Kayserili aşık vatan hasretini türkülere döktü
Almanya macerası 1962'de başlayan Kayserili aşık Türköz, Avrupalı Türk işçilerin sorunlarını bestelere dökerek 80'den fazla plak çıkardı. Türköz'ün "Alamanya Alamanya" isimli eserinin yer aldığı plak 1 milyondan fazla satıldı.
İstanbul Sirkeci Garı'ndan 1962 yılında trenle Almanya'nın Köln kentine gelen birinci kuşak işçilerden 82 yaşındaki Metin Türköz, "Alamanya Alamanya, Türk gibi işçi bulaman ya" ismiyle çıkardığı plağın öyküsünü ve 57 yıllık göç hikayesini AA muhabirine anlattı.
Kayseri'nin Bünyan ilçesinde 1937'de doğan ve askerliğini Erzurum'da yapan Türköz, askerden döndükten sonra İstanbul'da iş ararken Almanya'ya işçi olarak müracaat ettiğini söyledi.
Türköz, "1962'de İşçi Bulma Kurumu bizleri Sirkeci tren garında topladı. Elimize birer paket, birer de bilet verdiler, 'Almanya'ya gitmeye hak kazandınız' dediler." ifadesini kullandı.
Üç gün, üç gece yolculuktan sonra Münih istasyonuna geldiklerini anlatan Türköz, "Yaklaşık bin 500 kişiydik. Bizi akşam garın büyük salonuna toplayıp çorba verdiler. Arkadaşlardan biri birden 'Yemeyin, domuz eti vardır içinde.' diye bağırdı. O an herkesin kaşığı birdenbire sofraya düştü ve artık kimse bir şey yemedi." diye konuştu.
"Gerekirse kaçıp gideceğim"
Türköz, Köln'deki tren istasyonunda mızıkalarla karşılandıklarını belirterek o gece üçer dörder kişilik odalara dağıldıklarını kaydetti.
Ford fabrikasında çalışmak üzere görevlendirildiklerini söyleyen Türköz, ertesi sabah tüm sağlık kontrollerinden geçmelerine rağmen tamamen soyularak yeniden sağlık muayenesinden geçirildiklerini dile getirdi.
Türköz, Almanya'ya tekniker olarak gelmesine karşın çalıştığı fabrikada normal işçilerle aynı işi yaparak meslek hayatına başladığını belirterek şöyle devam etti:
"Üç ay geçti, tercümana bana uygun iş vermelerini yoksa kağıtlarımı alıp işi bırakıp döneceğimi söyledim. Tercüman, kontratımız olduğunu, işi bırakamayacağımı söylese de 'Gerekirse kaçıp gideceğim.' dedim. Daha sonra beni üst kata çıkarıp elime ölçü aletleri vererek denemeye tabi tuttular. Ben de bu sınavı geçerek sertleştirme atölyesinden, bileme atölyesine terfi ettim."
"Alamanya Alamanya, Türk gibi işçi bulaman ya"
Türköz, burada çalışırken müzik hayatına bir "tesadüf" üzerine başladığını ifade ederek şunları söyledi:
"O dönem Ford fabrikasında 40 bin işçi çalışıyordu. Binalara astıkları ilanda Cumhuriyet bayramı şöleni olacağını, saz çalan, türkü söyleyen ya da monolog yapan varsa kendilerine müracaat etmelerini istiyorlardı. Türkiye'de amatör olarak saz çaldığımı bilen oda arkadaşımın ısrarıyla sazımı alıp gittim. Yaklaşık bin 500 kişinin olduğu salonda ilk kez ve aniden aşık olarak sahneye çıkardılar. Aşık olmadığımı ancak elimden geldiğince yaşadıklarımızı kısaca özetlemek istedim. Aldım sazı elime 'Alamanya Alamanya, Türk gibi işçi bulaman ya, Alamanya Alamanya umduğun şeyi bulaman ya' dedim, salon ayağa kalktı. 45 dakika sahnede kaldım ve burada ne yaşadıysak aklıma gelen her şeyi söyledim."
