İkindi namazına on dakika kala, öğle namazı kılınabilir mi?
evet, ikindi namazına on dakika kala, öğle namazı kılınabilir.
Cevap 1:
Şafii mezhebine göre, herhangi bir namazın bir rekatın tamamı vakit içinde kılınırsa, o namaz sahihtir ve (kaza değil) edadır. Ancak bir rekattan sonra namaz vakti çıkarsa, kişi -namazın tamamını kazaya bırakmaktan daha az- günahkâr olur. (bk. Nevevi, el-Mecmu,3/62; el-Cezeri, el-fıkhu ala’l-mezahibi’l-erbaa, 1/166)
- Bir namazı, örneğin öğle namazını dört rekatı da vaktin içinde kılmak mümkün olduğu zamana kadar tehir dilmesi ittifakla caizdir. (bk. el-Mecmu, a.g.y)
- Şafii alimlerinin çoğuna göre, öğle namazının üç vakti vardır:
a) Fazilet vakti: (güneşin zevalinden itibaren başlayan) namazın ilk vakti.
b) İhtiyar vakti: Vaktin sonuna (ikindi namazına) kadar.
c) Mazeret vakti: Seferi veya yağmurda öğle vaktini ikindi namazına tehir etmek/cem-i tehir yapmak. (bk. el-Mecmu, 3/24; Şerhu’r-Ravda’t-talib, 1/115-116)
- Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, öğle namazının tamamını eda edecek şekilde bir vakit kalıncaya kadar bu namazı tehir etmek -fazilet sevabı kaybolsa da-caizdir.
Buna göre ikindi namazına 10 dakika kalıncaya kadar öğle namazını kılmak caizdir. Kaynaklarda bunun mekruh olduğuna dair bir kayda rastlayamadık.
Cevap 2:
Şafii mezhebinde bir kimse Fatiha'da şaşırdığı zaman, ilgili ayeti tekrar okuması yeterlidir.
- Bir kimse Fatiha suresini "En'amte aleyhim"e kadar okuduktan sonra, (bir yanlış yaptığını düşünerek) dönüp tekrar "Maliki yevmiddin"den başlayıp surenin sonuna kadar okursa namazı bozulmadığı gibi, kıraati de geçerlidir. Fakat, eğer "Maliki yevmiddin" ayetini tekrar ettikten sonra diğer ayetleri (daha önce okuduğu için) bırakıp "En'amte aleyhim" den devam etse, namazı bozulmaz, fakat Fatiha'yı yeninden okuması gerekir. (bk. Nevevi, el-Mecmu', 3/358)
- Bir kimse Fatiha suresinden bir kelimeyi şaşırıp -manayı bozacak şekilde- okursa, selam vermeden önce yanlışlığını fark edip bu kelimeyi doğru olarak okuyup sehiv secdesini yaparsa, namazı bozulmaz. "En'amte" kelimesini "En'amtu" şeklinde okumak gibi..
Eğer bir kelimeyi manayı bozacak şekilde kasten/bilerek yanlış okursa, fasık olur, hatta dinden çıkar, namazı zaten batıl olur. Çünkü bu kişi Allah’ın kitabı ile alay etmektedir.
- Şayet manayı bozmayacak bir hata yapılırsa, mesela "İhdina"yı "Ehdina" ; "Nesteinu"yu "nesteini" şeklinde okursa namazı bozulmaz, sehiv secdesi de gerekmez. (bk. Maverdi, el-Havi, 2/324)
- Şunu da belirtelim ki, Şafii mezhebinde -gerektiği yerde yapılan- sehiv secdesi de vacip değil, sünnettir. Bu bakımdan sehiv secdesini yapmayanın da namazı bozulmaz. (bk. Esna’l-Metalib, 1/187)
Cevap 3:
Şafii mezhebinde akşam, yatsı, sabah namazlarında sesli; öğle, ikindi namazlarında sessiz okumak müstehab/sünnettir. Sesli yerlerde sessiz; sessiz yerlerde sesli okumak, namazı bozmaz, sehiv secdesi de gerekmez. Ancak bunu bilerek yapmak mekruhtur. (Nevevi, el-Mecmu', 3/390-391)
- Başka kimselerin olduğu yerde hafif bir şekilde sesli okumak kişiyi mekruh işlemekten kurtarır.
