Kastamonu 75 yıl önce gerçekleşen tarihi anı yeniden yaşadı

Kastamonu 75 yıl önce gerçekleşen tarihi anı yeniden yaşadı

Kastamonu Belediyesi, Kastamonu Üniversitesi, Risale Akademi ve Kastamonu İlim Yayma Cemiyeti tarafından düzenlenen Kastamonu Lahikası Sempozyumu devam ediyor

Nuran Şahin ve Dursun Sivri’nin haberi
RİSALE HABER – ÖZEL

foto_galeri-002.gif

Kastamonu 75 yıl önce gerçekleşen tarihi anı tekrar canlı yaşadı. Kastamonu Lahikası Sempozyumu bugüne kadar gerçekleştirilen programlardan ayrı, farklı, özgün ve özel bir anlamlı olayın yaşanmasına vesile oldu.

Risale okuyan dinleyen veya uzaktan duyan çokların bildiği bir ders vardır.

Meyve Risalesinin Altıncı Meselesinin olay kahramanlarından o tarihte orta okul talebesi olan Abdullah Yeğin’in Bediüzzaman Said Nursi’yi ziyaretinde sordukları sual:

Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz…” diye başlayan dersi hatırlıyorsunuzdur.

Sempozyum Programı başlangıcı ve bahsi geçen hatıranın anlatıldığı safhaya kadar özet bilgi verelim sonra bahsi geçen tarihi anı anlatalım.

Kastamonu Belediyesi, Kastamonu Üniversitesi, İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şubesi ve Risale Akademinin müşterek düzenlediği, Kastamonu Lahikası Sempozyumu” Üniversitenin 3 Mart Konferans Salonunda yapılıyor.

Orhan Salcı hocanın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlandı. Üstad Bediüzzaman’ın akrabası Nur Hizmetleriyle vazifeli Sabri Okur’un Kastamonu Lahikasından birkaç mektup okuması, Risale Akademi’nin programa özel hazırladığı tanıtım filmi ile giriş yapıldı.

Kastamonu'nun mekanı ve özellikleri anlatılan tanıtım filmine geçildi. Kastamonu’nun maddi ve manevi atmosferinin Risale-i Nur hizmeti ve Said Nursi’nin hayatındaki öneminin anlatıldığı tanıtım filmi beğeniyle izlendi.

Daha önce Risale Akademi’nin Anadolu Ağabeyleri kapsamında Kastamonu’da düzenlediği programda konuşan Abdülkadir Badıllı abinin "Taşköprülü Sadık Bey benim kahramanım" şeklinde başlayan konuşması gösterildi.

Açış konferansı'nda Rotterdam İslam Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz "Arşiv belgeleri ışığında Bediüzzaman'ın Kastamonu hayatını" belgelerle sundu. Bediüzzaman Said Nursi'nin Kastamonu'ya sürgün hadisesinin; Bakanlar kurulu, cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ve bizzat İsmet İnönü'nün ilgilendiği kararla Üstad'ın hapse alındığı gün 25 Nisan 1935 tarihinde kararnamenin çıktığını, Üstad'ın 30 Eylül 1943 yılına kadar Kastamonu'da kaldığını belgelerle anlattı. Ayrıca, 6 Aralık 1938 'de Kastamonu'yu ilk ziyaretinde "önemli işler idaresi" ismiyle bir birim kurularak Said Nursi'yle mücadeleye! başladığını belgelerle sundu.

Bediüzzaman’ın Kastamonu hayatı ile ilgili yüzlerce belge elde etmiş. Resmi arşivlerden bulduklarından ve yayınlanmayan Kastamonu Lahikasına girebilecek mektuplardan bahsetti. 1936 da Kastamonu’ya gelen Bediüüzaman’ın cezası 1937 kalktığı halde uygulanmadığını dair bilgiler verdi. Oldukça yüksek perdeden heyecanlı konuşan Ahmet hoca daha elinde çok bilgi ve belge olduğunu 40 dakikaya ancak bunları sığdırabildim diye gelecek programlara havale etmiş oldu.

