olası karşılaşmasını Amerikan yerlilerinin, kaşif Kristof Kolomb ve beraberindeki İspanyol askerleriyle karşılaşmasına benzetti: "Gelişmiş bir uygarlıkla karşılaşmak Amerikan yerlilerinin Kolomb'la karşılaşmasına benzeyebilir. Onun sonuçları pek de iyi olmamıştı."
Bazı astrofizikçilere göre üstün yaşam formlarının, yüzyıllardan beri uzaya radyo ve televizyon sinyalleri yayan dünyayı gözden kaçırması gibi bir olasılık yok. Bu görüşteki bilim insanları, evrende insanlar dışında canlılar varsa da bunların insandan daha gelişmiş olmadığını düşünüyor. Bazı bilim insanları ise tüm evrende insan dışında bir yaşam formunun olmadığı görüşünde. Sputnik
HAWKİNG’İN UZAYLI DEDİĞİNE BEDİÜZZAMAN NE DİYOR?
Hawking'in "uzaylılar" diye nitelediği varlıklarla ilgili Bediüzzaman Said Nursi yaklaşık bir asır önce değerlendirmelerde bulunmuştu. Dünya dışında uzayda ve gezegenlerde farklı varlıkların olduğunu söyleyen Said Nursi, onların başıboş olmadığını Allah’ın emri ile hareket ettiklerini ifade ediyor. Hayatın sadece dünya ile sınırlı olmadığını açıklayan Bediüzzaman, “şu muhteşem burçlar… zîşuur (şuurlu) ve zevil’idrak (akıl sahibi) mahlûklarla elbette doludur” diyerek yıldızlarda da hayat olduğunu söylemişti.
Bediüzzaman Said Nursi Hawking’ten farklı olarak bu canlıların neye benzediklerini de açıklamıştı.
UZAYDA ŞUURLU İDRAK SAHİBİ MAHLUKLAR
Konuyla ilgili Risale-i Nur Külliyatından Sözler adlı eserin 29. Söz’ünde şu ifadeler yer alıyor:
“Hakikat kat’iyen iktiza eder (kesin gereklilik) ve hikmet yakînen ister ki, zemin gibi, semâvâtın (gökyüzü-uzay) dahi sekeneleri (sakinleri) bulunsun ve zîşuur sekeneleri olsun ve o sekeneler o semâvâta münasip bulunsun. Şeriatin lisanında, pek çok muhtelifü’l-cins (çeşitli cinste) olan o sekenelere “melâike ve ruhaniyat” tesmiye edilir (isimlendirilir).”
“Evet, hakikat böyle iktiza eder. Zira, şu zeminimiz, semâya nisbeten küçüklüğü ve hakaretiyle beraber zîşuur mahlûklarla doldurulması, ara sıra boşaltıp yeniden yeni zîşuurlarla şenlendirilmesi işaret eder, belki tasrih (açıkça) eder ki, şu muhteşem burçlar sahibi olan, müzeyyen (süslü) kasırlar (saraylar) misali olan semâvât dahi, nur-u vücudun nuru olan zîhayat (hayatlı) ve zîhayatın ziyası (ışık) olan zîşuur ve zevil’idrak mahlûklarla elbette doludur.
“O mahlûklar dahi, ins ve cin gibi, şu saray-ı âlemin seyircileri ve şu kâinat kitabının mütalâacıları ve şu saltanat-ı rububiyetin (Allah’ın herşeyi kuşatan egemenliği) dellâllarıdırlar (duyurucu). Küllî ve umumî ubûdiyetleriyle (kulluk), kâinatın büyük ve küllî mevcudatın (varlıklar) tesbihatlarını temsil ediyorlar.”
VE MELEKLER...
Yine aynı eserde meleklerin nasıl mahluklar olduğu ile ilgili şu bilgiler veriliyor:
“…ecrâm-ı ulviye (gökcisimleri) ve ecsâm-ı seyyare (hareketli cisimler) içinde küre-i arzın (dünya) hakaret (küçüklük) ve kesafetiyle (yoğunluk) beraber bu kadar hadsiz zîruhların (ruh sahibi), zîşuurların (şuurlu) vatanı olması ve en hasis (değersiz) ve en müteaffin (kokuşmuş) cüzleri (bölümleri) dahi birer menba-ı hayat (hayat kaynağı) kesilmesi, birer mahşer-i huveynat (küçük canlıların toplanma yeri) olması, bizzarure ve bilbedâhe ve bi’t-tarikı’l-evlâ (en doğru ve tercihe değer yol ile) ve bi’l-hadsi’s-sâdık (doğruluğuna hemen hükmedilecek bir şekilde) ve bi’l-yakîni’l-kat’î (kesin bilgiye dayanarak) delâlet eder, şehadet eyler, ilân eder ki, şu nihayetsiz feza-yı âlem ve şu muhteşem semâvât, burçlarıyla, yıldızlarıyla, zîşuur, zîhayat, zîruhlarla doludur.”
“Nardan, nurdan, ateşten, ışıktan, zulmetten, havadan, savttan (ses), râyihadan (güzel koku), kelimattan, esirden ve hattâ elektrikten ve sair seyyâlât-ı lâtifeden (akıcı ve cismanî olmayan, ruhla ilgili maddeler) halk olunan o zîhayat ve o zîruhlara ve o zîşuurlara, Şeriat-ı Garrâ-yı Muhammediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) (Hz. Muhammed’in (a.s.m.) getirdiği büyük ve parlak şeriat, İslâmiyet), Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan (ifade ve açıklamalarıyla mu’cize olan Kur’ân), “melâike ve cân ve ruhaniyattır” der, tesmiye eder (isimlendirir).”
“Melâikenin ise, ecsâmın (cisimler) muhtelif cinsleri gibi, cinsleri muhteliftir. Evet, elbette bir katre yağmura müekkel (görevli) olan melek, şemse (güneş) müekkel meleğin cinsinden değildir. Cin ve ruhaniyat dahi, onların da pek çok ecnâs-ı muhtelifeleri vardır.”
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.