Koronavirüs'ten ölenler şehit sayılır mı? Şehitliğin şartları nelerdir?
Salgın hastalıklardan şimdi de koronavirüsten ölenler şehit sayılır mı?
Evet salgın hastalıklardan vefat eden müminler manevi şehit olurlar.
Konuyla ilgili sahih bir hadis meali şöyledir:
“Taun hastalığı, Allah Teâlâ’nın dilediği kimseleri kendisiyle cezalandırdığı bir çeşit azaptı. Allah onu müminler için rahmet kıldı. Bu sebeple tauna yakalanmış bir kul, başına gelene sabrederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek bulunduğu yerde ikamete devam eder ve başına ancak Allah ne takdir etmişse onun geleceğini bilirse, kendisine şehit sevabı verilir.” (Buhari, Tıb 31; bk. Buharî, Enbiya 54; Kader 15; Müslim, Selâm 92-95)
Taun (veba) hastalığı burada bir örnek olarak ifade edilmiştir. Bu açıdan ilgili hadis ter türlü salgın ve öldürücü hastalıklar için geçerlidir.
Demek ki, kitle halinde ölümlere sebep olan bulaşıcı hastalıkların tamamı bu tanıma girmektedir. O halde korona virüs salgını da aynı şekilde değerlendirilmelidir.
Bu tür salgın hastalıkların her hangi bir yörede alışılagelmişin dışında ortaya çıkması ve büyük ölçüde ölüme vesile olması, onun azap olarak nitelendirilmesine sebep olmuştur.
Hadiste, Müslümanların ölüme neden olan salgın hastalıklara yakalanmayacaklarına değil, bu hastalığın onlar için rahmet vesilesi kılındığına, bu rahmetin de şartlarına uyanlar için şehit sevabı şeklinde tecelli edeceğine işaret edilmektedir.
Şartlar ise, şöyle sıralanmıştır:
Salgına yakalanmış kişi;
- sabredip ecrini Allah’tan bekleyecek,
- bulunduğu yerden çıkmayacak,
- başına sadece Allah’ın takdir ettiği şeyin geleceğini bilecek ve onu kabullenecek...
Hastalığa sabredip ecrini Allah’tan beklemek demek, tedavisi için çare aramamak değildir. Hem kendisinin hem de tıb ilminin imkanlarına göre çare arayacaktır.
Ancak geçmişte bazı salgınlar karşısında tıbbın imkanları nasıl yetersiz kaldıysa, şimdi de kişinin ya da hastalığın çıktığı yöre halkının imkanları yeterli olmayabilir. Veya bütün tedbirlerin alınmasına rağmen yine de hastalık iyileşmeyebilir.
Böylesi bir durumda yapılacak iş, bütün maddi ve manevi tedbirleri aldıktan sonra, isyan etmeden ecrini Allah’tan beklemek, kendini Cenab-ı Hakk’a teslim etmektir. Esasen bu, her zaman her şartta her Müslümandan istenen ve beklenen bir tavırdır.
Hastalanan kişinin bulunduğu yerden çıkmaması, hastalığı başka yörelere taşımaması bakımından önemlidir. İlgili hadis, karantina uygulamasını bizzat müminlerin yürütmesini istemiş olmaktadır. Kamuyu ilgilendiren bir konuda böylesine ciddi tedbir almış olmak, İslam’ın özelliğidir, hem de on beş asır öncesinden..
Konu ile ilgili diğer hadislerde de işaret edildiği gibi salgın hastalığın görüldüğü bölgeye giriş ve çıkış yasaklanmıştır. Bu tam bir karantinadır.
Hastalığın bulunduğu yerde kalmaktan dolayı mutlaka hastalığa yakalanacağını sanmak gibi, o bölgeye girse bile hastalanmayacağını iddia etmek de neticede Allah’ın takdirine inanmamak sayılır.
İşte bu inanç ve uygulama içinde bulunan ve salgın hastalık sebebiyle vefat eden mümin, şehit muamelesi görecektir.
Nitekim Peygamber Efendimiz başka hadislerinde;
- “Taundan ölen şehittir.” (Müslim, İmâre 166);
- “Taun, her Müslüman için şehitliktir.” (Buhari, Cihad 30, Tıb 30)
buyurmakla salgın hastalıklardan vefat eden Müslümanların şehit olacağını haber vermiştir.
Çünkü şehit, Müslümanları tehlikeden korumak maksadıyla düşmanla çarpışırken can veren kişi olduğuna göre, böylesine bulaşıcı ve amansız bir hastalığa sabredip öteki Müslümanlara bulaşmaması için gayret eden, yani Müslümanları bu hastalıktan korumak için savaşan kişi de aynı şekilde şehit sayılır. Zira ikisi de Müslümanları korurken ölmüş olmaktadırlar.
Nitekim, Hz. Aişe’nin “Taundan kaçmak, savaştan kaçmak gibidir” sözü de bu noktadaki benzerliğin bir başka belgesidir. (Feyzü’l-kadir, 4/288; Heysemi, Mecmeu’z-zevaid, 2/315)
Demek ki, salgın hastalıklara karşı her türlü tedbiri almalıyız. Buna rağmen bir Müslüman bu hastalığa yakalanırsa sabretmeli mükafatını Allah’tan beklemeli, eğer bundan vefat edecek olursa, şehit olacağını asla unutmamalıdır.
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.