Komünistleri titreten din: İslamiyet

Komünistleri titreten din: İslamiyet

Londra'dan Vatan gazetesine "Yirminci Asrın En Büyük Faciası, Rusya'da Müslümanlık İmha Ediliyor" başlığıyla gönderilen makaleden bazı mühim parçalar...

BEDİÜZZAMAN’IN SON 60 GÜNÜ

“KÜFRÜN BELİ KIRILMIŞTIR” (5)

II. BÖLÜM

“Taarruz Nasıl Başlar?

“Londra'dan Vatan gazetesine «Yirminci Asrın En Büyük Faciası, Rusya'da Müslümanlık İmha Ediliyor» başlığıyla gönderilen makaleden bazı mühim parçalar:

«... Başlangıçta Bolşevikler İslama karşı değil yalnız imam ve mollalara karşı harekete geçer gibi görünmüşlerdir. Hocalar ve imamlar, gazetelerde ve nutuklarda gülünç karikatür ve insanın yüzünü kızartan hikâyelere mevzu teşkil etmişlerdir... İslâm dininin ileri gelenleri ecnebi devletler hesabına casuslukla sulandırılmışlardır. Bunlar Rusya'nın ezelî düşmanları olarak ilân olunmuşlardır.

Komünist Gençliğe Verilen Talimat

“Genç Komünist İşçisi dergisi Haziran 1947 tarihli bir makalesinde genç komünistlere düşen vazifeleri şu şekilde tasrih etmiştir:

«Genç komünistlerin yalnız tam mânasiyle Allah düşmanı olmaları kâfi değildir, gençler arasında batıl bir itikat ve dinî inanışların yayılışına karşı da faal olarak mücadele lâzımdır (bizdeki bazı kalemler ve çevreler bunda hiç kusur etmiyorlar)...

Komünizmi Durduran Kuvvet: DİN

“1957 Aralığında «Genç Bolşevik» devletin harp sırasındaki gaileleri yüzünden din aleyhindeki mücadelenin zayıfladığını, dinin bu devre zarfında kazançlar sağladığını ve bunlara karşı mücadele lâzım geldiğini yazmış ve şunları söylemiştir:

«Dinî akidelere karşı müsamahakâr bir tavır takınılması lehindeki telkinler, genç komünistleri ideoloji bakımından silâhsızlandırmaktadır. Memleketimizde sosyalizmin zaferi ile dinin içtimaî kökleri yok edilmiştir. Fakat geri fikirli halkın zihinlerinde dinî akideler sağ kalmıştır. Bu cereyan tedricî surette sönmekte ise de, kendiliğinden kaybolup gidemez. Kilise işçileri nüfuzlarını arttırmaya çalışmakta ve genç komünist birliği ile diğer teşekküllerde her zaaf emaresini istismara uğraşmaktadırlar. Cemiyetimizin komünizm icaplarına uygun olarak ilerleyebilmesi için dinî akide ve batıl itikatlar dahil Burjuva ideolojisi ve ahlâk felsefesinin son kalan bütün emarelerine karşı mücadelenin şiddetlendirilmesi lâzımdır.»

Sahte Müsamaha

“Bedeli Smith Moskova'da Üç Yıl adlı eserinde: Komünistlerin halkı avlamak için dine ve dindarlara karşı gösterdikleri sahte müsamahalardan bahsettikten sonra diyor ki:

«Harb esnasında Moskova'dan gelen haberler üzerine dindar kimseler birçok güzel ümitlere kapılmışlardı, fakat ümitler boş çıkmıştır. Çünkü Sovyet Hükümeti halkın ağzına bir parmak bal sürmekten ileri gitmemiş ve hakikî din serbestisine hiçbir şekilde yanaşmamıştır.»

“Tabiî ağızlara bir parmak bal yalnız Komünist Rusya'da sürülmemiştir.

Komünistleri Titreten Din: İSLÂMİYET

“Yine Dergi Mecmuasının 13. sayısında Mirza Balâ imzalı «Sovyetler Birliğinde İslâm dinine yeni hücumlar» başlıklı yazıda 6. sayfada Sovyetlerin neden başka bütün dinlerden fazla şiddetle İslâmiyetle uğraştıkları izah edilerek gösterilen Sovyet kaynaklarından naklen deniliyor ki:

«Müslüman propagandasına hürriyet verilmesi tasavvur olunuyor. Bu korkunç bir iştir. İslâm, bir dakika için olsun silâhını elinden bırakmayan muazzam bir kuvvettir. İslâm, imân ve taassubun kuvvetidir ve bütün İslâm dünyasında mâlik bulunduğu birleştirmek kabiliyeti itibariyle dünyada eşi bulunmayan bir dindir. Manevî sahada onunla mücadele imkânsızdır.»

“Sovyetlerin tüylerini diken diken eden İslâmiyetten Türkiye içinde de titreyenler Moskova'nın safındadırlar.

Savcının Bahsettiği Devrin Panoraması

“Şimdi gelelim Savcının bahsettiği devirdeki Türkiye'den misallere:

Dinden Bahsetmek Dahi Yasak

“Matbuat Umum Müdürlüğü İstanbul Bürosu 651 sayı ve 27.4.1942 tarihli mahrem işaretli gazetelere hitaben resmî talimatı:

«Gazetelerin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bahis bazı yazı, mütalâa, ima ve temennilere rastlanmaktadır. Bundan sonra bu mevzu üzerinde gerek tarihî, gerek temsilî ve gerek mütalâa kabilinden olan her türlü makale, bent, fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi ve başlanmış bu kabil tefrikaların en çok 10 gün zarfında nihayetlendirilmesi rica olunur.»

