Müsbet Batı Uyanıyor

İseviliğin hakiki dininden feyiz alan, insanlığa faydalı sanatları, adalet ve hakkaniyeti gözeten müsbet Batılıların, İsrailli vahşilerin insanlık dışı katliamları sonucunda vicdanları harekete geçti, hatta bütün insanlığı ayağa kaldırdı.

Mimsiz medeniyetin alçaklığı, zulmü, sefahat ve dalaleti, vicdan sahibi insanları hakikat arayışına itmektedir. Bu da ister istemez bütün insanlığın iki cihan saadetine medar olan İslamın adalet ve huzur kokan esaslarını ön plana çıkarmaktadır.

Servet ve kudret açısından kendisini dev aynasında gören, aldatıcı, yüksek bir deha olduğunu tevehhüm eden devletsiz ve merhametsiz devletlerin, kalpleri karıştıran nefsânîliklerinden, insanı şeytanlaştıran ve ruhları köleleştiren desîselerinden insanlık artık bıkmış usanmıştır.

Yeryüzündeki nimetlere, sahipsiz ganimetler gibi çullanan ve gasp eden bu mütecaviz güçler, menfaatleri uğruna masum insanları katletmekten hiç çekinmemektedirler. Her şeyi maddede arayanların gözleri kördür. Kene gibi sömürmelerine müsaade edilirse görüyorlar, en ufak bir başını kaldırıp hakkını arayan olursa görmüyorlar, hemen yok etmeye çalışıyorlar. Çatışma en sevdikleri şeydir. Çatışma yoksa bile, her türlü ayrılıkçı unsurları kullanarak çatışma çıkarıyorlar.

Sırf hevâ ve nefislerine çalışan bu medeniyetsizlerin, içlerini dışlarına bir çevirebilsek, çoğunun kurt, ayı, yılan, domuz ve maymun suretlerinde oldukları anlaşılır. Davranış biçimleri bunu gösteriyor. Dış görünüşleri medeni, lakin içleri, vahşî hayvanlarla dolu.

Bu sefih medeniyet, insanlığa israf ve sefahatten, huzursuzluktan, fakirlikten ve zulümden başka bir şey vermemiştir. Bu nedenle insanlık hakka dayanan adaletli bir düzeni şiddetle aramaktadır. Aksi halde bütün insanlık helâkete ve felakete adım adım sürüklenmektedir.

Üçüncü dünya savaşının çıkması demek, milyarlarca insanın ölmesi, medeniyet namına kazanılmış olan bütün güzelliklerin yok edilmesi, yeryüzünün çöle dönmesi demektedir.

Kur’an medeniyeti, menfaat yerine güzel ahlakı, doğruluğu, nefsi gemlemeyi, kardeşliği, yardımlaşmayı, muhabbeti, kaynaşmayı, ruhu tekâmül ettirmeyi ve Allah’ın rızasını gözetmeyi emrediyor.

Dünya nimetleri, açgözlüler tarafından kıyasıya paylaşılmaya çalışılıyor. Halbuki herkes hakkına razı olsa, kanaatle dünya hepimize yeter de artar bile. Kur’an’ın sunduğu esaslar, uygulandığı takdirde, umumî barışı sağladığı gibi dünyayı cennete çevirir.

Bu canavarlaşmış mimsiz ve menfi medeniyete karşı sadece Müslümanların değil, vicdan sahibi bütün insanların, ittifak içinde olması, dünyanın ve insanlığın geleceği açısından çok önemlidir.

İnsanlardaki hakkaniyete dayalı Müslim sıfatların ittifakı, bütün insanlık için büyük bir kuvvete dönüşecektir.

Müslümanlar bugün, gayr-ı müslim sıfatlarının cezasını, çok ağır bir şekilde çekmektedirler.

Ümitvar olmak, Allah’tan ümidi kesmemek en büyük dayanağımız. Gayret ise kamçımız.

“Evet, ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır!” (Said Nursi, Sünuhat, s. 313)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum