Kainatın önleyici hekimleri, akbabalar
Leşle beşlendiği için kötü imajı olan akbabalar hakkındaki gerçek hiç de böyle değil. Aslında türlü hastalıkların nedeni olan leşleri temizleyerek bir tür önleyici hekimlik yapıyor
Leşle beslenmelerinden dolayı hep ölümle ve hoş olmayan yakıştırmalarla tanınmıştır akbabalar. Zayıflıktan ölmek üzere olan Afrikalı bir çocuğun başında bekleyen akbaba fotoğrafıyla kötü imajı hemen hemen hepimizin beynine kazınmıştır. Oysa gerçek fotoğraf hiç de göründüğü gibi değil. Tarih öncesinden günümüze kadar ulaşan bu ‘dinozorların’ sayıları her geçen gün azalıyor. Bizlerin yaşam biçimi nedeniyle hızla yok oluyorlar ve bu defa izleyen insanlık.
Avrupa ve Türkiye’de dört tür akbaba yaşıyor. İstisnai bir güzelliğe ve zenginliğe sahip Anadolu’da bu türlerin tamamı görülebiliyor. Kızıl, kara, sakallı ve küçük akbaba isimleriyle anılan bu tarih öncesi canlılar büyük bir koordinasyonla adeta kainatın çöpçülüğünü yapıyorlar. Türlü hastalıkların nedeni olabilecek leşleri temizleyerek önleyici hekimlik yapıyorlar.
Görev şöyle işliyor: Önce bir leşin başına kara veya kızıl akbaba geliyor. Kara akbaba daha dominant olduğu için genellikle önceliği o alıyor. Kovboy filmlerinde de gördüğümüz boynu çıplak kara akbaba, sert ve güçlü gagasıyla leşin derisini yırtarak sert dokuları ve kasları midyeye indiriyor. Ardından ziyafetin başına gelen kızıl akbaba yine sert ve güçlü gagasıyla iç organları yiyor. Sakallı akbaba kemiklerin hakkından geliyor. Son olarak leşe yaklaşan, ailenin küçüğü küçük akbaba oluyor. Geriye kalan ne varsa yemek ona düşüyor.
Küçük akbaba dünyanın en küçük akbabası. Aslında küçük olduğundan değil, kanat açıklığı 1.7 metreye kadar çıkabilir; neredeyse uzun boylu bir insan kadar. Fakat 3 metrelik dev kara akbaba gibi türevlerinin yanında küçük kalıyor.
50 yılda yarıdan fazlası yok oldu
Küçük akbaba, IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) tarafından ‘Tehlike altında’ (Endangered) statüsüne yerleştirilmiş bir akbaba türü. Son 50 yıl içinde Avrupa’da ve Hindistan’da yaşayan akbabaların yarısından fazlası yok oldu. İzinsiz avcılık, zehirlenme ve yaşadıkları tabii alanlara insan emelleri uğruna zarar verilmesi bu hızlı yok oluşun sebeplerinden sadece bazıları. Dünya Kuşları Koruma Birliği’ne (Birdlife international) göre Türkiye, küçük akbaba Avrupa popülasyonunun neredeyse yarısını barındırıyor.
Ankara’nın Beypazarı ilçesi ise nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan küçük akbabalar için en önemli üreme ve beslenme alanı. Bembeyaz kanatları ve altın sarısı başıyla Beypazarı semalarında bahardan itibaren daireler çizerek uçmaya başlayan küçük akbabalar, Beypazarlılar tarafından ‘Beypazarı’nın martısı’ olarak adlandırılıyor.
Diğer akbabalardan farklı olarak küçük akbabalar sadece hayvan leşiyle değil pek çok farklı artıkla beslenebiliyor. Bu nedenle yaşadıkları alanlardaki çöplükler onlar için aynı zamanda önemli besin kaynakları. Beypazarı çöplüğü, her ne kadar biz insanlar çok hoşlanmasak da, küçük akbabalar için çok önemli ve Beypazarı’nda bu kadar bol bulunmalarının en önemli nedeni. Çöplüğün devamlılığı ve bu sırada kontrol altında tutulması ve zehirli artıkların çöplüğe atılmasının engellenmesi, küçük akbabalar için hayati önemde.
‘Küçük akbaba çiftlerini gözledik’
Doğa Derneği Tür Sorumlusu Bilgecan Şen anlatıyor: “Küçük akbabalar ömürleri boyunca tekeşli yaşayabiliyorlar. Bu nedenle bir küçük akbaba çifti gördüğünüzde onun belirli bir bölgeyi seçtiğini ve bu bölgeyi savunarak oradaki uygun bir kayalığa yuva yaptığını söyleyebiliriz. 2010 yılının bahar ve yaz ayları boyunca Beypazarı çevresinde küçük akbaba çiftlerini aradık ve gözledik. Yaklaşık 400 kilometrekarelik bir alanda 37 çift bulduk. Bunların 19 tanesinin yuvasına ulaşabildik ve 17 tane yuvayı düzenli olarak gözledik. Bu 17 yuva, 28 yavru üretti. Üreme başarısı açısından oldukça iyi. Ayrıca Beypazarı çöplüğünde haftalık sayımlar gerçekleştirdik. Yiyeceğin bol olduğu günlerde ve yaz aylarında aynı anda 60 küçük akbabanın burayı kullanabildiğini gördük ve çöplüğün küçük akbabanın korunmasında önemli bir yer olduğunu belirledik. Henüz küçük akbabaya yönelik bir tehditle karşılaşmadık.”
Radikal