Hedef: Dinsiz Gençlik Mi?

“Dâhiliye Vekâleti Matbuat Umum Müdürlüğünün 653 sayılı ve Ankara 17 Mayıs 1943 tarihli ve «Hülâsa: Hz. Muhammed'e dair» başlıklı resmî yazısı:

«... Biz her ne şekil ve suretle olursa olsun memleket dâhilinde dinî neşriyat yapılarak dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz... İmza: Matbuat Umum Müdürü Vedat Nedim Tör.»

İslâm Ahlâkına Tecavüz

“Başbakan Recep Peker'in 24.12.1946 tarihli Büyük Millet Meclisindeki beyanatında, din zehire benzetildikten ve din propagandasına yol açmaktan kaçınıldığı iftiharla ilân edildikten sonra, dine dayanan ahlâk hakkında da şunlar söylenilmiştir:

«Kapalı ahlâk»... Karanlık ahlâk... Anahtar deliğinden gözetleyen ahlâk... Mahiyeti ifade edilmemiş bir mistik telâkkinin karanlıkları içerisine gömülmüş bir ahlâk bu cemiyeti tahripten başka bir netice vermez.»

Kimden Örnek Aldılar?

“Sayın savcının dine karşı düşmanca hiçbir şey yapılmadığını iddia ettiği devirde, -ki söylenmesi bugün suç olmayan- hareketlerden bir kaçını daha sayalım:

• Yanışından birkaç gün önce, İstanbul'daki meşhur Adliye Sarayının cephesinden «El adlü esasü’l- mülk» (Adalet mülkün temelidir.) ibaresi kazınmıştır.
• Türkiye'deki bütün mekteplerden din dersleri kaldırılmıştır.
• Din namına cemiyet teşkili menedilmiştir.
• Ezan-ı Muhammedi yasak edilmiş, camilerde, minarelerde ve evlerde Allahuekber diyenler zindanlara atılmıştır.
• Kur'an yazısı yasak edilmiştir.
• Camilerde Kur'an okuyan ve okutanlar cürmümeşhut mahkemelerine sevk edilmiştir.
• Dinî eserler toplanıp imha edilmiştir.
• Kur'an cüzlerini satanlar tehdit edilmiş, Kur'an-ı Kerim parçalanıp ateşe atılmıştır.
• Halkevlerine dinî eserlerin girmesi yasak edilmiştir.
• Bir başvekil, “Milletin kafasından din fikrini söküp atmak için bize daha otuz sene lâzım.” demiştir.
• Din ve millet büyüklerinin türbeleri kapatılmıştır.
• Abidelerde âyat-ı Kur'aniye yazılı kitabeler parçalanmıştır.
• Orduda Alay sancaklarından Kelime-i Tevhid kazınmıştır.
• Müslümanlar Hacca gitmekten menedilmiştir.
• Fethin zafer âbidesi olarak camiye çevrilen Ayasofya camilikten çıkarılmıştır.
• Ordudaki alay imam ve müftülükleri kaldırılmıştır.
• Mekteplerde muallimlere din tahkir ettirilmiştir.
• Ya şehid ya gazi diyen cepheden cepheye koşan düşman karşısında, Allah Allah diye şaha kalkan Mehmetçiğin, bir ara Allah Allah deyişi menedilip savaşa hurra diye koşması temin edilmek istenmiştir.
• Namazlarda Kur'an dili menedilmeye kalkışılmıştır.
• Tekbir sadaları hortlamakla tavsif ve tahkir edilmiştir.
• İbadet usul ve zamanlarını değiştirmeğe teşebbüs edilmiştir.
• İbadet yerleri sözde Türk’ün geleneğine uygun bir tarza konularak halkevlerinin ibadet yeri, ibadet yerlerinin de halkevine benzer bir şekle ifrağı düşünülmüştür.
• Ahkâm-ı diniyeden bahsedenler şiddetle takip edilmiştir.
• Komünizmi memlekete sokmak isteyenler ise himaye edilmiş, büyük vatanperver diye alkışlanmış, köy enstitüleri komünist yuvaları haline getirilmiş, komünizme karşı şahlananlar vatana ihanetle itham edilmiş, mahkemelerde süründürülmüş, tabutluklarda işkenceye tâbi tutulmuştur.
• Camilerden birçoğu camilikten çıkarılmış, depo veya başka maksatlara tahsis edilmiştir.
• Ezcümle, İstanbul'da Bahçekapı'daki Hidayet Camii Türk Ticaret Bankasının kokmuş deri deposu yapılmıştır.
• Mercan'da Sultanhamamı’nın Samani Sani Camii Ermeni ve Yahudilere kiraya verilmiş, minaresi baca yapılmış, mihrabına bir Yahudi kızı oturtulmuştur.
• Unkapanı'ndaki cami Yahudi lâstik tamirhanesi haline konmuştur.
• Cerrahpaşa'daki Şemseddin Molla Camiinin tabanları söktürülmüş, odun deposu haline getirilmiştir.
• Tahtakale'de Sultan Fatih'in kumandanlarından birine ait olan cami paçavra deposu haline sokulmuştur.
• Şehzadebaşı’ndaki Burmalı Mescit denen ve minaresi dünyada emsali olmayan bir cami marangozhane yaptırılmıştır.
• Balatta Muhiddin Hamamî Camiinin mihrabı demirci ocağı haline sokulmuştur.
• Çarşıkapı'daki Piri Paşa Camii ise kalıpçı İstapan’a kiralanmıştır.

Kaynak:
Bekir Berk, Hakkın Zaferi İçin, s: 153-158