Akgündüz, Kastamonu Lahikası’nda da açık görülecek şekilde Bediüzzaman Said Nursi’nin muhalefet şekli üzerinde durdu. Akgündüz “İki farklı mühalefet var; birincisi ilmi ve fikri mühalefet, ikincisi siyasi ve isyana ve kuvvete dayanan mühalefet. Üstad hayatı boyunca birinciyi esas almış siyaseti men etmiştir” dedi.

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz konuşmasından bazı notlar şöyle:

Bediüzzaman Said Nursi, Kastamonu’ya gönderilmeden önce bizzat İsmet İnönü tarafından Kastamonu’da bir fitne hazırlanmıştır. Bediüzzaman lahikalarda hususen Kastamonu Lahikası’nda verdiği sosyal hayata yönelik içtimai prensiplerin istimal edilmesiyle o derin fitne başarısız olmuştur.

Kastamonu Lahikasının iki meyvesi vardır. Birincisi, ilmi ve fikri meyve( 27. Mektup, 3. , 4. , 6. Şualar, Ayetül Kübra gibi) İkincisi, fiili ve fiziki meyve (Mehmet Feyzi, Selahattin Çelebi, Çaycı Emin, Hüsnü Bayram, Abdullah Yeğin gibi)

Kastamonu Lahikası’nda külli hatta dünyayı ilgilendiren içtimai prensibleri vermesi açısından önemli bir eserdir.

AÇIŞ KONUŞMALARI

Protokol konuşmaları olarak İlim Yayma Cemiyeti Şube Başkanı Fatih Köse, Risale Akademi adına Dr. İsmail Benek, Rektör Prof. Doktor Seyit Aydın ve Belediye Başkanı Tahsin Babaş yaptılar.

Açış konuşmaları listesinde Bediüzzaman’ın hayattaki talebelerinden Mehmet Fırıncı, Said Özdemir ve Abdullah Yeğin ağabeyler vardı. Said Özdemir ağabey rahatsızlığı sebebiyle katılamadı video kaydından sesi yayınlandı.

İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şube Başkanı Fatih Köse; "İmanlı ve şuurlu gençlerin yetişmesi için iman, dava, gayemizin birlikteliğiyle başarılabilecegini"söyledi.

Risale Akademi Kurucu üyesi İsmail Benek; "Akgündüz'ün husumet yapan devlet adamlarının durumunu belgelendirmesi ve Üstadın tebessümü için bu belgeler önemlidir. Kader üstadı Kastamonuya göndermiştir. 75 yıl önce hayatı ve devam etmesi lahika mektuplarıyla ve bu sempozyumdaki gençlerden ve tebliğ çalışmalardan yeniden öğrenme başlayacaktır. Ehl-i iman nedir? Cemaat nedir?, Nasıl Olur? Devlet nedir? şifreleri veriliyor.

Lahikalar üzerinde Risale Akademi’nin çalışmaları Barla Lahikası’yla devam edecek. Kastamonu, masumiyetin ve dışlanmış yer olduğunu keşfettik ve Risale-i Nur böyle yerlere gelmiştir. Badıllı Ağabey’in kahramanı Taşköprülü Sadık Bey olduğunu, 40 yıllık yakın dostu Abdulah Yeğin ağabeyi değil de Sadık beyi ağlayarak anlatmasını bu çalışmalara başlayınca öğrendik.

Cemaatlerin şahsi manevisinin ve sistemin nasıl kurulacağını Kastamonu Lahikası mektuplarından öğreniyoruz.

"Aziz kıymettar, sadık ve sebatkâr kardeşlerim, Fihristeyi, taksimü'l-â'mâl tarzında mütesanid heyetinizin şahs-ı mânevîsine tevdiiniz çok güzeldir. Tam ve daimî bir üstad buldunuz. O mânevî üstad, bu âciz kardeşinizden çok yüksektir; daha bana ihtiyaç bırakmıyor.

"Ayrıca Kastamonu Lahikası’nda senaryo olacak sahneler çok vardır. hakiki senaryolarla hayata verelim. Kastamonu Lahikası müzakereleri 10 hafta sürdü, tekrar okumak ve öğrenci olmasının sürecini açmıştır." dedi.