O etkinlikte doğaçlama olarak söylediği türkü ve deyişlerin, Köln'deki işçiler arasında kulaktan kulağa yayılmasıyla yıldızının hızla parlamaya başladığını belirten Türköz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki gün sonra bir arkadaş gelip plak yapımcısı Yılmaz Asöcal'ın beni çağırdığını söyledi. Onun ısrarıyla sazımızı alıp gittik ve o sahnede söylenenlerin dillere destan olduğunu öğrendik. Aynısını okumamı istediler, ben de stüdyoda okudum. O dönem fabrikada saat ücretim 3,10 mark. Yılmaz tuttu bana 50 mark verdi. Bu o zaman için büyük paraydı. Benden Almanya'da yaşadıklarımı besteleyip okumamı istedi, böylece plaklarım çıkmaya başladı."
O zamanlar 'Alamanya Alamanya' isimli eserinin yer aldığı plağın bir milyon satıldığını belirten Türköz, beraber çalıştığı herkesin birer plağını alarak köyüne götürdüğünü kaydetti.
Türköz, başarısında rahmetli eşinin de çok büyük emeği olduğunu ifade etti.
"Demirel tebrik etti, Ecevit sarılıp öptü"
"Kabahat Tercümanda", "Konsolos Abi" ve "Sarı Kız" gibi Almanya konulu 80'den fazla plak çıkaran ve "Türk Aşık" olarak Alman dergilerine de konu olan Türköz, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ile arasında geçen bir anıyı şöyle anlattı:
"1966 yılında rahmetli Demirel Köln'e geldi. Beni de çağırdılar, sazımı aldım gittim. Zoo Flora salonunda Demirel, yanında 7- 8 bakan, vatandaşları dinliyorlar. Yaklaşık bin 500 kişi var. Söz bana geldi, Demirel'e hitaben, 'Herkes geliyordu biz de takıldık, bilmiyorduk acep kaça satıldık, şeş oynadık dübeş attık gene ütüldük, koyununu arıyor çoban başbakan' deyince yanıma geldi, beni tebrik etti ve kulağıma eğilip 'Zamanın Namık Kemal'i kadar tehlikeli bir adamsın' dedi. Ayrıca bu işe devam etmemi istedi, böyle bir hatıram var. Ecevit de geldi, ona da 'Alamanya Alamanya' deyişini söyleyince kalktı ve bana sarılıp öptü."
"Gıt gıt gıdak diyorduk"
Türközü, her ne kadar türkü ve plaklarıyla geniş kitlelere ulaşsa o yıllarda yaşadığı zorlukları unutamadığını vurgulayarak şöyle devam etti:
"Bakkala gidiyorduk yumurta alacağız, dil olmadığı için 'gıt gıt gıdak' deyip, vücudumuzla tavuk şekline girip, yumurta işareti yapıyorduk. Ekmek diyemiyorsun, su diyemiyorsun, çok zorluklar yaşadık. Bizden iki ya da üç ay önce gelen insanlar saati 10 marka bize tercümanlık yapıyorlardı. Ne zorluklar çektik Almanya'da. Türkiye'ye gidince 'Alamancı', buraya gelince de 'karabaş' diyorlardı."
Türközü, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk gençlerine mutlaka yüksek tahsil yapmaları tavsiyesinde bulunarak "Tahsilin yanı sıra mutlaka sanat öğrensinler. Sanatı olmayan insan, kanatsız bir kuş gibidir. Burada yaşayan insanlarımız çalışsınlar, çalışsınlar, öğrensinler. Özellikle lisanı iyi öğrensinler. Buranın lisanını öğrenirlerse her şeyi yapabilirler. Lisanı olmayan insan tamamen kör bir insandır." ifadelerini kullandı.
AA
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.