- Bir sünneti işleyen kimsenin uygun bir sevap kazanması söz konusu olduğu gibi, bir sünneti terk eden kimsenin de bu sevaptan mahrum kalmasından daha tabii bir şey olamaz.
- Bununla beraber, Hz. Peygamber (asm)'in gece namazlarında hem sesli, hem sessiz okuduğuna dair sahih hadis rivayetleri vardır. (bk. Nevevi, a.g.e, 3/391-92)
Cevap 4:
Tesbihatın hadislerle sabit olan kısmı, Şafilerle Hanefilerin ortak olduğu bir konudur.
Yani; Tahmid, Tesbih ve Tekbirleri 33’er defa yapmak ve ardından da dua etmek sahih hadislerle sabit olan bir husustur.
- Şafiilerin farklı bölgelerinde -bu bilinen tesbihlerin dışında- farklı usullerle fazladan bazı tesbihler yapılır. Örneğin, bazı yerlerde yalnız sabah-akşam onar defa “la ilahe illallahu vahdehu…” tesbihi yapılırken, diğer bazı yörelerde ikindi namazından sonra da bu tesbih yapılır.
Ayrıca Şafiilerde “..bi adedi külli dain..” şeklindeki salavat-ı şerife getirilir.
Kelime-i tevhidin ve salavatın aslı da sünnette vardır.
Bir Şafi alimi olan Bediüzzaman Hazretleri de ayrıca tesbih ve tevhidle ilgili bir iki duayı da yapmış ve tavsiye etmiştir. Bu konuda fazla detaylara girmeden sorunuza şöyle cevap verebiliriz:
- Hanefilerin namazdan sonra yaptıkları tesbihlerle yetinmekte bir sakınca yoktur. Zaten resmi camilerde bu tesbihat yapılır. Cami cemaatinin daha uzun tesbihatı yapmaya zamanı da yoktur, mecali de yoktur.
- Şafiilerde kısa tesbih dedikleri, camilerde yapılan tesbihtir. Uzun dedikleri ise, yukarıda kısaca belirttiğimiz şeklidir.
Özellikle işi-gücü olan kimselerin kısa tesbihatı yapması, bunu terk etmemesi önemlidir. Hatta camide veya namaz kıldığı yerde olmazsa bile dışarıda yürürken bunu yapmaktan kaçınılmamalıdır. Çünkü bu tesbihat Hz. Peygamber (asm)'in evradıdır. Hz. Peygamberin velayet kanadı en büyük velilerin velayetinden ne kadar büyükse, onun tesbihat gibi evradının fazileti de tarikat ehlinin çektiği evraddan o derece büyüktür..
Cevap 5:
Şafii mezhebinde bu konuda iki ayrı görüş vardır:
a) Bedenin açık menfezlerinden içeri giren her şey orucu bozar. Bu görüşe göre, erkek veya kadın olsun, bir kimsenin ön veya arkasından sıvı veya katı bir maddenin girmesi -barsak veya mesaneye ulaşmasa da- orucu bozar. En sahih olan görüş budur.
b) Bu ikinci görüşe göre, orucu bozması için bir şeyin bedenin açık menfezlerinden “cevf=iç” denilen bir yere girmesi yetmez. Ayrıca girdiği yerin gelen maddeleri istihale etmesi gerekir.
Bu görüşe göre barsak veya mesaneye varmayan, tenasül organın sadece ucundan içeri giren pamuk gibi şeyler orucu bozmaz. (bk. Ravdatu’t-talibin, 2/356-57; Muğni’l-muhtaç, 1/155-156)
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.