Zihin için iki uğraş seçeneği var:

1- Ene/ego eksenli kendi etrafında dönme
2- Gaye-i hayal/Tasavvur/vizyon hedefe odaklanma

Birincisi, aklı/menfaatı/bireysel tercihleri/hazzı besler. Yaşam realitesine uygun bir süreç olduğu için normal ve beşeri hal gibi yorumlanıp bu mülahaza ile yanıltıcı gerekçelere sığınır.

İkincisi ise fıtratın kabul aralığında doğru hedeflerle odağına yerleştiği takdirde;
"Ben" yerine "Biz" demeyi ve yaşamayı öğrendikçe;
Akıl ve hikmet,
İhtisas ve istişare,
Marifet ve muhabbet kapıları açılır.

İNŞA zemini bu şekilde yapılandırılırsa arkası gelir. Amacın ulviliği, hedefin tanımlılığı ve süreçlerin istikrarı ile birlikte tutarlı bir gidişat ve istikamet zuhur eder.

Bu zeminin üstüne temellendirici hakikat kavramları ve kabiliyetinin yeterlilik şartları yerleşmeli. Zihni zemin, akli temel ile birlikte meziyetlerini ve becerilerini bina edeceği, kolonlarını dikeceği bani olma vasfını kazanabilir.

Bir fikrin, muhayyilenin ve hareketin insan binasında kendine taşıyıcı/görev insanı/misyon bulması ile faaliyet ve lezzet, devamında inkişaf ve huzur ödülleri motive eder.

Aksiyon insanın motorize gücü/enerjisi, motive eden tahrik ve hareket kaynağı şevktir.

Şevk ise, inanmanın ve gereği ile yaşayıp yaşatmanın ruhtan beslenen feyz dinamiğidir.

Zeminini, temelini ve binasını kendi ruh atlasına/arsasına emekle diken insanın dava şuuru, o mekanın misafirlerine ve davet ettiği sevdiklerine/yoldaşlarına her daimi iyi davranır, sever ve hizmet eder.

Biz/nahnü penceresi, dere suyunun nehire akma girişimidir. İhlas havuzunda buzu eritme mahviyetidir. Nefsin menfiliğini "mahv etme" iradesidir.

Fikir binasını dikenlerin zemini nefsin fay hatlarından uzak inşa edildikçe, kalem/mertek/sütun gibi dik duruşu, kolon gibi hamal yüklü, yükün altına girme civanmertliği ve metaneti de artar.

Dava yükünü taşıyabilme mukavemeti, tesanüt kuvvetine isnat ile mesnedini bulur. Yolu kapatacak çakıl ve toprak kaymasına karşı da istinat duvarlarını örer.

İstinat duvarları, kaymaya karşı geniş tabanlı bir şekilde yapılır. Duvar, derin temeli ile direncini ortaya koyarken, yukarıya doğru yükseldikçe incelir.

İsnat duvarları, mesnetleri ve sabiteleri ile akl-ı selim olursa, hakikate sabitlenirse, ilim ve istişare ile ehlince ehilleşen akıllı binanın sakinleri de sükun eder.

Vicdanında iskan eder. Meskun mahal cazibesi ile kalbleri cezb eder. Ruhun kulübesi olan bina/beden ve ödedikleri bedel, ahirete ihraç ettikleri ürün/hayır/sevap olarak saadet-i ebediye bilançolarına aktarılır. Ruh bedenle vedalaşınca, dünya sonrası yeni mekanı berzaha taşınır.

Ebedinin sadık dostu ebedi yolculuğuna böyle devam eder. Ezelden ebede, ebedden ebedül abada...