Hikâyeleri Farklı Dilleri Türkçe
20 farklı ülkeden 150 öğrenci... İsimleri, renkleri, dilleri farklı, öyküleri apayrı. Ama bugünlerde hepsi ortak bir hikâyenin kahramanı.
Aşkı için her şeyini geride bırakan ve müslüman olan İspanyol Sebastian Seo Lecog, çocuklarının eğitimi için yollara düşen Rus Marino Raslova Türk eşinin ailesine daha yakın olmak isteyen Polonyalı Agnieszka Zajoc, Fatih Üniversitesi'ne bağlı TÖMER'de Türkçe öğrenmeye çalışıyor.
Yollarının nasıl kesiştiğini anlamadığımız insanlar, hikâyesine şaştığımız hayatlar vardır. İspanyol Sebastian Seo Lecog ile Türk eşi Kübra'nın hikâyesi gibi. Maceraları, Kübra'nın dört yıl önce doktora için Madrid'e gitmesiyle başlar. Orada Sebastian'ın kız kardeşiyle arkadaş olur, sonra da abisiyle tanışır, bir arkadaş ortamında. Kübra'yı daha ilk görüşünde farklı çarpar Sebastian'ın kalbi. Hayatında tanıdığı ilk başı kapalı kız odur. Karşısındakinin bir Türk ve Müslüman olduğunu bilir de, Rizeli bir babanın biricik kızı olduğundan habersizdir. Bilse de yaşayacağı zorlukları kestiremeyecek kadar yabancıdır Türk kültürüne. 11 Eylül olaylarından dolayı İslam'a da önyargısı vardır. Kübra'yı tanıdıkça düşünceleri değişmeye başlar, hem Türkleri sever hem de İslamiyet'i. Zaten bir süre sonra da Müslüman olacaktır. Kübra da Sebastian'dan etkilenir zamanla. İspanya'ya gitmeden önce çalıştığı yer için çevirisini yaptığı yabancı gelinlerin-damatların hikâyesine benzer bir durumun içinde bulur kendini.
Zaman geçer, Kübra'nın dönme vakti gelir. Sebastian durur mu? O da gelir sevdiğinin peşinden ve Beşiktaş'ta bir ev kiralar. Kübra'yla evleneceği günü bekler hasretle. Tabii kolay olmaz Rizeli babayı ikna etmek. Araya akrabalar girer, hatta kız istemede baba Erdoğan Bey bulunmaz. Ama baba yüreği, çabuk yumuşar kızının mutluluğu için. Bir yıl önce evlenirler. Herkesin hayatındaki taşların yerine oturduğu 35'li yaşlarda Sebastian farklı bir ülkede yeniden hayata başlar. Şimdi Fatih Üniversitesi'ne bağlı Türkçe Öğretimi ve Araştırma Merkezi'nde (TÖMER) Türkçe öğrenmeye çalışıyor. Gerçi bakmayın Türkçeyi yeni öğrendiğine, çay tiryakisi olacak, kayınbiraderine "kayınçom" diyecek kadar Türk!
Sebastian, merkezde Türkçe eğitimi alanlardan sadece biri. Fas, Amerika, Arjantin, Polonya, Ürdün, Mısır, Suriye, Bosna, Moldova, Rusya gibi 20 farklı ülkeden 150 öğrenci Türkçe öğrenmek için çabalıyor merkezde. Sınıflar sanki renk cümbüşü! En çok dilbilgisi kurallarının zorladığını söylüyorlar çat pat Türkçeleriyle. Çoğunluğu eğitimlerine Türkiye'de devam etmek istediği için TÖMER'de. Ama içlerinde Sebastian gibi aşkının peşinden gelenler de var, çocuklarının eğitimi için Türkiye'yi seçen anneler de...
