Kur'ân-ı Kerim'de Yahudiler
Günlük Risale-i Nur dersi...
Bismillahirrahmanirrahim
(Kızlarınızı sağ bırakıp yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlardı. (Bakara Sûresi: 49.)
Benî İsrâil'in oğullarının kesilip, kadın ve kızlarını hayatta bırakmak, bir Firavun zamanında yapılan bir hâdise ünvânıyla, Yahudî milletinin ekser memleketlerde her asırda mâruz olduğu müteaddit katliamları, kadın ve kızları hayat-ı beşeriye-i sefîhânede oynadıkları rolü ifade eder.
(Sen Yahudîleri, hayata karşı insanların en hırslısı olarak bulursun. (Bakara Sûresi: 96.)
Onların çoğunun günaha, zulme ve haram yemeye koşuştuklarını görürsün. Ne kötü bir şeydir o yaptıkları! (Mâide Sûresi: 62.) Onlar yeryüzünde hep bozgunculuğa koşarlar. Allah ise bozguncuları sevmez. (Mâide Sûresi: 64.) İsrâiloğullarına Tevrat'ta şöyle bildirdik: "Siz yeryüzünde iki kere fesad çıkaracaksınız. (İsrâ Sûresi: 4.) Bozgunculuk yaparak yeryüzünü fesada vermeyin. (Bakara Sûresi: 60; A'râf Sûresi: 7.)
Yahudîlere müteveccih şu iki hükm-ü Kur'ânî, o milletin hayat-ı içtimâiye-i insaniyede dolap hilesiyle çevirdikleri şu iki müthiş düstur-u umumiyi tazammun eder ki: Hayat-ı içtimâiye-i beşeriyeyi sarsan ve sa'y ü ameli, sermâye ile mübâreze ettirip, fukarâyı zenginlerle çarpıştıran muzaaf ribâ yapıp bankaları tesise sebebiyet veren ve hile ve hud'a ile cem-i mâl eden o millet olduğu gibi, mahrum kaldıkları ve dâimâ zulmünü gördükleri hükümetlerden ve gâliplerden intikamlarını almak için her çeşit fesad komitelerine karışan ve her nevi ihtilâle parmak karıştıran yine o millet olduğunu ifade ediyor.
Meselâ, (Bakara Sûresi: 94.) "Eğer doğru iseniz, mevti isteyiniz. Hiç istemeyeceksiniz." İşte meclis-i Nebevîde küçük bir cemaatin cüz'î bir hâdise ünvânıyla, milel-i insaniye içinde hırs-ı hayat ve havf-ı memâtla en meşhur olan millet-i Yehûdun tâ kıyâmete kadar lisân-ı halleri, mevti istemeyeceğini ve hayat hırsını bırakmayacağını ifade eder.
Meselâ (Onların üzerine bir zillet ve yoksulluk damgası vuruldu. (Bakara Sûresi: 61.), şu ünvanla o milletin mukadderât-ı istikbâliyesini umumi bir sûrette ifade eder. İşte şu milletin seciyelerinde ve mukadderâtında münderîc olan şöyle müthiş desâtir içindir ki, Kur'ân, onlara karşı pek şiddetli davranıyor. Dehşetli sille-i te'dib vuruyor. (Sözler 25. söz 367)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
HÂDİSE : Olay.
MÂRUZ : Birşeyin karşısında ve tesiri altında bulunan, uğrama.
MÜTEADDİD : Pekçok. Türlü türlü, çeşitli.
HAYAT-I BEŞERİYE-İ SEFİHÂNE : İnsanların haram ve yasak eğlencelerle dolu hayatı.
MÜTEVECCİH : Yönelmiş, dönmüş, bir yere doğru yola çıkan.
HÜKM-Ü KUR\'ÂNÎ : Kur\'ân\'ın hükmü, emri.
HAYAT-I İÇTİMÂİYE-İ İNSÂNİYE : İnsanların sosyal hayatı.
DOLAP :Hile, hile ile iş görme.
DÜSTUR-U UMÛMİ : Genel prensip, kaide.
TAZAMMUN : İçinde bulundurma, içine alma, ihtivâ etme, muhît olma.
SA\'Y Ü AMEL : Çalışıp gayret etmek, çalışmak ve işlemek.
MÜBÂREZE : Çekişme, kavga, dövüş, mücâdele, çarpışma.
MUZAAF : İki kat, iki misli, katmerli.
RİBÂ : Fâiz.
HUD\'A : Hile, oyun; aldatma, düzen.
CEM\' : Toplamak.
MEVTÎ : Ölümle ilgili, mevte ait.
HAVF-I MEMAT : Ölüm korkusu.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.