Zafer AKGÜL
Kendimi ihbar şiiri
"Senaî Demirci ağabeye hüzünlü vedası sebebiyle.."
Sözlere başlamıştık "Her hayrın başı" diye
Âyet-ül Kübrâ'larda dile gelirdi dağlar
Hasta düştüğümüzde Hazret-i Eyyup gibi
Yaralara merhemdi yirmibeş tür devâlar
Yirmialtıncı Lem'a hüznü ümide verdi
Teselliden can buldu bahtiyar ihtiyarlar
Gençlik Rehberinde var ebedî gençlik yolu
Uykudan uyandırır, kalbe doğdurur nehar
Meyve Risalesi ki, Medrese-i Yusuftur
Hiçbir mektep olamaz onun kadar meyvedâr
Otuzüç Pencereden seyrettik kainatı
Esmâ-i Hüsnâ parlar, orda bütün satırlar
Ferdün Hayyün Kayyumun Hakemün Adlün Kuddüs
Ehadiyyet kaynağı Şuâlar ve Lem'alar
Mektubat, Muhakemat, Sünühat, Münazarat
Seradan süreyyaya çağlayan gibi çağlar
Azamî irtibat ve sebat, muhabbet dolu
Boş yere derlenmemiş o kadar Lâhikalar
İ'lem eyyühe-l Azîz, Aziz kardeşim bil ki
Mesnevi-i Nuriye saklıyor nice esrâr
İşarât-ül İ'caz ki harfleri bile hikmet
Münafıklar şaşırdı, çaresiz kaldı küffâr
Zındık-Deccal ordusu her yandan saldırsa da
Elde Kur'an gibi bir hakikat güneşi var
Sünnet-i Seniyye'den edebi öğrenmiştik
Mirkat ve Minhac'larda lemean etti envâr
"Madem ki, elbette ki, hiç mümkün müdür ki"ler
Haşri ispatlamada derya gibi delil var
Anlatmakla bitmez ki Risale-i Nur böyle
Serâpâ hak, hakikat; serâpâ iman parlar
Derslerde, sohbetlerde melekler toplanırdı
Dolaşırdı selsebîl, demli ve açık çaylar
Tesbihatlar yapılır, hatimler indirilir
Ve eller açılırdı, yükselirdi dualar
Nezaket ve kibarlık abidesiydi herkes
Münakaşa olmazdı, konuşurdu nazarlar
Dershanede pişerdi, misafirlere çorba
Çorba yoksa gelirdi bulgurlar-makarnalar
Etsiz köfteler vardı, mangal-kebap bilmezdik
Kuru soğan-salçayı tavada kavurmalar
Çayla güzel giderdi bayat ekmek dilimi
Yumurtayla kızartıp pekmeze bulamalar
Küflü tulum peyniri, kahvaltıda katıktı
Bir zeytini bölerdik, yarım yarım lokmalar
Ama cennet sofrası gibi gelirdi tadı
Sanki "cennatün tecrî" sanki "tahtihal enhar"
Saff-ı evvel abiler geldiğinde koşardık
Şevk ü sebat verirdi, ibretli hatıralar
Şimdi nerde o günler, nerde o tesanütler?
Nerde Van Mevlitleri, Isparta'lar, Urfa'lar?
Tepelice çamlarda, katranda izi vardı
Gelincik dağlarında kimler Üstadı arar?
Sen yüreklere bir "taş" ve "ateş" koyup gittin
Hüzünlü bir vedâ'dan kalacak hatıralar
Anlamaz kimse seni yine bir nurcu kadar
Uhuvvet, ihlas yoksa Seferî neye yarar?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.