Mısırlıların üzüntülerini ve korkularını paylaştığımız gibi, sevinçlerini ve bu sevinçleri döktükleri fıkraları da paylaşalım istedim.

İşte bir kaç fıkra:

25 Ocak’tan 11 Ocak’a kadar onsekiz gün boyunca, milyonlarca Müslümanın gözü ve kulağı Mısır’da idi. Mısırlılarla beraber bizlerde ekran başında dehşet ve korku dolu anlar yaşadık. Gördüğümüz acı manzaralar karşısında göz yaşlarımızı tutamadık. İslâmın zeki mahdumu olan 80 milyonluk Mısır, asla bu hallere düşmemeliydi. Tarihte, yüzyıllar boyunca Arap Yarımadasını besleyen Mısır, bu gün “Eti koklamak dahi yeter!” diye pankartlar asan fakir insanların yaşadığı bir ülke olmamalıydı. Tabiatlarında nüktedanlık olan, konuşkan, sabırlı ve cömert Mısır halkı, göğüsleri parçalanırcasına “Sabrımız taştı artık!” diye sloganlar atarak Kahire Meydanlarında sabahlamamalıydı; ama oldu.
Ne yapalım: “Kader böyle istedi; vardır bir hayır elbette” deyip teslim oluyoruz.

Mısırlılar; Mübarek rejimini devirerek, sivil yönetim, sosyal adâlet, düşünce ifadesi ve inanç özgürlüğünün esas olduğu “Demokrasi” yolunda ilk adımı attılar. Bir şeyi yıkmak yapmaktan daha kolaydır. Bu yüzden, demokrasi yolu engellerle dolu olan çok uzun bir yoldur. Bu yolu katetmek için kuvvetli bir nefes lâzım. Mısırlılar, sabır ve sağ duyuya sarılıp bunu da başaracaklar İnşaallah.
Gençlerin başlattığı hürriyet devriminin sembolü olan Kahire Tahrir Meydanında; uhuvvet, yardımlaşma, vatan aşkı, ihlâsla hareket eden cemaat örneği en güzel şekilde sergilendi.

Meydanda bulunan san'atçılar ellerinde gitar, “Bilâdi, bilâdi, bilâdi; leke hubbi ve füâdi (Memleketim, memleketim, memleketim; sanadır sevgim ve yüreğim) marşını ve Ümmü Gülsüm’ün “İnna Şa’bun; lâ na’rifu müstehîle (Biz imkânsızı tanımayan bir milletiz) şarkısını söyleyerek yüzbinleri coşturdular. Karikatüristler; elde kalem, yaşanan olayları anında karikatürlere aktardılar. Ekranlardan,  Tahrir Meydanı kaldırım kenarlarının bir galeriye dönüştürüldüğünü gördük. Çizilen karikatürler ve resimler; yazılan fıkralar  ve şiirler; yerlere ve sac levhalar üzerine serilmişti. Mısır’da, içeriği “Hürriyet” olan yeni bir edebiyatın doğduğuna şahit oluyoruz. Halk arasında da sözlü olarak “Mübarek sonrası fıkraları” dolaşıyor ve bu fıkralar internet ortamında hızla yayılıyor.

1- Arap Liderlerinin yeni selâmı: “Essevra aleyküm!” (Devrim üzerinize olsun)
2- Arap Birliği Teşkilâtının gelecek toplantısı yeni liderlerin tanışma toplantısı olacak.
(Bu fıkra, Zeynelabidin bin Ali ve Hüsnü Mübarek'ten sonra başka Arap liderlerinin de devrileceğine ve yerlerine yeni başkanlar geleceğine işaret ediyor)
3- Şeytan 3 milyon Mısırlının Kahire meydanlarında cemaat namazı kıldıklarını görünce, “Allah evini başına yıksın ey Mübarek! Ben tam 30 yıldır bu milleti dalâlete düşürmek için çalışıp duruyorum. Sen yapmış olduğun bu yüzkarası amellerle onların cemaatle namaz kılmalarını sağladın” der ve meydandaki protestocularla beraber elini havaya kaldırıp “Yaskut! Yaskut Hüsnü Mübarek (Yıkılsın! Yıkılsın Hüsnü Mübarek)” diye slogan atar.
4- Hüsnü Mübarek’e değişim hakkındaki görüşlerini sordular. O da “Değişim sünnetullahtandır” diye cevap verir. Bunun üzerine “Efendim siz değişmeyecek misiniz?” diye sorarlar. “Ben sünnet değil, farzım!” der.
5- Mübarek ölünce Cemal Abdunnasır ve Enver Sedat’ın yanına gider. Abdunnasır’a “Sen buraya nasıl geldin?” diye sorar.
Abdunnasır, “Beni zehirlediler!” der.
Dönüp Sedat’a sorar. “Peki sen nasıl geldin?”
Sedat: “Beni de kurşunladılar!” der.
Bu sefer onlar sorarlar: “Peki sen nasıl geldin?”
Mübarek: “Ben de Facebook kurbanıyım!” diye cevap verir.
6- Mübarek azl olmadan önce şöyle bir iş ilânı verir: “Eski Başkan iş arıyor. Tecrübeleri: Çok katlı opera binası ve azılı hapishaneler inşaasını başarıyla tamamlamıştır.”
7- Duyuru: Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, yarı dönem imtihanları tecil edilmiştir. Sebep olarak ise şu not düşülmüş: Rejim düşmüştür. Kalkıp ders çalışması için zamana ihtiyaç var!

Yeni Asya