İnsan için 3 türlü sabır vardır
Sabretmek, Allah'ın mülkü olan kâinattaki tasarrufuna karşı çıkmadan başa gelen şeyleri gönül hoşnutluğu ile kabullenmektir
Sabretmek, Allah'ın mülkü olan kâinattaki tasarrufuna karşı çıkmadan başa gelen şeyleri gönül hoşnutluğu ile kabullenmektir. Sabırsızlık ise adeta bir itiraz ve başkaldırıdır. Allah'ın bir imtihan olarak verdiği sıkıntılara sabretmek bir kulluk görevidir.
Sabır, her türlü sıkıntı ve zorluğa katlanmak, insanın gönlüne hoş gelmeyen durumlarda telaş göstermeksizin dayanmasıdır. Bir felaket veya belâya uğrayanın, feryat etmeksizin sonunu bekleyip dayanması, sonuca ulaşmak için karşısına çıkan engelleri aşmasıdır.
İnsanoğlu bu dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Bu imtihan sayesindedir ki yetenekleri gelişir ve böylece cennete, Allah'ın hoşnutluğuna ve O'nun Cemâlini görmeye yeterli hale gelir. Bu yolda imtihan gereği zorluk ve sıkıntı aşamalarını geçmek ancak sabırla olur. Bunun için Allah mümin kullarını sabredenlerle, etmeyenlerin belli olması için mutlaka deneyeceğini bildirmiş, sabredenleri müjdelemiş, kendisinin rıza ve hoşnutluğunun sabredenlerle beraber olduğunu haber vermiş, sabredenlerin sevabını hesapsız olarak vereceğini bildirmiştir.
Konuyla ilgili Kur'ân ayetlerinden bazıları şöyledir:
"Sizi mutlaka imtihan edeceğiz, ta ki içinizden mücahede edenleri, sabır ve sebat gösterenleri ortaya çıkaracak ve gösterdiğiniz yararlılıkları imtihan meydanlarında örnek göstereceğiz." (Muhammed, 47/31);
"Biz mutlaka sizi biraz korku ile biraz açlık ile yahut mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıkla deneriz. Sen sabredenleri müjdele!" (Bakara, 2/155)
Sabretmek, Allah'ın mülkü olan kâinattaki tasarrufuna karşı çıkmadan başa gelen şeyleri gönül hoşnutluğu ile kabullenmektir. Sabırsızlık ise bir itiraz ve başkaldırıdır. Allah'ın bir imtihan olarak verdiği sıkıntılara sabretmek gerekir. Değilse sabretmenin acısı daha ağırdır.
Peygamber Efendimizin sabırla ilgili birçok aydınlatıcı müjde ve tavsiyeleri vardır. Bunlar özellikle Allah'ın kulunun sadakatini denediği ve cennetine alacağı mümin kulunu dünyada bela ve musibetlerle temizlediği onun için kulun sabretmesi gerektiği hususundadır:
"Müminin işi her yönüyle hayret vericidir. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu meziyet yalnız mümin e özeldir. Zira o sevinirse şükreder. Bu ise O'nun için hayırdır. Başına bela gelirse sabreder. Bu da onun için hayırdır."
'Allah bir kimseye hayır dilerse, (adalet-i ilâhiye gereği o kimsenin günahlarını bağışlamak ve derecesini yükseltmek için) onu musibete uğratır."
"Bir Müslüman küçük bir dikenin veya ondan daha büyüğünün acısına maruz kalırsa Allah bu yüzden o Müslüman'ın yaptığı kötülükleri örter, Ağacın yaprakları döküldüğü gibi o Müslüman'ın günahları da öyle dökülür." (Riyazü's-Salihîn, 1/25-39)
Sabır, Allah'a tevekkülü, azmi, sağlam iradeyi ve kesin kararı gerektirir. Maddi ve manevi her türlü başarısını temelinde sabır taşı yatmaktadır. Onun içindir ki her türlü kurtuluşun anahtarı sabırdır. Sabreden zaferi elde eder.
Alimlerimiz kitaplarında üç türlü sabırdan bahsederler:
1. Mâsiyete (günahlara) karşı sabır: Mümin, günahların her türlü kışkırtıcı cazibesine karşı sabır gösterir ve günahlara girmemeye çalışır.
2. Musibete karşı sabır: Bu çeşit sabır, dünya hayatında başa gelen her türlü maddi manevi musibet ve belalara karşı yapılan sabırdır.
3. İbadet üzerine sabır: İbadetlerin zahiri olarak kişiye bir ağırlığı vardır.
Her gün beş vakit namaz kılmak, kış günlerinde soğuk suyla abdest almak, oruç tutmak gibi. Mümin bunlara karşı da sabır göstermeli ve cenneti kazanmalıdır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.