İlaç çöplüğü olmayın!

İlaç çöplüğü olmayın!

Her bir kimyasalın, vücudun eskimesinde ve yorulmasında ayrı bir payı var. Onun için vücudunuzu ilaç çöplüğü haline getirmemeye çalışın.

Dr. Eser Alptekin'in yazısı

Her gün televizyonlarda veya yazılı basında şunu yiyin, bunu yemeyin diye birçok yazı ve haber çıkmaktadır. Hangisi doğru, hangisi yanlış, bunu üzülerek söyleyeyim, sorgulamaktan aciz hale düşüyorsunuz. Sorumlu veya sorumsuz insanlar bunları sunmakta ve dayatmakta. Siz de bu bilgi kirliliği içinde tercih yapmak durumundasınız. Bir gün iyi ve doğru denen şeye ertesi gün kötü ve yanlış diyenler çıkıyor. Son günlerde kullanılan bir deyim var. ‘Önce söze bakacaksınız doğru mu diye, sonra söyleyene bakacaksınız adam mı diye?’ Çocukluk ve gençliğinizde şayet kronik bir hastalığınız yoksa zaman içinde bir takım hastalıklarla tanışıyorsunuz. Bir de gereksiz yere kullanılan ilaçlarla. Her sağlık sorununuzu da bu ilaçlardan biriyle çözmeye çalışıyorsunuz. İşte vücudunuzun eskimesi de burada başlıyor . Gereksiz yere kullanılan ilaçlarla ve alınan  gıdalarla. Bir ailenin genetiğinde hipertansiyon, kalp hastalığı ve şeker hastalığı varsa bu ailenin bireylerinin özellikle kilo sorununa dikkat etmeleri gerekir. Dolayısıyla aldıkları gıdalara ve ilaçlara da.

Hastalıkların davetiyesi stres matbaasında basılır
İnsan vücudunun milatları vardır. 30 yaşların üstündeyseniz, genetik hastalıklar varsa beslenmenize dikkat etmeniz gerekmektedir. Bu sizin miladınızdır. İki yol var, ya sağlıklı yaşamayı seçeceksiniz yada sağlıksız yaşamayı. Şeker ve yüksek tansiyonla tanışmaya başladığınız andan itibaren kalp ve damar hastalıkları, kemiklerdeki harabiyetler, kaslarınızdaki problemler, kalp krizleri, beyin kanamaları sizleri beklemektedir.  Diğer yolsa aydınlık ve sağlıklı bir yoldur. Bu da sizin seçiminizdir. Dolayısıyla vücudunuzun eskimesine ve yıpranmasına siz karar veriyorsunuz, başkaları değil. Burada stres faktörünü göz ardı etmeyin. Bana ait bir sözü burada kullanmadan geçemeyeceğim. “Bütün hastalıkların davetiyesi stres matbaasında basılır” . Geçenlerde bir yazıda okudum; ‘Öteki tarafa götüreceğimiz tek şey yaşamımızdır’ diye. Onun için yaşam, daha doğrusu iyi yaşam en değerli servetimizdir. Çünkü diğer servetleri burada bu dünyada bırakıp gidiyorsunuz.  Sağlığınızla ilgili rahatsızlıkları, sorunlar oluşmadan önce çözmeye çalışın yoksa hastalıkların arkası çorap söküğü gibi peşi sıra gelecektir. Bir süre sonrada kendinizi ilaç girdabının içinde bulursunuz.
 
Saat başı bir ilaç
Günde 24 adet ilaç alan hastaları görüyorum. Başka hekimler tarafından verildiği için müdahale edemiyorsunuz. Bir kısmı gerekli bir kısmı da gereksiz olan bu ilaçlara. Ve şuna inanıyorum ki her bir kimyasalın,vücudun eskimesinde ve yorulmasında ayrı bir payı var. Onun için vücudunuzu ilaç çöplüğü haline getirmemeye çalışın. Her bir ilacın getirdikleriyle götürdüklerinin hesabını iyi yapın. Bugün birçok böbrek yetmezliği vakaları bu tür ilaçların aşırı kullanımıyla oluşuyor. Geri dönülmez bir yola giriyorsunuz.
Bir hekim olarak her zaman şunu düşünürüm; “Herhangi bir sağlık problemini en hafif ve en az ilaçla nasıl çözebilirim?” Sizler de kendiniz için daha az ilaç kullanacağınızbir yaşam düzenleyin ve geliştirin. Kullandığınız ilaçları konusunda uzman hekimlere danışarak azaltmaya çalışın. İlaçların esiri olmayın. Ayrıca hasta bazen üç ayrı hekime gitmişse hastalığıyla ilgili isimleri farklı ama etkileri aynı ilaçları bilinçsiz olarak bir arada almakta. Mesela bunların hepsi antiromatizmal ilaçlarsa her zaman bir mide kanaması tehlikesi vardır. Yahut bir böbrek yada karaciğer yetmezliği...
 
Yaşamınızı ve ilaçlarınızı   düzenleyin
Danışmadan ve sorgulamadan ilaç kullanmamanızı öneririm. Çünkü ilaçların isim, formül ve içeriklerinden haberdar olmanız zordur. Eğitim seviyesi düşük olan toplumumuzda bu gibi sorunlar devamlı karşımıza çıkmaktadır. Bunların çözümü de eğitimli insanların diğerlerini uyarmasıyla olur

Milliyet