Her şey Kur’an’da varsa, namazın ve orucun şartları niye yok?
gnostik bir arkadaşın bana gönderdiği linkte cevabını veremediğim soru: Enam suresi 38. ayette Kur’anı kerim hakkında şu sözler geçer; “Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” Ancak orucu nelerin bozduğu, nasıl namaz kılınacağı...
Bir insan hücresinde insanın bütün özelliklerini kaydeden, bir insan sperminde, ondan yaratılacak çocuğun bütün özellikleri yazan, bir çekirdekte bir ağacın bütün özelliklerini depolayan, bir yumurtada ondan yaratılacak bir kuşun bütün özelliklerini muhafaza eden Allah, elbette Kur’an’da hatta tek bir ayetinde bile, bütün her şeyi kaydeder, yazar, depolar ve muhafaza eder..
Ancak, bir hücredeki bilgileri onun uzmanları görebildiği, okuyabildiği ve açıklayabildiği gibi, elbette Kur’an’da; onun organları, uzuvları ve hücreleri demek olan sure, ayet, kelime ve harflerinde olan bilgileri de ancak onun uzmanları bilir ve açıklar. Biz göremiyoruz, diye inkar etmek, hem ilmi değildir hem de akla ve mantığa aykırıdır.
Demek ki, oruçla ilgili ayetlerde orucun bütün özelikleri, namazla ilgili ayetlerde namazın bütün özellikleri ve helal-haramla ilgili ayetlerde de helal-haramların bütün özellikleri yazılı ve kayıtlıdır. Görünenleri herkes okusa da, görünmeyenleri ancak uzmanları okur ve açıklar.
- Değişik başka yorumlar olmakla beraber, alimlerin büyük çoğunluğuna göre, ayette söz konusu edilen “Kitap”tan maksat Kur’andır.
Kur’an’da hiç bir şeyin eksik bırakılmaması ise, iki şekilde tahakkuk etmiştir: Bir kısmı tefsire ihtiyaç duymayacak şekilde açık ve mufassal olarak, diğer bir kısmı ise, tefsir ve açıklamaya ihtiyaç duyacak şekilde mücmel olarak açıklanmıştır. (bk. Maverdi, ilgili yetin tefsiri)
- Tefsire muhtaç olan ayetlerin açıklaması ise ilk olarak Hz. Peygamber (asm) tarafından yapılmıştır. Hz. Peygamberin sünnetinde yapılan açıklamalar da dolaylı da olsa Kur’an’dan sayılır.
Nitekim, rivayete göre, Abdullah b. Mesud, dövme yapan ve saçına saç ulayan kadınlara lanet okumuş; “Kur’an’da böyle bir şeyin olmadığını” söyleyenlere de şu cevabı vermiştir:
“Kur’an’da: “Peygamber size ne verirse onu alın, neden sakındırırsa ondan da kaçın” ayeti vardır. Ben Hz. peygamberden dövme yapan ve saçına saç ulayan kadınlara lanet okuduğu işittim” diyerek, Hz. Peygamberin sünnetini/hadislerini Kur’an’ı açıklayan tefsiri saymıştır.
Keza, İmam Şafii de aynı ayete dayanarak hadislerin ifadelerini de Kur’an’ın bir tefsiri olarak kabul etmiştir. (bk. Razi, ilgili ayetin tefsiri)
“Sana da Zikr’i/Kur’an’ı indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın; ta ki düşünüp anlasınlar.” (Nanahl, 16/46) mealindeki ayette hadislerin bu açıklama fonksiyonuna açıkça vurgu yapılmıştır.
Demek ki, Hz. Peygamberin (asm), ayetleri açıklamaları da Kur’an’dan sayılır.
Söz konusu ayette Hz. Peygamberin sünnetine de işaret edilmiştir. İbn Mesud gibi sahabeler de bunu böyle anlamıştır. Zaten Hz. Peygamberin “tebyin” (Kur’an’ı açıklama) görevi başka bir şekilde tahakkuk etmez ki..!
- Bediüzzaman hazretleri de; “yaş ve kuru ne varsa hepsi kitab-ı mübinde vardır.” (Enam, 6/59) mealindeki ayeti açıklarken şu görüşlere yer vermiştir:
“Bir kavle göre Kitab-ı Mübin, Kur'andan ibarettir. Yaş ve kuru, her şey içinde bulunduğunu, şu âyet-i kerime beyan ediyor. Öyle mi? Evet, her şey içinde bulunur. Fakat herkes her şeyi içinde göremez. Zira muhtelif derecelerde bulunur. Bazen çekirdekleri, bazen nüveleri, bazen icmalleri, bazen düsturları, bazen alâmetleri; ya sarahaten, ya işareten, ya remzen, ya ibhamen, ya ihtar tarzında bulunurlar. Fakat ihtiyaca göre ve maksad-ı Kur'ana münasib bir tarzda ve iktiza-yı makam münasebetinde şu tarzların birisiyle ifade ediliyor.” (Sözler, 252)
- Demek ki her şey Kur’an’da var, fakat herkes her şeyi göremez. Her şeyden önce Hz. Peygamber (asm), özellikle dinle alakalı her şeyi Kur’an’da görmüş ve Kur’an’ı açıklayan sünnetini ona göre ortaya koymuştur.
- Bununla beraber, İbn Abbâs’a göre Kur’an’ın tefsiri dört çeşittir:
1- Dili bilen Arapların bilebileceği tefsir.
2- Herkesin bilebileceği tefsir.
3- Alimlerin bildiği ve yaptığı tefsir.
4- Allah’tan başka hiçbir kimsenin bilemeyeceği tefsir. (bk. Razi, 7/147)
Buna göre Kur’an’da her şey var, fakat herkes her şeyi görecek kabiliyette değildir.
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.