Hedef kitle bilgisizler ve ilgisizler mi?

Ticarette ve siyasette hedef kitleye yönelik strateji çok önemlidir. Genellikle kararsızlar ve belirsizlere yönelik strateji belirleyici öneme haizdir.
Kimlerdir kararsız ve belirsizler?
Siyasi mesajlar, siyasetin ilgilendiği konulara ilgi duymayanlar.
İlgisizlerin de ilgisizlik gerekçeleri de çok farklıdır. İşi ve ilgi alanı siyasi olmayıp kendi ilgi ve öncelikleri arasında daha önemli saydığı meselesi, derdi veya davası vardır. Dert edindiği, dava saydığı ilgi alanı daha büyük öneme sahip işleri olmasından günlük siyasi çekişmelerin dışında kalmasının kendince makul kabul ettiği gerekçeleri olabilir.

Her insanın geniş dairede vatan ve memleket meseleleriyle de belirli ölçüde ilgi alanına girdiği muhakkaktır.
Geniş dairedeki bazı sosyal sorumluluklar vardır ki, şeair cümlesinden ise şahsi farzlardan bile önemli olabilir. Mü’min ve Müslüman olmanın gerektirdiği bazı sosyal sorumluluklar vardır ki, “ilgi alanıma girmiyor” deme mazereti sayılmaz.

İmanın gereklerini yerine getirebilmenin iklimi ve şartları, yani hürriyet zemini de yine imanın gereği olan bir vazifedir.
Hürriyet zemini, belirli vatan sınırları içinde bireysel ve toplumsal olarak imanın gereklerini yerine getirebilme, ortak irade ile belirli kurumlar ve kurallar çerçevesinde yaşama şeklinin sağlanmasıdır.
Sözü uzatmadan demek istediğim; iman ve İslâmın gereklerini yerine getirmeye mani olan, darbe ile dayatma ile silah zoru ile konulmuş kuralların toplumun ortak iradesi ile değiştirilmesi meselesine gelmek istiyorum.

12 Eylül 1980 ihtilalinin tüm dehşetini, felâketini yaşayan orta kuşaktan bir vatandaş olarak bu günlerde kısmi anayasa değişikliği ile ilgili referanduma dikkat çekmek istiyorum
Din ve vicdan hürriyetini, diğer tüm insan hak ve hürriyetlerini kısıtlayan 1982 anayasası oylamasında “Hayır” oyu vermek çok ciddi bir riskti. Daha stajyerliği kalkmamış bir öğretmen olarak “Hayır” oyu verdiğim ortamı kısacası tarif etmek işin önemini anlamak için yeterli olacaktır.
Seçim sandığının kompozisyonu, gizli oy verilen yerde mavi ve beyaz oy pusulaları ayrı ayrı duruyordu.
Çoğu yerde hayır pusulaları kaldırılmış veya az miktar masanın uzak kenarına konulmuş. Hayır oyu pusulasına uzandığın sandık başındakiler tarafından anlaşılabilmesi için ince tüle benzer bir perde ile kapatılır gibi yapılmış.
Hayır oyu verenler daha sonra bir şeklide taciz edilmişlerdir.
Bütün bu şartlara rağmen hiç tereddüt etmeden ihtilal anayasasına “hayır” oyu verdiğimi iftiharla arz ediyorum. Baskı ve dayatmalara karşı olmak gerçi basit bir duruş ama önemli bir insani görev olduğunu düşünüyorum.

Derin devlet denilen, psikolojik baskı unsuru olarak kullanılan, tabuların arkasına sığınarak akla hayale gelmeyen fütursuzluğu işleyen bir kısım elit, seçkinci zihniyet veya siyasilerin, 12 Eylül darbesinin kudretli generalinin “virgülüne dokundurtmam” dediği anayasa bugüne kadar 16 kere değiştirilmiştir.
1993’te Tansu Çiller’in ilk icraatı olarak “Radyomu istiyorum”la başlayan Anayasanın peyder pey epey maddeleri değiştirildi.

Şu günlerde kamuoyu gündeminde olan kısmi anayasa değişikliği seçkinci derin hâkim çevrelerin karşı olmasına rağmen milletin reyine başvurulacaktır.
Referandum tarihinin 12 Eylül günü olması da ayrıca bir tevafuktur.
İş millete kalırsa gerisi biiznillah kolaydır.
Bahse konu değişiklik yeterli olmasa da olumlu bir adımdır. Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın kast sisteminde hiç olmazsa millet iradesine yakın kararların çıkabilme imkanını artıracaktır.
Hiçbir şey olmasa da darbecilerin yaptığı, “virgülüne dahi dokundurtmam” dediği anayasanın virgülünün dahi değiştirilmesi manidardır, önemlidir. “Bir şeyin tamamı elde edilemezse bile bütün bütün terk edilmez” kaidesine göre atılan her adım, milletin kararı olması hasebiyle önemlidir.
Muhalif duranlardan halk partisi zaten derin devletin yapısı ile ötüşen “halka rağmen halk için” demesi yeni bir politika değil, kadim politikasıdır. Irkçılar zaten halkçıların tetikçileri olmuştur her zaman. “Halkçılar ırkçıları elde etmiş” darbeci düşüncede istediği gibi yönlendirebildiği görülmektedir.

Bahse konu değişime karşı olan militer bürokratik vesayetin devamını isteyenlerdir.
Malum değişikliğin ne anlama geldiğini bilmeyen ve merak etmeyen neme lazımcı, eyyamcı, ben merkezli, lakayt, dış etkenlerin yönlendirmelerine açık nötr insanları hedef kitle seçmiş durumdalar. Bilgisiz insanların ilgisizliğinden faydalanma yöntemi, “aldatmakla iş görmek”tir.
İlgisizler ve bilgisizler, kararsızlar ve belirsizlerdir. Diğer tabirle uydum kalabalığa, akıntıya kürek çekenlerdir. Herhangi bir dava şuuru olmayanlardır. Yani kandırılması kolay olarak değerlendirilen kitleler…

Bir insanın değer ölçüsü olan, “derdi olmayanın davası da değeri de olmaz” esasına göre siyasiler derdi ve davası olmayanlara göz dikmektir.
12 Eylül ihtilal-i münafıkhanesi, sokak anarşisini, provakasyonları kullanarak, iletişim kanallarının tıkalı olması ile mânüple ederek, olağan üstü ortamda geçirdiği 82 anayasası referandum şartları ile bugünün şartları çok farklı artık.
“Kazın ayağı” hiç de öyle hesap ettikleri gibi değil.
İki pırpırlı tabir edilen düşük rütbeli bir askeri personelin iktidar ve inisiyatif çapı kaymakamdan, validen ilerideydi o günler. Bu zihniyet ya tek parti dönemini ya da “bul paşayı dön köşeyi” döneminin hasretiyle yanıp tutuşuyorlar.
İletişim imkânlarını gelişmesi, tek kanal yerine çok sesli yüzlerce kanaldan yayın yapan radyolar, televizyonlar, sınır tanımayan internet sayesinde manüplasyonlar sökmüyor artık.
Yeter ki iş vatandaşın önüne gelsin… Onun görüşü sorulsun gerisi kolay.
Davası olan her şuurlu, iz’an, feraset sahibi her insan referandumda birinci derecede sorumludur.
Siyasi mülahazaların ötesinde “din ve vicdan hürriyetini, diğer tüm temel hak ve hürriyetler” zeminin hazırlanmasında yetersiz de olsa bir adım sayılabilecek bu değişikliğe evet denilmesi için gayret gösterilmelidir.
İhtilal anayasasının virgülünün dahi değişmesinin çok önemi vardır.
Derdi ve davası olanlar, dert edinmeyen, nemelazımcı, farkında olmayanların farkında olmalarını sağlama gayretinde olma sorumlulukları vardır.
Bu referandum davası olan herkesin derdidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.