İyilik edenlerin mükâfâtı ise, işte budur!
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Mâide Sûresi 82.-85. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
82- Îmân edenlere düşmanlık cihetiyle insanların en şiddetlisi (olarak), elbette yahudileri ve (Allah’a) ortak koşanları bulacaksın! Îmân edenlere sevgi cihetiyle onların en yakını (olarak) da, elbette “Doğrusu biz hristiyanız!” diyenleri bulacaksın!(1) Bu, şübhesiz onların içinde âlimlerin ve (ibâdet ehli) râhiblerin bulunması ve gerçekten onların (hakka tâbi‘ olmakta yahudi ve dinsizlere nisbetle) kibirlenmemelerindendir.
83- Hem (o bir kısım âlim ve râhiblerin) peygambere indirileni (Kur’ân’ı) dinledikleri zaman, (esâsen âşinâ olup) tanıdıkları bu haktan dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün! “Rabbimiz! Îmân ettik, artık bizi (hakka) şâhid olanlarla berâber yaz!” derler.
84- “Zâten biz, Rabbimizin bizi sâlihler zümresiyle berâber (Cennete) koymasını ümîd ederken, neden Allah’a ve bize gelen hakka îmân etmeyelim?”
85- (Bu) söylediklerinden dolayı Allah da, onları altlarından nehirler akan Cennetlerle mükâfâtlandırdı; (onlar) orada ebedî olarak kalıcıdırlar. İyilik edenlerin mükâfâtı ise, işte budur!
---
(1)Bu âyetin, Habeş hükümdârı Necâşî’nin gönderdiği hey’et hakkında indirildiği rivâyet edilmiştir. Resûl-i Ekrem (asm) onlara Yâsîn Sûresi’ni okumuş, onlar da ağlayarak Müslüman olmuşlardı ve: “Bu, Îsâya indirilen Kitâb’a ne kadar da benziyor!” demişlerdi.
Diğer bir rivâyete göre ise, Hz. Ali (ra)’ın kardeşi Ca‘fer bin Ebî Tâlib (ra), Habeşistan’a hicret ettiğinde Necâşî’nin huzûrunda Meryem Sûresi’ni okuyunca, Necâşî ve berâberindekiler hüngür hüngür ağlayarak İslâm dînini kabûl etmiş olduklarından dolayı bu âyet-i kerîme onlar hakkında indirilmiştir. (Celâleyn Şerhi, c. 2, 264)