İslam sanatının her deseninde ayrı mana var
Desenlerde saklı olan bilgiyi batılı matematikçiler ancak 500 sene sonra keşfedebilmişlerdi.
Bizim basit dekorasyon unsuru olarak gördüğümüz desenlerde saklı olan bilgiyi batılı matematikçiler ancak 500 sene sonra keşfedebilmişlerdi. Önceleri sadece pergel ve cetvelle yapıldığı sanılan bu desenlerin anlamı ve öyküsü ise çok farklıydı.
2005 yılında Amerikalı fizik doktora öğrencisi Peter J. Lu adlı genç Özbekistan’ı ziyaret etti. Buhara’da 15. yüzyıldan kalma medresesinin duvarlarındaki desenlerin geometrik yapısı dikkatini çekince Lu, konuyu araştırmaya başladı. İlk anda basit gibi görünen desenler yüksek bir matematik bilgisi gerektiriyordu. İngiliz bilim adamı Sir Roger Penrose’un adıyla anılan Penrose desenleri ile büyük bir benzerlik gösteriyorlardı. 70’li yıllarda Penrose’un İslam dünyasındaki örneklerinden habersiz olarak geliştirdiği sonsuza kadar uzayabilen geometrik desenlerinde, 5 ve 10 kenarlı şekiller düzensiz ve çok büyük aralıklarla birbirini takip ediyordu.
Geometrik desenler
Lu araştırmalarına devam etti. Isfahan’daki Darb-ı İmam Türbesi’nin girişindeki çini desenlerinde, Bursa Yeşil Camii’nde de aynı türden geometrik desenlere rastladı. Harvard’da hoca olduktan sonra Princeton Üniversitesi’nden meslektaşı Paul Steinhardt ile konu üzerinde bir makale yayınladı. Bu makale ile medyanın gündemine giren konu geniş yankı buldu.
Bizim basit dekorasyon unsuru olarak gördüğümüz desenlerde saklı olan bilgiyi batılı matematikçiler ancak 500 sene sonra keşfedebilmişlerdi. Önceleri müslüman sanatçıların çinilerdeki bu şekilleri sadece pergel ve cetvelle yaptıkları sanılıyordu. Ancak bu iki ABD’li bilim adamı, inceledikleri yapılarda “kristal benzeri geometri” denilen ve düzensiz aralıklarla kendini tekrar eden sistemin kullanıldığını tespit ettiler. Basit görünen ancak hayli karmaşık olan bu düzeni dev ölçekli düzlemlerde kullanmak ise çok büyük bir matematik bilgisi gerektiriyor.
Buhara ve Semerkant’ta ilk örnekleri görülen daha sonra en muhteşem boyutuna Bursa Yeşil Camii’nde (1424) ulaşan bu süslemelerin benzerlerine Tercan’daki Selçuklu Mama Hatun Türbesinde (yak. 1200), Bağdat’taki Abbasi Muntasıriye Medresesi’nde (1234), İran-Sultaniye’deki İlhanlı Olcaytu Türbesinde (1304), Hindistan Agra’da Moğol İmadüddevle Türbesinde (1622) rastlanabiliyor.
Merkezi bir desenin etrafında onun merkezden yayılan ışınlarını takip ederek tekrarlanan desenler kümesi, tevhid inancının şekle dönüşmüş halidir. Bu süslemelerle dolu mimari bir çevrede yetişen insanlar tevhidi, bir merkeze bağlı olmayı, teslimiyet ve ahenk hissini geometrik ve görsel olarak alır ve öğrenirler. Bu bakımından süsleme sadece bir göz zevki değil bir eğitim biçimidir de.
Süsleme sanatında geometri
İslam sanatında arabesk ve geometrik desenler süsleme maksadıyla yapılarda sıkça kullanılan unsurlardır. Ancak bunların tasavvufi manası da vardır. Bu konuya Sufi adlı eserinde değinen Lale Bahtiyar, önemli bir kısmı Ahi teşkilatına veya bir tarikata bağlı ustaların eserleriyle gelişen bir İslam tezyinatından bahseder. Bu açıdan bakıldığında her bir desen türünün bir anlamı vardır. Birbiri içine geçen kıvrımlar halinde bitki veya soyut motiflerden müteşekkil ilk planda düzensiz görünen desen türü olan arabesk, insanın gelgitlerle dolu iç dünyasında “hallere” tekabül eder. Haller geçicidir, bir parlar ve yok olurlar. Öte yandan “makamlar” ise manevi yolculukta kat edilen merhaleleri ifade eder ve daha sabit bir yapı arz ederler. Bu bakımdan da süsleme sanatında geometrik desenlerle ifade edilirler.
İslam sanatının şaheserlerinden olan Bursa Yeşil Camii, iç çini süslemeleri ile ayrı bir yere sahiptir. Yüzyıllardır olgunlaşarak gelen bir sanat zevkinin zirve noktasında bulunur. Yeşil camiinin hangi özelliğinden bahsedelim, her yönü ayrı bir ihtişam. Fevkalade mukarnaslı yaşmağı ile taç kapısı mermer oymacılığın güzel bir örneğidir. Dış cephede girişin iki yanında ikişer pencere ve bunların arasında birer dış mihrap bulunur. Bunlarda da çok ince taş işçiliği görülür. Caminin büyük bölümü, iç duvarlar, tavanlar, mahfiller ve geçiş eyvanları tümüyle çiniyle kaplıdır. Camideki çini işçiliği en mükemmel olan alanlarından biri de on metreden yüksek olan mihrabıdır. Çeşitli geometrik motiflerle çiçeklerin, sülüs ve kufi hatların yer aldığı mihrab, caminin önemli kısımlarındandır. Caminin pencere kapakları, devrin ahşap işçiliğinin güzel örneklerindendir.
Cami içinde güzel bir şadırvan vardır. Şadırvanın tek parçadan yapılmış fıskiyesi eşsiz inceliktedir. Gezgin Charles Texier (1802- 1871), bu yapının itirazsız, Bursa’nın belki de Osmanlı saltanatının en mükemmel eseri olduğunu söyler.
Star