İnsan sahibini tanımazsa, bulmazsa...
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
Kat’iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, iman-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âli mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en sâfi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir.
Evet, bütün hakikî saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve sâfi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenâb-ı Hakkı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra, esrara, ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakikî tanımayan, sevmeyen, nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama mânen ve maddeten müptelâ olur.
Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta, sahipsiz, hâmisiz bir surette, âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder?
İşte bu âvâre nev-i beşer içinde, bu perişan, fâni dünyada, insan sahibini tanımazsa, mâlikini bulmazsa, ne kadar biçare sergerdan olduğunu herkes anlar. Eğer sahibini bulsa, mâlikini tanısa, o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur. (Mektubat, Yirminci Mektup)
Bediüzzaman Said Nursî
SÖZLÜK:
âlâm : elemler, acılar, sıkıntılar
âli : yüksek
âvâre : serseri
bilfiil : fiilen, uygulamaya konulmuş
bilkuvve : potansiyel olarak
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cin ve ins : cinler ve insanlar
envâr : nurlar
esrar : sırlar
evham : vehimler, kuruntular
fâni : gelip geçici
fıtrat : yaratılış
hâlis : katıksız, saf
hâmi : koruyucu
hilkat : yaratılış
iltica : sığınma
iman-ı billâh : Allah’a iman
istinad : dayanma
kalb-i insan : insan kalbi
kat’iyen : kesinlikle
kudret : İlâhî güç ve iktidar
lezzet-i ruhaniye : ruhen alınan lezzet
mâlik : sahip
marifetullah : Allah’ı tanıma
mazhar : erişme, nail olma
muhabbetullah : Allah sevgisi
mukaddime : başlangıç, giriş
müptelâ : düşkün, bağımlı
nev-i beşer : insanlık
nihayetsiz : sonsuz
rahmet : İlâhî şefkat ve merhamet
ruh-u beşer : insan ruhu
semeresiz : meyvesiz, sonuçsuz
sergerdan : şaşkın, başıboş
sürur : sevinç
şekavet : mutsuzluk
tenezzühgâh : gezinti yeri
ticaretgâh : alışveriş yeri
vahşetgâh : ürkütücü yer