M. Nuri BİNGÖL
“Kin ve garaza alet olmak” mı?
“Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o Mâsum,
Bir hamlede kayserleri, kisraları serdi!
Aczin ki ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
Zulmün ki zeval aklına gelmezdi, geberdi!
Âlemlere rahmetti, evet, Şer’-i Mübini,
Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep;
Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi.
Medyundur o Mâsuma bütün bir beşeriyet…
Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.”
İstiklalimizin ve “İslam Şâiri” olduğu birinci Meclis zabıtlarına resmî olarak geçmiş olan Mehmet Âkif’in 1931’de Mısırda iken “Bir Gece” kaleme aldığı bu mısralar, Papa 16. Benedicht’in sözlerine bir cevap sanki.
Ne mi diyordu?
Neyse dediklerini tekrarlamayalım, bir Bizans imparatorundan naklettiği fikirler, dünyanın saadetiyle ilgili kendi görüşleriydi. Halbuki aynı kültüre sahip biri olan bir dönem Almanya’nın başbakanlığını da yapan Prens Bismarc’ın çığlığını duymamış olamaz adam:
“Çeşitli devirlerde, insanlığı idare etmek için gaybdan geldiği iddia edilen ( aslı hak olan, ama sonradan Yahudilerce aslı kaybedilip, yerine hurafe şeyler yazılan) bütün kitapları tam ve etraflıca inceledimse de, tahrif olundukları için ( bozuldukları için) hiçbirisinde aradığım hikmet ve tam isabeti göremedim. Bu kanunlar değil bir cem'iyet, bir hane halkının saadetini bile temin edecek mahiyetten pek uzaktır. Lâkin Muhammedîlerin (A.S.M.) Kur'anı, bu kayıddan âzadedir. ( Müslümanların Kur’an’ı bu sınırlamanın dışındadır.)
“Ben Kur'anı her cihetten tedkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Muhammedîlerin (A.S.M.) düşmanları, bu kitab Muhammed'in (A.S.M.) zade-i tab'ı olduğunu iddia ediyorlarsa da, en mükemmel hattâ en mütekâmil (olgunlaşmış) bir dimağdan (akıldan) böyle hârikanın zuhurunu iddia etmek, hakikatlara göz kapayarak kin ve garaza âlet olmak manasını ifade eder ki; bu da ilim ve hikmetle kabil-i te'lif değildir (ilim ve düşünceyle uyuşmaz).
“Ben şunu iddia ediyorum ki; Muhammed (A.S.M.) mümtaz bir kuvvettir. Destgâh-ı kudretin böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır.
“Sana muasır bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (A.S.M.)! Muallimi ve nâşiri olduğun bu kitab, senin değildir; o lahutîdir. Bu kitabın lahutî olduğunu inkâr etmek, mevzu ilimlerin butlanını ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için, beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. Ben, huzur-u mehabetinde ( hürmet hissi veren huzurunda) kemal-i hürmetle eğilirim.” ( İşaretü’l-İ’caz)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.