Bediüzzaman talebelerinden Mehmet Fırıncı: " Akgündüz bey'e belgelerden dolayı teşekkür ediyorum. Bir adamın kıymeti himmeti nispetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başıyla küçük bir millettir.Bediüzzaman tek başına bir dünyadır. Himmetiyle II dünya savaşında  ızdırabını çeken ve şefkatini, merhametini göstermesi bizlere nasıl ders verildiğini Kastamonu Lahikallarında göstermiştir."

Bediüzzaman talebelerinden Abdullah Yeğin Ağabey hatıralarını aktarken duygusal anlar yaşandı. Abdulah Yeğin Ağabey babası öğretmenlik vazifesiyle geldiği Kastamonu’ya geldiklerini, babasının o zaman çocuklara gizli olarak Kur’an öğrettiği hatırasını ağlayarak anlattı. 1939 da orta okula kayıt olmuş. Çevreden duymuş ki Kastamonu’ya büyük bir âlim gelmiş.  Ancak yanına girmek yasakmış diye konuşuluyor. Rıfat isimli bir sınıf arkadaşı “bizim komşumuz” demiş. Çok iyi bir insan olduğunu bazı hizmetlerinde bulunduğunu anlatınca heyecanla kendisini götürmesini istemiş. Karakol karşısında sıkı tarassut altındaki Bediüüzzamanın evinin önüne tedirginlik içinde varmışlar. Kapının ipini çekip yukarı çıkıyorlar. Yerler kuru tahta, pencerelere perde yasak, bazı camları kırık eksik.

İsmini sorduğunda “Abdullah” deyince “Benim de Abdullah isimli bir ağabeyim vardı seni O’nun yerine kabul ediyorum” demiş.

İlk dersinin 13. Söz’ün ikinci Makamında “ölüm” bahisli bir ders yapıyor.

Meyve Risalesinin Altıncı Meselesinde geçen “Muallimlerimiz Allahtan bahsetmiyor……” şeklindeki ders müteakip ziyaretlerinde gerçekleşiyor.

Dile kolay 90 yaşındaki Abdullah Yeğin ağabeyin 75 yıl önce yaşadığı hatırayı o kadar canlı ve taze anlatıyor ki, tarihe tanıklık etmenin bundan daha orijinal şekli düşünülemez. Çok anlamlı ve duygulu anlar yaşandı. Hiçbir programda konuşmayan Abdullah Yeğin ağabey hilaf-ı âdet Risale-i Nur, İman hizmeti, Dünyada, Amerikada, İngilterede vs. bir çok Dünya ülkesinde dersanelerde derslerden Risale-i nur un okunmasından bahsederken gayet dinç, enerjik bir halde görünüyordu… Risale okuma ve hizmetin insanı canlı ve zinde tuttuğunu söylerken fiilen ispat ediyordu. “Risale-i Nur hem dünyayı hem ahireti sevdiriyor” diyordu.

Sanki canlı yayın değil 1940 lı yıllarda çekilmiş bir filmi mi seyrettik, zamanı durdurup o tarihe mi gittik acaip duygular yaşadık.

Bediüzzaman Eskişehir hapsinden çıkınca mecburi ikamete, polis karakolunda 3 ay kaldıktan sonra karakol karşısında emsali görülmemiş bir zulme maruz kalıyor. 8 yıl sonra bu sefer de Denizli’de Honaz ilçesinde meydana gelen provakatif bir olayla ilgisi olmadığı halde bu sefer de Denizli hapsine gönderiliyor.

Denizli Hapsinin ürünü Meyve Risalesi

Nerden nereye ?.... Elhamdülillah haza min fazlı…

Kastamonu Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın. "Üstad'ın Kastamonu'ya, milliyetçilik damarı yüksek olması dolayısıyla linç edilmesi için gönderilmiştir. Kastamonu halkı Anadolu halkı gibi dine saygılıdır. O yüzden dönemin derin planı burada işlememiş başarısız olmuştur” dedi.

Son olarak Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş; "Anadolu Ağabeyleri paneliyle başlayan program sempozyumla gerçekleşti. Bediüzzaman’ın İnebolu evi için onarım talimatı alarak restore çalışmalarına başlandığını ve Kastamonu’daki evin ziyaretlerde artış olduğunu buna uygun şekilde yeni çalışmalar yapıldığını belirtti.

Kastamonu Lahikası sempozyumu paralel oturumlar şeklinde devam ediyor.

foto_galeri-002.gif

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum