İntihar edecekmiş

Çalıştığım Emlak Ofisinde işim icabı sık sık Tapu Sicile uğruyordum. Satılan dairelerin evraklarını satış işlemini yapacak memura teslim ediyor, bu münasebetle bütün memurlarla tanışma fırsatı buluyor ve sohbetler ediyordum.
Bunu hizmete çevirmek amacıyla memurların bazısına küçük risaleler hediye ediyordum.

İşte yine böyle bir satış işi için gittiğim Karşıyaka Tapu Sicil Memurluğunda Müdürün havale ettiği evrakları bir bayan memure ile hazırlıyorduk.
Bayan memurenin durgun ve moralinin de çok bozuk olduğunu fark etmiştim.
Kendi duyacağı şekilde “neyin var? Hasta mısın? Çok üzgün görünüyorsun?” dedim. “Cezmi abi babam çok hasta onun için üzgünüm” dedi.

Bana bir hizmet kapısı açılmıştı. İşlemler uzun süreceğinden hayli zamanım da vardı.
Önce geçmiş olsun dileklerimi belirterek, hastalığın veriliş hikmetlerini, mülk sahibinin Allah olduğunu, O’nun mülkünde istediği gibi tasarruf edeceğini, O’nun Hikmet ve Rahmetinin sonsuz olduğunu, hikmetine itimat etmenin gerektiğini belirttim

Yine devamla, ecelin bir olup değişmediğini hayatı bir takdirle verenin yine bir takdirle hayata nihayet verdiğini… Bu âlemde dikkatli bir bakışla bakıldığında hiçbir şeyin başıboş olmadığını, tavuğun vazifesi yumurta yapmak, ineğin vazifesi süt fabrikası gibi süt vermek, ağacın vazifesi meyve vermek, arının vazifesi bal yapmak ve sair her şeyin böyle vazifedar memurlar olduklarını anlatmaya çalıştım.

Bizlerin de başıboş olmadığımızı bu dünyaya bir vazife için geldiğimizi, insana düşen en büyük vazifenin akıllı ve şuurlu olduğu için kendisini bu dünyaya gönderen ve kâinatı istifadesine veren Rabbini bulmak O’nu tanımak ve O’na kulluk etmek olduğunu bu inançla bu bakışla bu dünya hayatında gerçek mutluluğu, rahatı yakalayabileceğini anlattım.

Yine devamla; Ölümün hiçlik yokluk olmadığını, ehli iman için saadet-i ebediyyenin başlangıcı olduğunu, bir mekân değişikliği olduğunu, Kur’anın getirdiği Ebedi saadet müjdesi ile ve iman gözlüğüyle bakıldığında insanın çok rahatladığını, teselli bulduğunu İslamiyetin ve imanın nimet olduğunu anlatmaya çalıştım. Bunlara benzer daha bir çok şeyler anlattım ve kendisine hanımlar rehberi ile bir iki risale hediye edip ayrıldım.

Ayrılırken konuşmalarımdan dolayı çok rahatladığını moralinin düzeldiğini ve çok teşekkür ettiğini belirtmişti.
Bir iki gün sonra işlemleri bitirmek üzere Tapu Sicile tekrar gittim. Bayan memurenin yanına vardığımda, beni güler yüzle ve büyük bir sevinçle ayakta karşıladı ve yanındaki sandalyeye oturttu sadece benim duyacağım şekilde, “abi sana anlatacaklarım var” dedi.

Beni de heyecanlandırdı. Kendi kendime, verdiğim kitapları okudu her halde istifade ettiğini söyleyecek. Baktım heyecanla konuşmaya başladı.
“Cezmi abi siz evvelki gün geldiğinizde moralim çok bozuktu, siz bana nasihat ettiniz ve bana kitap hediye ettiniz. Konuşmalarınızın çok etkisinde kaldım. Ben o kitapları okudum ve size babamın hasta olduğunu söylemiştim, ama asıl üzüntü kaynağım o değil başkaydı.”

Ve beni şok eden şu cümleler ağzından dökülmeye başladı.
“Hocam ben geldiğiniz günün akşamı intihar edecektim. Siz geldiğinizde intihara kararı vermiş ve akşamın gelmesini bekliyordum. Kocamın beni aldattığını öğrenmiştim. Ben de buna dayanamayacağımı düşünerek o akşam intihar etmeyi düşünüyordum. Sizi bana Allah gönderdi. Benim hayatımı kurtardınız. Farkında olmadan. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Allah razı olsun.”

Bende çok duygulanmıştım, gerçektende bir hayat kurtarmış mıydım? Bayan memur öyle diyordu.
Risale-i Nurdan aldığımız ders yerinde ve zamanında, üşenmeden, ketüm davranmadan ihtiyaç sahibine anlatıldığında demek hayat kurtarıyor.

Erbabı bilir. Risale-i Nurlardan bir cümle söylendiğinde aklı başında olan insanların dikkatini çektiğini ve bir daha aynı cümleyi tekrarlatmak istediklerine şahit olmuşlardır
Risale-i Nurların cümlelerinin çok insanların gecesini gündüze çevirerek aydınlattığını ve kibrit gibi istidatları tutuşturduğunu görmüşsünüzdür.

Silik, karanlık, anlamsız ve ruhsuz konuşma ve kelimelerin yanında, ruha hayat veren, insana nefes aldıran, âlemin zülumatını dağıtan, Kur’an’ın feyzini veren, Risale-i Nurların derslerinin kıymetini bir derece daha anlamış ve Cenab-ı Hakka hadsiz şükretmiştim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum