Emine ALKIŞ
Her şey zıddıyla bilinir
Görünürde tezat gibi cereyan eden hadiseler hakikatte birbirini tamamlayan, birbiri ile var olan hallerdir. Kâinat zıtlıklar içerisinde var olmuştur, zıtlıklar içerisinde gerçek mahiyetini bulmuştur. Zıt olagelen her durum; iyiliğin, doğruluğun değerini katbekat arttırır, gerçek manasını yaşatmış olur. Bil ki, geceyi görüp gündüzün kıymetini anlayasın, şerri yaşa ki hayra yönelesin, karanlığa bak ki, nurun basamaklarına çıkabilesin ve yokluğu tat ki varlık içinde olduğunun farkına varabilesin. İnsan işte bu zıtlıklar içerisinde esrar perdesini kaldırmış olmakta. Zıtlığa bu rengi veren Yaratıcı elbet bu ince çizgiyi pek ibret verici, pek intizam, pek hikmet içerisinde halk etmiştir.
Öyleyse zıtlık; doğruya kavuşmanın en güzel yanı. Zıtlık, mananın lezzetine varmanın
en hoş tarafı. Zıtlık, varlıkta olmanın fıtri gayesi. Zıtlık, her akıl sahibinin varacağı yolun anahtarı. Zıtlık genel itibariyle insan olmanın, hayat bulmanın, niçin yaratıldığının, niçin yaşadığının en can alıcı yanı. Sakın ola ki olumsuz bir durumu bir bitiş, bir kayboluş sanma. Nice değerli ganimetler şer gibi görünen tezat gibi yaşanan bu vaziyetlerde ortaya çıkmakta. Öyle ki hayat bu zıt gibi görünen anlarda fazlasıyla can bulmakta, gereğince kıymetli oluşunu zirveye taşımakta. O halde bu kadar ince manalı olan zıtlık görüldüğü gibi sadece olumsuzluğu çağırmamaktadır. Her hayat sahibi bu zıtlık içerisinde dönmekte. Kötü bir neticenin akabinde bir kolaylığın, rahatlamanın olacağı ortada.
Görülen o ki her şey zıddıyla kaimdir, var olmaktadır. Veysel Karani bu konuya “Hakk’ın rızası zıtlıklardadır.” Sözleriyle çok manidar bir şekilde bu konuya dokunmuştur. Bu mevzubahis ciddiyet noktasında ayinedarlık etmektedir. Birbirine zıt ne varsa, gerçekte zıt değildir. O vakit çok şey, cihetlerle zıddıyet noktasında önem teşkil etmekte. Fenasıyla bekasına ayinedarlık etmekte.
Nasıl ki gündüz geceye muhtaç içerisinde ise, insan da zıt olan hadiselere bu derece marifet nazarıyla ihtiyaç halindedir. Dünya, yaratıcı tarafından en makul, en güzel surette tanzim edilmiştir. Cereyan eden bu hadisatlar merkezinde elbet tezatlıklar da oluşturmaktadır. Onun tanziminde hiçbir şey boş, lüzumsuz yaratılmamıştır. İnsan şuuru, idraki zıtlıkları görebilecek şekilde yaratılmıştır. Karanlığın içinde bir aydınlığın fark edilmesi, siyah bir örtünün üzerinde beyaz bir noktanın göze çarpması gibi olaylar aklın idrak edebileceği vaziyetlerdir. Buna binaen tüm hakikat zıtlıklarla netleşmektedir. Hikmet ehlinden olan bir düşünürümüz de bu konuya “Her şey zıddıyla bilinir.” Sözleriyle çok net manalar yüklemiştir. Karanlık olmazsa ışık bilinmez, illet olmazsa afiyet, keyfiyet eksik kalır. Zira insan, acz ve fakr penceresiyle sahibini pek hikmetlice tanır ve anar. O halde Allah varken yokluk diye bir şeyin olması mümkün değildir.
Bir başka cihetten de bakıldığında şu soru da akıllara düşebilir. Bir şeyin zıddı olmazsa nasıl kemali olabilir.” Sözleri; olgun vasıfların, marifetin, varlık aynasının, mutlak Hakk’ın, safiyetin parlaklığını, hassaslığını teyit ettirmektedir. İnsanın en güzel, en lüzumlu olgunluğa erişebilmesi; ancak zıtlıklar içinde karanlığı-ışığı, hakkı-batılı ayırt etme idrakiyle gerçekleşecek bir durumun olmasıdır.
Öyleyse zıt gibi görünen olaylara akıl gözüyle, hal diliyle bakabilmeyi idrak etmek önemli olsa gerek. Bu sırrın içinde sırrı görmeyi Yaradan’ın nasip etmesi duasıyla.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.