Serdar Aslan'ın haberi
RİSALE HABER - ÖZEL

Körfez Eğitim ve Hizmet Vakfı tarafından yapılan külliyenin temel atma merasimi, 16 Mayıs 2015 Cumartesi günü yapıldı. Bediüzzaman Hazretlerinin yakın talebelerinden Hüsnü Bayram ve Said Özdemir ağabeylerin yanı sıra Risale-i Nur’un avukatlarından Gültekin Sarıgül ile kadim ağabeylerden Şerafeddin Kartal, Selahaddin Akyıl, Hafız Ali Mülayim, Yaşar Altaylı, Necmi İlgen de iştirak ettiği merasime Ege bölgesinden ve Van, Antep, Erzurum, Ankara, İstanbul, Kütahya, Denizli, Bitlis, Bingöl, Kayseri, Diyarbakır, Muğla gibi daha birçok illerden gelen Nur talebeleri de katıldı.

Diyarbakır’dan Hafız M. Emin Mülayim’in Kur’an tilaveti ile başlayan temel atma merasimi Körfez Eğitim ve Hizmet Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Ömer Özcan’ın açılış konuşmasıyla devam etti. Özcan, Vakfın hedef ve gayelerini anlattıktan sonra yapılacak olan bina hakkında bilgi verdi.

Bizde Sevgi var… Şefkat var… Muhabbet var… İlim var… İspat var… Islah var… Asayiş var…

Özcan, yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Körfez Eğitim ve Hizmet Vakfı olarak, Güzel İzmir’imize yeni bir hizmet külliyesi kazandırmanın heyecan ve sevinci içindeyiz. Her faaliyet bir ilk adımla başlar… Hayırlı bir hizmetin ilk adımı olan, temel atma merasiminde bizleri yalnız bırakmadınız. Hepinize vakfımız adına çok teşekkür ediyorum. 

Körfez Eğitim ve Hizmet Vakfı olarak amacımız;

Vatanını, devletini, milletini, dinini, insanını seven inançlı nesiller yetiştirmek, insanlara faydalı olmaktır. Sevgili Peygamberimiz (sav) “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanlarıdır” diyor. Bizler de –âcizane- insanlara hizmet etme aşkını taşıyanlar olarak, sevgili Peygamberimizin (sav) bu müjdesine, bu talimatına uyduk ve bilerek, isteyerek meşakkate talip olduk. İzmir’in göbeğine bir mum da biz yakalım dedik. Omuzlarımıza ağır bir yük alarak, yollara düşük ve işte karşınıza çıktık.

Muhterem Ağabeylerim, Sevgili misafirlerimiz,

Sırf Allah rızası için, başka hiçbir siyasi ve dünyevi gaye ve maksat taşımadan ihlâsla, samimiyetle, inançla başladık işlerimize. İlhamımızı; yüce kitabımız Kur’an’dan, sevgili Peygamberimizden ve asrımızı Allah, Kur’an ve Peygamber aşkıyla aydınlatan Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin derslerinden aldık.

Bizde tahrip yok… Bizde yıkmak yok… Bizde kırmak yok… Taassup yok… Dedikodu yok… İnsanları dışlamak yok…

Şunlar var bizde;

Sevgi var… Şefkat var… Muhabbet var… İlim var… İspat var… Islah var… Asayiş var… Hangi ırktan, hangi mezhepten, hangi dinden olursa olsun insanları dışlayarak değil, gönüllere girip kalpleri fethederek barış ve kardeşliği tesis etmek var bizde… Hülasa; Hz. Peygamberin duruş ve tarzı var bizde…

Şöyle soruyor büyük mütefekkir Bediüzzaman Said Nursi hazretleri:

“Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan garb cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taûn felâketi gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sârî illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak?” Cevabını kendisi veriyor Hz. Üstad;

Cevap farklıdır, müthiştir… En temel noktadan başlar tedaviye Bediüzzaman Hazretleri…

"Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahibsiz olamaz. Bir harf kâtibsiz olamaz.”

