Hz.Muhammed'le (asm) neden sözlü muhalefet yerine savaşı tercih ettiler
İptâl-i dâvâ-yı Nebîde, büleğâ-yı muânidîn, hâsidîn için iki yol vardı
Risale Haber-Haber Merkezi
(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Şuâât adlı eserinden bölümler.)
Üçüncü Tarîk: İptâl-i dâvâ-yı Nebîde, büleğâ-yı muânidîn, hâsidîn için iki yol vardı.
Birincisi: Sehl, selîm; eğer mümkün olsa idi اَلْمُعَارَضَةُ بِالْحُرُوفِ (Sözle muhalefet etmek) lisân kullanmak.
İkinci Yol: Akıbeti meşkuk, belâları çok, hem uzun, hem tehlikeli. O da
مُقَارَعَةٌ بِالسُّيوُفِ yani kılınç kullanmak.
Şimdi onlar ikinci yola sülûk ettiler ki; mal ve ruh ve evlâtlarını mehlekede bıraktı. Onlar ise ya sefihdiler. Hâlbuki, ba’de’l-İslâm siyaset-i alemi idare eden zekâ-yı siyasîye mâlik öyle bir kavim ne sefih olabilir, ne de en fenâ yolu, en iyi yola tercih eder. Demek ki, ıztırârî olarak tarîk-ı evvelden kat’iyen âciz düşüp, ikinci yola sülûk etmiştir.
S: Belki muaraza mümkündü, lâkin edilmedi?
C: Eğer mümkün olsa idi, herkesin damarına dokunduğu için bazı nâs teşebbüs edecekti. Eğer teşebbüs olsa idi, şiddet-i ihtiyaç için işleyeceklerdi. Eğer işlese idiler, zuhurun kesret-i esbâbı ve şiddet-i rağbet için tezâhür edecekti. Eğer tezâhür etse idi, her mezhebi iltizam ve müdafaa edecek bir kısım insan bulunması gibi, onun dahi mültezim ve mutaassıbları bulunacaktı. Eğer çendan taassubla da olsa müdâfîleri bulunsa idi, mesele mühim olduğu için iştihar edecekti. Eğer iştihar etseydi, pek nâhoş şeyleri—Müseylime’nin hezeyânâtı gibi—nakleden tevarih, onları da nakledecekti. Demek muaraza mümkün olmamış, onun için edilmemiş. Öyle ise mu’cizdir. Çünkü Kelâmullahtır.
Devam edecek
ÖNCEKİ BÖLÜMLER
Bu kelime İslâmiyetin en nurânî ve en ulvî bayrağıdır
Allah'ın varlık ve birliğine en açık delil Hz. Muhammeddir (asm)
Allah’ım! Senin Vücub-u Vücuduna delâlet eden Muhammed’e (a.s.m.) salât ve selâm et
Enbiyanın lisân-ı hâlleri şehâdet, lisân-ı kalleri beşaret veriyor
Resul-ü Ekremin (asm) her bir fiilinde, hâlinde, kâlinde sıdk lemeân eder
Bu hareket, hâl ve tavrı, Hz. Muhammed'in (asm) nübüvvetine şâhid-i kâfidir
Resul-u Ekremin (asm) Peygamberlerden bahsetmesi nübüvvetini intaç eder
İslâmiyetinden bir saat evvel Ömer, İslâmiyetinden sonra Ömer ile muvazene edilse
Resul-i Ekrem Aleyhisselâmın mesleği hiçbir vakit mahvolmayan hak üzerine müessestir
Nebiy-yi Kureyşî getirdiği dine, tebliğ ettiği şeriata herkesten ziyade mu’tekid idi
Hayalat-ı muhitiye ve evham-ı zamaniyenin elbiselerini çıkart, çıplak ol!
'İrade, Zihin, His, Lâtife-i Rabbâniye'nin gâyâtü’l-gâyâtı vardır
Medeniyet-i hazıra ile Şeriat-ı İslâmiye'nin muvazenesi
Kurûn-u ûlânın mecmu-u vahşetini bu medeniyet bir defada kustu
Kur’ân mu’cizedir, zira misli yoktur
Kur'an'ın mucizeliğindeki 7 kaynak ve 7 unsur
Onların aczi i’câz-ı Kur’ân’ın delilidir
Kur’ân’a sûre be sûre, aşır be aşır, âyet be âyet, kelime be kelime şehâdet veriyorlar
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.