Risale Haber-Haber Merkezi

Hüsrev Altınbaşak, Felaket ve helaket asrında Kur’an semasından nüzul eden son manevi icaz’ın, hakikat-ı Kur’aniyenin, her türlü engele, tehdite, yasaklamaya karşı kalplerde yerleşip kökleşmesinde ve yayılmasında altın kalemiyle inşa edici bir rol oynayan bir zattır. Bir gece baskını gibi yapılan ani bir devrimle, engin manasının kalıpları olan harfleriyle Kur’an’ı basıp okumayı yasaklayıp, hatta elle yazanların yakalanması halinde en ağır cezaya çarptırıldığı o en karanlık günlerde Kur’an’ı ve Nurlar’ı yazmaktan asla çekinmeyen bir kahramandır. Adeta Kur’an’ın Asr-ı saadetteki ‘Muharebe-i bilhuruf’ mücadelesi Hüsrev gibi ehl-i kalemin gayretleriyle yeniden canlanmış ve Kur’an, ehl-i şirke karşı harfleriyle, kelimeleriyle ve kelamları içindeki muciz manalarıyla bir kere daha meydan okumuştur.

Onun bu üstünlüğü karşısında aciz kalan ehl-i dalalet ve nifak, tıpkı Asr-ı Saadette olduğu gibi, muharebe-i bissuyuf, yani tehditle, zor kullanma yolunu seçmekten ve kahramanlarını bu yolla sindirmekten başka çare bulamışlardır. Aradan bin dört yüz küsür sene geçmesine rağmen, değişen bir şey olmamış, sadece zaman, mekan ve şahıslar değişmiş, fakat farklı zaman ve mekan dekoru içinde, aynı senaryo yeniden tekrarlanmıştır.

İşte bu ikinci dirilişin mebdeinde, bu Nur sarayının temelinde, bu kudsi davanın kökleşip yaygınlaşmasında rol alan saff-ı evvel ve rükün şahsiyetlerden biri ve belki de birincisi Hüsrev Altınbaşak’tır. Mütevazı evinin odasını bir siper ve kalemini de bir kılıç gibi kullanıp bu taarruzlara meydan okumuştur. Üstad’ın hayatında altı bin nüsha risale yazarak, daha sonra bu sayıyı on üç bin beş yüz nüshaya çıkararak ve ayrıca dokuz adet tevafuklu Kur’an yazarak Nur tarihinde erişilmesi güç bir rekor kırmıştır. Bu ve bunun gibi kahramanları ne yazık ki yeni nesiller layıkıyla tanıyıp onlara olan vefa borçlarımızı bugüne kadar ödeyebilmiş değiliz. Risale Akademi, bu himmet ve gayret sahibi kahramanları anmayı başlatmakla bu konuda vefalı bir adım atmıştır.
 
Hüsrev Altınbaşak, Isparta’nın servet sahibi ve aristokrat bir ailesine mensuptur. 1899’da...

Isparta Kahramanları Sempozyumu tebliği için TIKLAYINIZ