Recai ALBAY
İlahi şefkat! (Yavrusunu yutan kurbağa)
Cenâb-ı Hakk’ın bütün varlıklara, özellikle canlılara yaptığı ihsanlar ve ikramlar aklın idrak edemeyeceği kadar sonsuzdur.
Şu kâinat evimize baktığımızda gördüğümüz olaylar, etrafımızda cereyan eden hikmet dolu hadiseler, sonsuz bir şefkatin, merhametin ve rahmetin her yeri kapsadığını gösteriyor.
“Evet şu dünya gidişatına bakılırsa, görülür ki, en aciz, en zayıftan tut, en güçlüye kadar her canlıya layık bir rızık veriliyor. En zayıf, en acize en iyi rızık veriliyor. Her dertliye ummadığı yerden derman yetiştiriliyor. Öyle ulvi, yüksek bir keremle ziyafetler, ikramlar olunuyor ki,, nihayetsiz bir Kerem eli, içinde işlediğini apaçık bir şekilde gösteriyor.”
“En zayıf, en acize en iyi rızık veriliyor. Her dertliye ummadığı yerden derman yetiştiriliyor ” diyen Üstadı bakınız Avustralya’nın Adelade Üniversitesi’nden Zoolog Michael J. Tyler ile yardımcısı David Carter tarafından yapılan bir ilmi çalışma nasıl teyit ve tasdik ediyor. Zoolog Michael J. Tyler ile yardımcısı David Carter’ın ortaya çıkardığı şu aşağıda bahsettiğimiz esrarengiz hadise, fizyoloji olarak bilinen ilim dalının gözlerini fal taşı gibi açmıştır:
Bir dişi hayvanın yavrularını yuttuğunu duysanız, herhalde onun ne kadar vahşi olduğunu düşünürsünüz, değil mi?
Halbuki Avustralya\'da yaşayan bir tür kurbağa, yavrularını vahşiliğinden değil, merhametinden yutmaktadır.
\'Rheobatrachus silus\' adı verilen kurbağanın yumurtadan çıkmak üzere olan yavrularını yutma sebebi, onların emniyetli bir şekilde gelişmesini sağlamaktadır.
Acaba anne kurbağanın midesine inen yavrular, mide tarafından hazmedilmeyecek mi?
Elbette hayır.
Çünkü bütün kâinatı kapsayan İlahi rahmet, bu yavruları da ihmal etmeyecektir. Yeni doğan aciz yavrulara anında süt yetiştirerek merhametini gösteren bir Kerim Zât, mideye inen yavruların hazmedilmemesi için de, kurbağanın midesindeki sindirim faaliyetini durdurur. Dişi kurbağanın daha önce midesine doldurduğu gıda maddeleri bağırsağa iletilir ve midenin şekli ile yapısı tamamen değişerek, yavrular için sıcak ve emniyetli bir beşik suretine girer.
Oburluğu ile tanınan bu kurbağanın iştahı, aynı rahmet sahibi tarafından yavru mideye iner inmez iştahı tamamen kesilecek ve kuluçka devresi tamamlanıncaya kadar hayvan tam 2 ay aç kalacaktır. Kuluçkanın ileri safhasında mide büyüyerek akciğere dayanır. Ve onun faaliyetinin durmasına sebep olur.
Ancak İlahi Rahmet burada da imdada yetişir ve akciğerleri devreden çıkan kurbağa, derisi vasıtasıyla nefes almaya başlar. Yumurtadan çıkan kurbağalar daha sonra yemek borusundan tırmanır ve anne kurbağanın ağzından aşağı atlayarak, gün ışığına çıkarlar. Mide, yavruların tamamen çıkmasından 8 gün sonra normal haline gelir ve vazifesini yerine getiren kurbağa, yiyip içmeye başlar.
CENİN
Daha dünyaya gözlerini açmamış, bu misafirhaneye gelmek için hazırlanan “cenin” de aynı atmosferle karşılaşmıyor mu?