***
Polonya'dan Türkiye'ye
"Polonyalı bir kadının hayatını bir Türk'le birleştirmesine vesile olan, Japon kültürü merakı." Cümle karışık gelse de Agnieszka Zajoc ile Türk eşinin hikâyesinin kısa bir özeti. Japon kültürü meraklısı iki genç, Japonca sevenlerin buluştuğu bir ortamda tanışır. Araya zamanla sevgi girince yollar kısalır, olmazlar olur. Bir ay önce de Polonya'dan Türkiye'ye gelin gelir Agnieszka. Eşinin ailesiyle arası iyi, kolundaki Türk işi Adana burma bileziği gösteriyor Türklere has yeni gelin edasıyla; "Bunu annem hediye etti." diyor. Zaten onlarla daha iyi iletişim kurmak için Türkçe öğrenmek istiyor. İstemesine rağmen eşinin ailesini arayamıyormuş. Şimdi kendini ifade etmesi daha kolay olmuş. Eşi de destekçisi Agniezska'nın. Cuma günleri evde Türkçe günü ilan edilmiş.
***
Dili de öğreniyor, sanatı da
Merkezdeki yabancı gelinlerimizden biri de Bosnalı Melisa Begic. Eşi Makedonya'da çalışırken Bosna'daki ortak bir arkadaşları aracılığıyla tanışmışlar. 6 ay önce birleştirmişler hayatlarını. Türkçe öğrendikten sonra üniversite okumak istiyor Melisa. Diğer bir ilgi alanı da çini. Üsküdar'da İSMEK'in çini kursuna gidiyor. Kendi yaptığı çalışmaları var. En çok da Sultanahmet'in çini süslemelerini seviyor, onların fotoğraflarını çekiyormuş. Konu dönüp dolaşıp yemeklere geliyor. Kendini diğer arkadaşlarından biraz şanslı görüyor Melisa ve şöyle diyor: "Bosna'dakine benzer yemekler var Türkiye'de. Sadece bulgur yok, mercimek burada çok pişiyor."
***
Çocukları için Türkçe öğreniyor
Marina Raslova, çocuklarının eğitimi için burada. Eşi Suudi Arabistan'da doktor. Kendisi ev hanımı, iki çocuğu var. Türkiye'yi, geleceği parlak bir ülke olarak gördüklerinden çocuklarının burada eğitim almasını istemişler. Amerikalı Aly Neel, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nda çalışıyor. Siyaset bilimi üzerine eğitim almış, şimdi de Ortadoğu ve Türk siyaseti üzerine araştırma yapıyor. 1 ay önce gelmiş ülkemize. Türkiye, kendi tercihi. Ülkesinden ilk kez ayrılmasına rağmen zorluk çekmemiş, İstanbul'u ve Türk insanını çok sevmiş. İki kız kardeşle aynı evde kalıyor. Evde, işyerinde herkes Türkçe konuşunca o da çareyi Türkçe öğrenmekte bulmuş. Ayrıca bir projesi var Aly'nin. Amerika ve Türk kültürünü içine alan bir kitap yazmak istiyor.
İleri Türkçe kursu da var
Fatih Üniversitesi'ne bağlı TÖMER'de okuma, dinleme, dil bilgisi, konuşma, yazma dersleri veriliyor. Dersler Avrupa Birliği dil kriterlerine uygun olarak A1, A2, B1, B2, C1 kurlarında seviye seviye. Bir de özellikle diğer TÖMER'lerde olmayan bir uygulama olarak C2 (İleri Türkçe) kursu var. Bu kursta Türkçenin anlam zenginliği, diksiyon ve terminoloji gibi dersler veriliyor. Türkiye'de yaşayan, Türkçesi iyi olan ve dilini ilerletmek isteyen herkes için önemli bir fırsat. Dersler herkese ve her yaş grubuna açık. Öğretmenler Türk dili ve edebiyatı ya da Türkçe bölümlerinden mezun hocalardan oluşuyor. Ayrıca yüksek lisanslarını bitirmiş, akademik kariyer yapan kişiler arasından seçiliyor.
Zaman