İnkârda ileri giden Yahudiler yok mu, Allah, onlara mağfiret edecek değildir
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Nisâ Suresi 136-137. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
136 . Ey îmân edenler! Allah’a, Resûlüne ve peygamberine indirdiği Kitâb’a (Kur’ân’a) ve daha önce indirdiği kitab(lar)a îman(da sebât) edin! Kim de Allah’ı, meleklerini, kitablarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse, o takdirde doğrusu (haktan) uzak bir dalâlet ile sapmış olur. (1)
137 . Şübhesiz ki (Mûsâ’ya) îmân edip sonra (buzağıya taparak) inkâr edenler, sonra (tevbe ederek Mûsâ’ya tekrar) îmân edip, sonra (bu def‘a Îsâ’yı) inkâr edenler, sonra da (Muhammed’i inkâr edip) inkârda ileri giden (yahudi)ler yok mu, Allah, onlara mağfiret edecek değildir, kendilerini (hak) bir yola hidâyet edecek de değildir.
1- “Îmânın altı rüknü birbirlerinden ayrılmaları mümkün değildir. Her birisi umûmunu isbât eder, ister, iktizâ eder (gerektirir). O altı, öyle bir küll ve küllîdir (bütündür) ki, tecezzî (parçalanma) kabûl etmez ve inkısâmı (bölünmesi) imkân hâricindedir. Nasıl ki kökü göklerde Tûbâ ağacı gibi her bir dalı, her bir meyvesi, her bir yaprağı; o koca ağacın küllî, tükenmez hayâtına dayanıyor. O kuvvetli ve güneş gibi zâhir (görünen) o hayâtı inkâr edemeyen, bir tek muttasıl (bitişik) yaprağın hayâtını inkâr edemez. Eğer etse, o ağaç, dalları ve meyveleri ve yaprakları sayısınca o münkiri (inkârcıyı) tekzîb edecek (yalanlayacak), susturacak. Öyle de îman, altı rükünleriyle aynı vaziyettedir.” (Asâ-yı Mûsâ, 9. Mes’ele, 48)