Hiçbir şeyden habersiz, dış dünyaya karşı irtibatı kesik yavru göbek kordonundan gelen bir besinle beslenir. Anneden gelen oksijen yüklü kan, eş tarafından emilip göbek kordonuyla cenine gönderilir. Cenin oksijeni de, besini de kullanıp, artık maddeleri ve karbondioksiti yine eş vasıtasıyla geri gönderir. Burada eş bir tampon görevi görmekte, annede görülebilecek kalp çarpıntısı, tansiyon yükselmeleri gibi rahatsızlıkların ve mikropların cenine geçmesini önlemektedir.
Çocuğa geleceği dünyada bilmesi gerekli emme talimleri ana karnındayken yaptırılır. Yavru dünyaya gelir gelmez de süt çeşmelerini hazır bulur. Anne sütü gerekli olan her türlü besini içinde saklamakta ve çocuğu hastalıklara karşı korumaktadır.
Evet, zerreden yıldızlara, galaksilere kadar her şeyde, her varlıkta, her yavruda böyle ilahi rahmeti ve şefkati görebiliriz. Aslında bunlardan her biri merakla üzerinde durulmaya değer meselelerdir. Buna rağmen biz, tabiatta asıl hayret edilmesi gereken böylesine nice canlıyla karşılaşırız da, ülfet/ alışkanlık perdesi altında basit şeylermişcesine kulak dahi kabartmadan geçer, harikalıkları seyretme ve Sanatkârını takdir ve hayranlıkla anmanın manevi zevkinden mahrum kalırız.
Akılsız, şuursuz bu yavruların bu kadar harika işler yapmasını, daha dünyaya gelmeden hayatı için lazım olan her türlü fiili öğrenmesini ve zerre miskal hata yapmadan uygulamasını, tüm bu hikmet dolu işleri yavruların kendi bilgilerine vermek ve kendi güçleri ile yaptıklarını iddia etmek akıl sahibi birisi için hiç mümkün değildir.
O halde bütün bunlar sonsuz rahmeti olan bir Yaratıcının rahmet, şefkat ve hikmetinin eserleridir. O rahmetle dünya aydınlanır, kâinat şenlenir, ihtiyaçlar içerisinde kıvranan yavruların, yaratıkların imdadına koşulur. O rahmetle her şey bize hizmet eder, yardım ellerini uzatır.
Bize de her şeyi etrafımızda harika bir şekilde planlayan, çalıştıran, sanat mucizeleriyle donatan, kâinat sergisinde dizen rahmet ve şefkat sahibi olan şu İlahi Sanatkârı tanımak ve tanıdığımızı ibadet ve şükürle bildirmek düşer.
Evet, aç bir arslana zayıf bir yavrusunu kendi nefsine tercih ederek, elde ettiği eti yemeyip, yavrusuna vermesi, hem, korkak tavuk, yavrusunu korumak için köpeğe, arslana saldırması; hem, incir ağacı kendi çamur yiyerek yavrusu olan meyvelerine halis süt vermesi, apaçık Rahim, Kerim, Şefik, bir Zâtın hesabıyla hareket ettiklerini kör olmayana gösteriyorlar. Evet Bitkiler ve hayvanlar gibi şuursuzların gayet derecede şuurlu ve hikmet dolu işler görmesi, ister istemez gösteriyor ki, gayet derecede Âlim ve Hakim birisi var ki, onları işlettiriyor; onlar onun namıyla işliyorlar.
Bize düşen perdeyi kaldırmak, bu ilahi şefkat ve rahmet tablolarını akıl gözüyle görmek ve bu tabloların ardındaki Sanatkârı görebilmek, idrak edebilmektir.
Göz bu harika eserleri, fiileri görüyor da akıl, basiret göremiyorsa pek çirkin düşmez mi? Sergilerdeki muazzam sanat tablolarını, eserlerini görüp, sanatkârını kabul etmemek ne kadar aptal ve çirkince bir hareket olur.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.