İktisat eden aile belâsını çekmez

İktisat eden aile belâsını çekmez

Günlük Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

"İktisat eden, maişetçe aile belâsını çekmez" meâlindeki  hadis-i şerifi sırrıyla, iktisat eden, maişetçe aile zahmet ve meşakkatini çok çekmez.

Evet, iktisat katî bir sebeb-i bereket ve medar-ı hüsn-ü maişet olduğuna o kadar katî deliller var ki, had ve hesaba gelmez. Ezcümle, ben kendi şahsımda gördüğüm ve bana hizmet ve arkadaşlık eden zatların şehadetleriyle diyorum ki:

İktisat vasıtasıyla bazen bire on bereket gördüm ve arkadaşlarım gördüler. Hattâ dokuz sene (şimdi otuz sene) evvel benimle beraber Burdur'a nefyedilen reislerden bir kısmı, parasızlıktan zillet ve sefalete düşmemekliğim için, zekâtlarını bana kabul ettirmeye çok çalıştılar. O zengin reislere dedim: "Gerçi param pek azdır. Fakat iktisadım var, kanaate alışmışım. Ben sizden daha zenginim." Mükerrer ve musırrâne tekliflerini reddettim. Câ-yı dikkattir ki, iki sene sonra, bana zekâtlarını teklif edenlerin bir kısmı, iktisatsızlık yüzünden borçlandılar. Lillâhilhamd, onlardan yedi sene sonra, o az para, iktisat bereketiyle bana kâfi geldi, benim yüz suyumu döktürmedi, beni halklara arz-ı hâcete mecbur etmedi. Hayatımın bir düsturu olan "nâstan istiğnâ" mesleğini bozmadı.

Evet, iktisat etmeyen, zillete ve mânen dilenciliğe ve sefalete düşmeye namzettir. Bu zamanda isrâfâta medar olacak para çok pahalıdır. Mukabilinde bazen haysiyet, namus rüşvet alınıyor. Bazen mukaddesât-ı diniye mukabil alınıyor, sonra menhus bir para veriliyor. Demek, mânevî yüz lira zararla maddî yüz paralık bir mal alınır.

Eğer iktisat edip hâcât-ı zaruriyeye iktisar ve ihtisar ve hasretse  -("Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan Allah'tır." (Zâriyat Sûresi: 51:58.)- sırrıyla,  -("Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkını vermek Allah'a ait olmasın." (Hûd Sûresi: 11:6.)- sarahatiyle, ummadığı tarzda, yaşayacak kadar rızkını bulacak. Çünkü şu âyet taahhüt ediyor. (Lema'lar, 19. Lema'a, İktisad Risalesi)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
ARZ-I HÂCET : İhtiyaç bildirme.
HÂCÂT-I ZARURİYE : Zorunlu ve gerekli ihtiyaçlar.
İHTİSAR : Kısaltma, sözün kısaltılması, özetleme.
İKTİSAR : Kısaltmak, kısa kesmek.
İSTİĞNÂ : Allah'tan başka kimsenin minneti altına girmemek, gönül tokluğu.
LİLLÂHİLHAMD : Allah'a hamd olsun ki.
MAÎŞET : Yaşayış, yaşamak için lüzumlu bulunan maddeler.
MEDÂR-I HÜSN-Ü MAÎŞET : Kolay ve güzelce geçinme kaynağı.
MENHUS : Uğursuz, kötü.
MEŞAKKAT : Sıkıntı, güçlük, zorluk.
MUKADDESÂT-I DİNİYE : Dînen kudsî ve kusursuz sayılan şeyler.
MUSIRRÂNE : Israrla.
MÜKERRER : Birçok kere tekrarlanmış.
NAMZET : Aday.
NÂS : İnsanlar.
NEFY : Sürgün etmek. Birisini kendi rızası olmadan, bir yerden başka bir yere nakletmek, sürmek.
SARÂHAT : Açıklık.
ZİLLET : Aşağılık, horluk, alçaklık.