Hızlı yemek kanser riskini artırıyor

Hızlı yemek kanser riskini artırıyor

Turşu, sucuk ve tuzlu çekirdeğin kanser riskini artırdığı, ayrıca hızlı yemek yemenin de kansere neden olabildiği belirtildi.

Hacettepe Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Şuayib Yalçın, ABD’de ilk 10'a girmeyen mide kanserinin Türkiye’de kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada olduğunu söyledi.

Turşu, sucuk, hazır çorba, et suyu bulyonları ve tuzlu çekirdeğin kanser riskini artırdığını belirten Prof. Dr. Yalçın, hızlı yemenin de kanser riskini 5.4 kat arttırdığını kaydetti.

Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından düzenlenen 3’üncü Tıbbi Onkoloji Kongresi, Antalya’nın turistik Belek Beldesi'ndeki Cornelia Diamond Hotel'de, 800 uzmanın katılımıyla gerçekleştirildi. Kongrede düzenlenen basın toplantısında konuşan Tıbbı Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı ve Hacettepe Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şuayib Yalçın, mide kanserinin Türkiye’de ikinci öldürücü kanser tipi olduğunu söyledi. ABD'de bu kanser tipinin sıralamada ilk 10'a girmediğini belirten Prof. Dr. Yalçın, yüksek oranın nedeninin Türkiye’deki geleneksel beslenme alışkanlığı olduğunu kaydetti. Mide kanserinin önlenebilir bir tür olduğunu belirten Prof. Dr. Şuayib Yalçın, Hacettepe’de 106 hastalı vaka kontrol çalışmasının sonuçlarına göre çok hızlı yemek yemenin mide kanseri riskini 5.4 kat, yemekleri çok sıcak yemenin 3.3 kat, sofrada tadına bakılmaksızın yiyeceklere tuz eklenmesinin de 4.2 kat arttırdığını söyledi.

Prof. Dr. Yalçın, yufka ekmek gibi duman ve is bulaşan yiyeceklerin de mide kanseri riskini artırdığını belirterek, “Tuzlu çekirdeğin günaşırı tüketimi riski 1.3 kat artırırken, her öğün turşu tüketimi mide kanseri riskini 7 kat artırıyor. Ayrıca hazır çorba ile et ve tavuk suyu bulyonlarının her gün tüketilmesi de kanser riskini artırıyor” dedi.

TEREYAĞI, SUCUK, KOLA

Araştırmanın sonuçlarına göre günaşırı tereyağı tüketiminin mide kanseri riskini 1.3 kat artırdığını ifade eden Prof. Dr. Şuayib Yalçın, sık kırmızı et tüketimi ve işlenmiş bir et ürünü olan sucuğun haftada bir kez tüketilmesinin dahi mide kanseri riskini 3 kat artırdığını ortaya koyduğunu belirtti. Prof. Dr. Yalçın, “Hamur tatlılarının haftada 1- 2 kez tüketilmesi mide kanseri riskini 7.5 kat artırırken, kolalı içecekler 3.4 kat, gazlı içecekler ise 6 kat mide kanseri riskini artırıyor. Araştırmada ortaya konan başka bir bulgu ise yeşil yapraklı sebzelerin, soğan ve sarımsağın sık tüketilmesinin mide kanseri riskini azalttığı yönünde” dedi.

KADINDA MEME KANSERİ RİSKİ

Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İdris Yücel ise kadınlarda şişmanlığın meme kanseri riski 2.5 ile 4 kat arasında artırdığını kaydetti. Kanserin 1970’li yıllarda hastalıklara bağlı ölümlerde 4’üncü sırada yer alırken şu anda ikinci sıraya yerleştiğini ve ilerleyen yıllarda ilk sıraya yerleşmesinden endişe duyduklarını belirten Prof. Dr. Yücel, “Buna rağmen kanserlerin yüzde 30’u önlenebilir” dedi. Kanserden korunmak için öncelikle sigaradan uzak durulması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. İdris Yücel, şişmanlığın da kanseri tetiklediğini kaydetti. Prof.Dr. Yücel, özellikle kadınlarda şişmanlığın meme kanseri riskini artırdığını ve hatta meme kanserini yenen hastalarda, hastalık sonrası aşırı kilo almaya bağlı meme kanserinin tekrarladığını söyledi.

KLİNİK ARAŞTIRMADA KOBAY KORKUSU

Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Demirkazık ise kanserli hastalarda yapılan uluslararası çok merkezli ilaç araştırmalarının Türkiye’de Ankara, İstanbul ve İzmir’de tıp fakülteleri ve eğitim hastaneleri başta olmak üzere Türkiye’nin her bölgesinde bulunan tıbbi onkoloji merkezlerinde yapılmakta olduğunu söyledi. Türkiye’de klinik araştırmalar konusunda yeterli bilinç oluşmadığı için hastaların kobay olarak kullanılma korkusu yaşadığını ifade eden Prof. Dr. Demirkazık, buna karşın Kuzey Amerika ve Avrupa’da kanser hastalarının internetten arayıp bularak araştırma tedavilerine gönüllü olarak katıldığını belirtti.

Prof. Dr. Ahmet Demirkazık, “Her yıl 150 bin kadar yeni kanser hastası görülen ülkemizde bu hastaların her yıl 10 bin kadarı klinik araştırmalara girmeye aday olabilir. Bu hastaların yüzde 20’si bile klinik araştırmalara girebilse, her yıl 2 bin kanser hastası araştırmaya alınabilir demektir. Böylece birçok hastanın gelecekte kullanılacak kanser ilaçlarına ilaç eczaneye çıkmadan ulaşması mümkün olacaktır” diye konuştu.

ALTERNATİF TIP

Kongre Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Özdoğan ise kanser tedavisinde alternatif tıp yöntemlerinin profesyonel bir pazar haline geldiğini söyledi. Alternatif tıp alanında ana tedavileri bırakıp bu alternatif tedavilere yönlendirecek bilgi kirliliğini bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Özdoğan, “Alternatif tıp uygulayıcılarının en önemli argümanı, ‘modern ilaçların sentetik olduğu ve hastalara faydadan çok zarar verdiği, buna karşın doğal ürünlerin daha güvenli ve hastaya şifa sunduğu, doğanın bu konuda yok sayılamayacağı’ söylemlerinden oluşur. Günümüz tıp alanındaki gelişmeleri yok sayarak sınırlı bilgi düzeyleri ve birkaç eskimiş argümanla bireylerin alternatif tıp alanına yönlendirilmesi insan hakları ihlalidir ve suçtur” dedi.

Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Demirkazık, bir soru üzerine, derneklerinin, tıbbi tedavileri kötülemek ve haksız kazanç sağlamak suçları nedeniyle alternatif tıp alanında çalışan iki isim hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.

internethaber