“Sivrisineğin gözünü halkeden, Güneş'i dahi o halketmiştir.”

“Pirenin midesini tanzim eden, Manzume-i Şemsiyeyi de o tanzim etmiştir.”

 “Karıncayı emirsiz, arıyı ya'subsuz bırakmayan kudret-i ezeliye; elbette beşeri nebisiz bırakmaz.”

“Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?”

İşte görüldüğü gibi;

Dünyayı saran buhranın çaresi; iman, ahlak, tefekkür ve şefkat duygularıyla donatılmış nesiller yetiştirmekten geçmektedir. Risale-i Nur’un dilinde de bu işaret vardır. Körfez Eğitim ve Hizmet Vakfı olarak bizim de hedefimiz işte budur… İnançlı, ahlaklı gençler; hedef bu…

Bu hizmetin kıymetini bilelim, devam edelim, elimizden gitmesin

İzmir’in tanınmış simalarından (Çantacı) Necmi İlgen konuşmasında “Buraya gelmenizle biz şeref bulduk, teşrif ettiniz değil, müşerref ettiniz. Böyle güzel bir manzara, böyle güzel bir niyet başlangıcında beraber olmak fevkalade bir şey... Böyle bir asırda böyle bir cemaatle beraber olmak fevkalade bir şeydir. Bize bu hizmeti nasip eden Allah’tır. Kıymetini bilelim, devam edelim ki elimizden gitmesin” dedi.

Afakîleşmemek lazım, işin özünü yaşamak icap eder

Risale-i Nur’un binler davalarına girmiş Av. Gültekin Sarıgül’ün de kısa bir konuşma yaptığı merasimde Sarıgül şunları kaydetti:

“İzmir’in mazideki hizmet durumunu yaşayan bir kardeşinizim. 70’li yıllarda iki katlı bir dersane ile başlamıştı bu hizmet. O zaman 20-30 kişi ancak gelirdi derslere. Bir tek dersane vardı. Zaman birçok şeyleri beraberinde getiriyor. Risale-i Nur hizmetleri şimdi çok genişledi. Dersanelerdeki hizmetler keyfiyete uygun şekilde yapıldığı takdirde Allah’ın izniyle çok güzel neticeler alınabilir. Risale-i Nur’u okumak elbette esastır. Okuduklarımızı yaşamak da üssül esastır. İzmir’e böyle geniş bir dersanenin temelini atmaya Allah nasip etti. Allah kardeşlerimizi muvaffak etsin. Bunun muhtevasını Risale-i Nur ölçülerine uygun, hizmet tarzını devam ettirmek lazım. Burada Nur’a hadim olacak gençler yetiştirmek şart. Afakîleşmemek lazım, işin özünü yaşamak icap eder. Bu binada inşallah mükemmel bir şekilde hizmet ehli kardeşlerimiz yetişir. Bu hususta âcizane Allah’a dua ediyorum. Yapılmasında da Allah kolaylıklar ihsan eder inşallah.”

Duyduğum zaman çok sevindim

Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin talebelerinden Said Özdemir ağabey, külliye projesini duyduğunda çok sevindiğini belirterek şunları söyledi:

“Bu güzel, bu muazzam hizmet şevkiyle yüzler, binler talebelerin yetişmesine vesile olacak olan bu projeyi yerine getirmek isteyen kardeşlerimizi tebrik ediyorum. Allah bu hizmete bir an evvel muvaffak kılsın. Duyduğum zaman çok sevindim. İnşallah burada binler talebe yetişecek, dünyanın her tarafına bu hakikatleri yetiştirecekler. Onun için İzmirli kardeşlerimizi tebrik ediyorum, takdir ediyorum. Allah muvaffak kılsın.”

Said Özdemir ağabey konuşmasının ardından Hz. Üstadın dualarından iktibasla külliye ve yapılacak hizmetler için dua etti.

Merasim Hafız Ali Mülayim ağabey tarafından okunan Kur’an-ı Kerim tilaveti ardından kesilen kurbanlarla sona erdi.